- Financial Times’ın haberine göre ABD bankaları, son yılların en büyük sermaye gevşemesiyle 2,6 trilyon dolarlık ek kredi kapasitesi elde edecek.
- Düzenleme Wall Street bankalarına yaklaşık 140 milyar dolarlık ek sermaye alanı açacak.
- Bu hamle bankaların kredi verme gücünü artırırken finansal istikrar tartışmalarını da yeniden başlattı.

ABD finans sistemini etkileyecek kritik düzenleme değişikliği gündeme geldi. Financial Times’ın aktardığı analize göre, ABD’de bankalar için uygulanacak yeni sermaye düzenlemeleri bankacılık sektöründe büyük bir genişleme etkisi yaratacak. Post-2008 krizinden beri en büyük deregulasyon adımı olarak görülen bu değişim, ABD bankalarının 2,6 trilyon dolara kadar ek kredi yaratma kapasitesine kavuşacağı anlamına geliyor. Danışmanlık şirketi Alvarez & Marsal ise düzenlemenin Wall Street bankalarına 140 milyar dolarlık ek sermaye boşluğu sağlayacağını açıkladı. Böylece bankalar daha fazla kredi verebilecek ve daha yüksek riskli işlemlere girebilecek sermaye alanı bulacak.
Bu düzenlemelerin merkezinde, bankaların ellerinde tutmak zorunda oldukları çekirdek sermaye oranını azaltan değişiklik yer alıyor. Finansal kurumlar geçmişte gerek stres testleri gerekse Basel standartları nedeniyle yüksek sermaye tamponu tutmak zorundaydı. Yeni gevşeme paketi, bu zorunlulukları düşürerek bankaların sermayeyi piyasaya kredi olarak dağıtmasının önünü açacak.
Yeni düzenleme, finans çevrelerinde tartışma yarattı. Destekleyenler bu adımın ekonomik büyümeyi hızlandıracağını, sanayi ve teknoloji yatırımlarına kredi sağlayacağını savunuyor. Karşı çıkanlar ise finansal istikrar riskine dikkat çekiyor. Denetimlerin gevşemesi halinde, özellikle yüksek kaldıraçlı işlemlerde yeni bir sistem stresi oluşabileceği uyarıları yapılıyor. 2008 küresel krizinin ortaya çıkmasında aşırı risk alan banka bilançolarının rolü hatırlatılarak gevşeme kararının sonuçlarının dikkatle izlenmesi gerektiği belirtiliyor.
Ekonomi çevreleri bu düzenlemenin küresel sermaye rekabeti açısından da önemli olduğunu vurguluyor. ABD finans sistemi, İngiltere ve Japonya gibi merkezlerle karşılaştırıldığında daha agresif bir deregulasyon adımı atıyor. Bu durum Wall Street bankalarının Avrupa rakiplerine kıyasla daha avantajlı hale gelmesine yol açabilir. Finans otoriteleri, bu adımın ABD ekonomisinde kredi büyümesini hızlandıracağını ancak finansal kırılganlığı da artırabileceğini belirtiyor.
Bu gelişme, sadece ABD bankacılığını değil, küresel piyasaları da etkileyebilecek bir dönüşümün işareti olarak değerlendiriliyor. Bankacılıkta yeni dönemin temel mottosu ise net: Daha çok kredi, daha yüksek risk, daha güçlü rekabet.






