BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
On beş yıl önce Ian Ayres ve Barry Nalebuff ilginç bir argüman içeren bir kitap yayımladı. On yıllar boyunca finansal danışmanlar, bireysel yatırımcılara gençken daha fazla risk almalarını, hisse senetlerine yoğun biçimde yatırım yapmalarını, emekliliğe yaklaştıkça ise kademeli olarak daha güvenli tahvillere yönelmelerini tavsiye etmişti. İki finansal iktisatçı ise bu tavsiyeyi bir adım öteye taşıdı: genç yatırımcılar aslında hisse senedi almak için borç bile almalıydı. Bu fikre “yaşam döngüsü yatırımı” adını verdiler. Tarihsel kayıtlar, 1871’den 2009’a kadar herhangi bir yaşam süresi boyunca yatırımcıların böyle bir kaldıraçla daha iyi durumda olacağını gösteriyordu.
Ayres ve Nalebuff fikirlerini ilk geliştirdiğinde, bu stratejiyi uygulamak oldukça zordu. İnternet aracılığıyla aracı kurumlar henüz yaygın değildi; yatırımcılar yüksek işlem ücretleri ve borçlanma güçlüğüyle karşı karşıyaydı. E*Trade, erken dönem aracı kurumlardan biri, 1999’da borçlananlara yaklaşık %9’luk marj oranı sunuyordu; o dönemde Amerikan Merkez Bankası’nın gösterge faizi %5’in biraz altındaydı. Yazarlar kitabı kaleme alırken, 2009’da bile Fidelity ve Vanguard gibi büyük aracı kurumların marj oranlarının fahiş olduğunu not etmişti. Kaldıraçlı yatırım daha çok kurumsal yatırımcıların ya da daha iyi kredi koşulları elde edebilen çok zengin bireylerin işiydi. Kitap için yapılan bir değerlendirme “Bunu evde denemeyin” başlığını taşıyordu.
Bugün ise evde denemek çok kolay. Yazarların kitaplarında kısaca bahsettikleri, rakiplerine kıyasla çok daha düşük marj oranları sunan küçük bir kurum vardı: Interactive Brokers. 2009’da şirketin değeri 7 milyar dolardı ve 134.000 müşterisi vardı. Bugün 110 milyar dolar değerinde ve 4 milyon müşteriye sahip. Ucuz kredi imkânları sayesinde, sofistike ama küçük yatırımcıların tercihi haline geldi. Borsa yatırım fonlarının (ETF) büyümesi ve uluslararası borsalara erişimin artması gibi finansal gelişmeler de yatırımcıların işini kolaylaştırdı.
Bunu bir genç yatırımcı üzerinden örnekleyelim. Yazarın görüştüğü “Mr Street” (gerçek adı değil), Ayres ve Nalebuff’un önerdiği stratejiye benzer bir yöntemi kullanıyor. 30’larının başında, teknoloji sektöründe yılda yaklaşık 200.000 dolar kazanıyor. Herkesin yapabileceği bir şey olmasa da—çünkü Mr Street’in kullandığı portföy marjı özelliklerine erişmek için hesabın en az 110.000 dolar olması gerekiyor—birçok genç profesyonel bu yaklaşımı taklit edebilir.
Mr Street, daha düşük faizlere erişmek için bir miktar kur riski alarak Interactive Brokers’tan borçlanıyor (%40 dolar, %40 yen, %20 euro). Yurtiçi ve yurtdışında büyük ve küçük ölçekli hisse senedi endekslerine yatırım yapıyor. Ortalama faiz oranı yaklaşık %3,5. Portföyünün kredi-değer oranı %50 ile %65 arasında. Yani her 1.000 dolarlık kendi parası için, 2.000 ile 2.857 dolar arasında yatırım yapıyor. Ne kadar kaldıraç kullanacağına piyasa koşullarına dair kendi değerlendirmesine göre karar veriyor.
Yalnız değil. Ağustos ayı itibarıyla Amerikan aracı kurumları müşterilerine 1,1 trilyon dolar marj kredisi vermiş durumda; bu rakam son bir yılda %33 artarak rekor seviyeye ulaştı. GSYH’ye oranlandığında, 2021’deki “meme-hisse” çılgınlığı sırasında görülen seviyenin hemen altında, dotcom balonundaki zirvenin ise çok üzerinde. Piyasa düşmeye başlarsa kötü bir çöküşe yol açabileceği endişesi, borsaya karşı borçlanmayı düzenleyiciler için sürekli bir kaygı kaynağı yapıyor.
Mr Street’in en kötü anı bu yıl yaşandı: tarifelerden kaynaklı bir sarsıntıda S&P 500 endeksi %19 düştü. Kaldıraç nedeniyle onun portföyü %42 değer kaybetti; neyse ki varlıklarının zorunlu satışa gitmesini tetikleyecek %67 sınırının altında kaldı. Interactive Brokers, müşterilerine nakit çağrısı yapmak yerine (teminat değeri çok düştüğünde ek para talebi), altta yatan varlıkları satarak yatırımcıyı borçlanma sınırına geri çekiyor.
“Volatiliteye karşı çok yüksek bir toleransım var ve hisse senetlerinin uzun vadeli getirisinin kısa vadeli borçlanma faizinden yüksek olduğuna neredeyse tarikatvari bir inancım var” diyor Mr Street. Şimdiye dek iyi dönemler kötüleri fazlasıyla telafi etti. Nitekim, Ayres ve Nalebuff’un kitabının yayımlanmasından bu yana geçen dönem, yatırım için borçlanmanın tarihteki en iyi zamanlarından biri oldu. Bu durum düşük faizleri ve güçlü getirileri yansıtıyordu. Daha yüksek değerlemeler döneminde bu iyi gidişat devam edecek mi? Sadece Mr Street değil, düzenleyiciler de cevabın “evet” olmasını umuyor.