
Ekonomik oynaklık, yapay zekâ devrimi ve jeopolitik risklerin aynı anda büyüdüğü bir dönemde, küresel raporlar iş dünyasının yeni gerçeğini netleştiriyor: Verimli olmak artık yeterli değil; şirketlerin ve çalışanların hayatta kalması için “uyarlayıcı dayanıklılık” inşa etmeleri gerekiyor.

2025 Küresel İşgücü Dayanıklılık Endeksi (GLRI) ve Harvard Business School’un uzun dönemli veri setleri, dönüşen ekonomide ayakta kalmanın formülünü iki başlıkta topluyor: yapısal dayanıklılık ve döngüsel dayanıklılık.
ABD ve Singapur zirvede; yapay zekâ eşitsizliği büyütüyor
Whiteshield’ın GLRI raporu, yapay zekâya yatırım yapan ekonomilerin işgücü dayanıklılığında hızla öne geçtiğini gösteriyor. ABD—güçlü inovasyon ekosistemi ve sermaye derinliğiyle—listenin lideri. Singapur ise eğitim kalitesi ve yönetişim kapasitesi nedeniyle ikinci sırada.
Ancak raporun en kritik uyarısı şu: Yapay zekâ yatırımlarının belirli merkezlerde toplanması, küresel işgücü piyasasında “eşitsizlik tuzağı” yaratıyor. Teknolojiye erişimi düşük ülkelerde işgücü, yapısal dönüşüm şokuna hazırlıksız yakalanma riski taşıyor.
Krizlerde asıl farkı yaratan: psikolojik güvenlik
Harvard Business School’un sağlık çalışanları üzerinde yaptığı 15 yıllık çalışma ise dayanıklılığın insani tarafını öne çıkarıyor. Bulgular açık:
Psikolojik güvenliğin sağlandığı organizasyonlarda tükenmişlik düşüyor; çalışanlar kaynak kıtlığında bile daha az hata yapıyor, işten ayrılma niyeti azalıyor.
Yani dayanıklılık yalnızca teknoloji ve sermaye ile değil; kurum kültürüyle de inşa ediliyor.
Türkiye için kritik uyarı: Reel sektör kapasite kaybediyor
İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde hazırlanan doktora tezi, Türkiye ekonomisinin kırılganlık haritasını netleştiriyor. Finans sektörü görece güçlü olsa da reel sektörün kurumsal kapasitesi zayıf.
Nakit akışı baskısı, büyüyemeyen ama kapanmayan “zombi şirket” riskinin arttığını gösteriyor.
Rapor, şirketlerin kriz dönemlerinde yalnızca günü kurtarmaya odaklanmaması; proaktif risk yönetimine geçmesi gerektiğini vurguluyor.
Yeni çağın rekabet gücü: uyarlayıcı uzmanlık
Literatürde hızla yükselen “adaptive expertise”, çalışanlardan beklenen yeni yetkinliği tanımlıyor:
Rutin problemleri çözmek değil, daha önce hiç karşılaşılmamış durumlara çözüm üretebilmek.
Uzmanlar kurumsal strateji için üç temel aks öneriyor:
• Kriz gelmeden senaryo planlamak
• Sürekli upskilling–reskilling
• Eğitim sistemini yalnızca meslek edinme değil, sosyal dayanıklılık aracı olarak tasarlamak
Bugünün belirsizlik ortamında devletler ve şirketler için mesaj net: Dijital dönüşüm ile insan odaklı yönetim artık bir tercih değil; sürdürülebilirlik şartı.
