
Petrol piyasasında fiyatlamayı bu kez jeopolitik tansiyon değil, jeopolitik yumuşama belirliyor. Rusya–Ukrayna hattında art arda gelen barış sinyalleri, küresel arzın normalleşebileceği beklentisini güçlendirerek petrol kontratlarında satış baskısını öne çıkardı. Enerji akışının savaş öncesi düzene yaklaşabileceği ihtimali, özellikle vadeli işlemlerde risk priminin çözülmesine yol açtı.
Zelenski’nin Washington’dan yeni bir barış planı taslağı aldığı, planın hem Kiev hem Moskova için “kabul edilebilir” görüldüğünün ABD tarafından teyit edilmesi ve Trump yönetiminin Ukrayna’ya NATO’nun 5. maddesine benzer bir güvenlik garantisi mekanizması değerlendirdiğinin sızması, piyasanın iyimserlik dozunu artırdı. Bu gelişmeler, çatışmanın finansmanı ve enerji altyapısının risk primi üzerinde baskı yaratıyor.
Fiyatlar hızlı tepki verdi. Ocak vadeli WTI %1,33 düşüşle 57,84 dolar, Brent ise %1,11 gerileyerek 62,28 dolar seviyesine indi. Bu hareket sadece barış ihtimalinin değil, aynı zamanda piyasanın “risk primi çözülüyor mu?” sorusuna verdiği kısa vadeli cevabın bir yansıması. Arz tarafında jeopolitik tedirginlik azaldıkça, petrol fiyatlarının taşımak zorunda olduğu güvenlik maliyeti de düşüyor.
Bu tablo, orta vadede OPEC+ adına daha hassas bir fiyat istikrarı dönemine işaret ediyor. Rusya’nın üretim kapasitesini yeniden devreye sokabilmesi ve Karadeniz–Baltık hattında lojistik risklerin azalması hâlinde, küresel petrol arzı kabaca günlük 1–1,5 milyon varillik ek hareket alanı kazanabilir. Bu da fiyat baskısının devam edebileceği anlamına geliyor.
Petrol piyasası şimdilik barış ihtimalini fiyatlıyor; ancak kalıcı trend, planın somutlaşması ve çatışmanın yönüyle belirlenecek.
