Türkiye ekonomisinin uluslararası yatırımcılar nezdinde yeniden güven kazanması için iki yıldır sürdürülen çalışmalar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla ciddi bir darbe aldı.
Türkiyenin tahvil ve hisse senedi piyasaları son dönemde küresel fonların ilgi odağı haline gelmişti. Türkiye’nin enflasyonla mücadele kapsamında uyguladığı yüzde 40-50 seviyesindeki faiz oranları, daha önceki döviz krizleri nedeniyle kaçan yatırımcıları yeniden çekmeye başlamıştı.
Ancak Çarşamba günü, İmamoğlu’na yönelik hamle sonrası piyasalarda ani bir türbülans yaşandı. Türk lirasının değer kaybı, 2023 ortalarındaki krizlerin zirvesinden bu yana görülen en sert düşüş oldu ve ülkenin piyasalarının ne kadar hızlı dalgalanabileceğini bir kez daha gösterdi.
Siyasi Belirsizlik ve Yatırımcı Endişeleri
İmamoğlu’nun gözaltına alınması, muhalefete yönelik aylar süren sert baskının son halkası olarak değerlendiriliyor. Eleştirmenler bu adımı, muhalif sesleri susturma girişimi olarak yorumluyor.
Ana muhalefet partisi CHP’nin, iki dönemdir İstanbul’u yöneten İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday göstermeye hazırlandığı konuşuluyordu. Erdoğan’ın, son dönemdeki jeopolitik kazanımlarının anketlerdeki olumlu yansımasını değerlendirmek için erken seçim seçeneğini masada tuttuğu iddia ediliyor.
Neuberger Berman’da gelişmekte olan piyasalara yatırım yapan portföy yöneticisi Kaan Nazlı, yaşananları “ekonomik istikrar programına yönelik yatırımcı güvenine ciddi bir darbe” olarak nitelendirdi. Yatırımcıların, siyasetin en azından 2028’e kadar ikinci planda kalacağını düşündüğünü ancak mevcut gelişmelerin bu beklentiyi bozduğunu vurguladı.
Ayrıca, geçmiş krizlerde olduğu gibi, Türk vatandaşlarının yeniden döviz talebini artırabileceği riski gündeme geldi.
Merkez Bankası Müdahaleleri ve Piyasa Tepkileri
Ekonomi yönetiminin başındaki Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, piyasaların sağlıklı işleyişini sağlamak için tüm gerekli adımların atıldığını belirtti. Ancak detay vermeyen Şimşek’in açıklamalarına rağmen, piyasalarda sert satışlar yaşandı.
Bankacılar, Merkez Bankası’nın lirayı stabilize etmek için en az 5 milyar dolar sattığını, gün içinde bu rakamın 10 milyar dolara kadar çıkmış olabileceğini tahmin ediyor.
Aberdeen’den Kieran Curtis, “Kimse böyle bir piyasa tepkisini görmek istemez” diyerek yatırımcıların ciddi risk azaltma hamleleri yapmak zorunda kaldığını belirtti.
Son dönemde Türkiye’nin tahvil piyasası küresel yatırımcıların gözde alanlarından biri olmuştu. Mehmet Şimşek’in ekonomi politikalarına dönüşü sonrası uluslararası fonlar lira tahvillerine ilgisini artırmıştı. Yatırımcılar, hükümetin yüzde 40 seviyelerindeki faiz oranlarından faydalanarak “carry trade” stratejisi uyguluyordu.
Ancak Çarşamba günkü sert hareketler, yatırımcıları temkinli olmaya zorladı. Türkiye’nin yerel para birimi cinsinden tahvilleri son 12 ayda yüzde 18,5 getiri sağladı ve bu alanda dünya genelinde en iyi ikinci performansı gösterdi. Türkiye’nin borsa endeksi de, 2023’teki son büyük lira çöküşünden bu yana MSCI gelişen piyasalar endeksinden 100 puandan fazla daha iyi performans sergiledi.
Önümüzdeki Dönemde Neler Bekleniyor?
JPMorgan analistlerine göre, yaşanan son gelişmelere rağmen Türkiye tahvilleri hâlâ cazip bir yatırım aracı olmaya devam ediyor. Ancak enflasyonla mücadeledeki hızın yavaşlaması bekleniyor. Banka, faiz indirimi hızının 250 baz puandan 150 baz puana düşebileceğini öngörüyor.
“Yetkililerin önümüzdeki günlerde piyasa istikrarına öncelik vermesini bekliyoruz” diyen JPMorgan analistleri, rezervlerin ciddi şekilde kullanılacağını ancak mevcut tamponların carry trade çıkışlarını yönetmek için yeterli olacağını ifade etti.
Tahvil Piyasasında Sert Satışlar
Yerel tahvil piyasasında yaşanan düşüş dikkat çekiciydi. 170 baz puanlık tahvil satışı, yatırımcıların Türkiye’deki risklerini azaltma eğilimine girdiğini gösterdi.
State Street’ten Timothy Graf, “Düne kadar sahip olunan varsayımlar artık sorgulanıyor” diyerek Türkiye’deki politik belirsizliğin yatırımcılar için yeni bir risk unsuru haline geldiğini belirtti.
FIM Partners Baş Yatırım Yetkilisi Francesc Balcells, İmamoğlu’na yönelik adımın sürpriz olmadığını ancak piyasanın bunun ekonomik etkilerini yeni değerlendirdiğini söyledi.
Türk lirasının son dönemde uygulanan “crawling peg” rejimiyle her ay ortalama yüzde 1,5 değer kaybı yaşaması, yüksek getirili carry trade işlemlerini teşvik etmişti. Ancak bu tür stratejiler, ani oynaklık artışlarında büyük zararlar doğurabiliyor.
“Carry trade işlemlerinde düşük oynaklık gerekir” diyen Balcells, ani dalgalanmaların yatırımcı stratejilerini bozabileceğini vurguladı. “Bazen bu stratejiyle küçük kazançlar elde edersiniz ama bugün o kazançlar bir silindir gibi ezildi.”