BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Pekin’deki Tiananmen (Cennet Barışı) Kapısı, 3 Eylül’de pek de barışçıl olmayacak. Xi Jinping, Kim Jong Un, Vladimir Putin ve diğerleri, ikinci dünya savaşının sona ermesini kutlamak üzere bir araya gelecek. Çinli askerler, ulusal gururu artırmak ve askeri güçlerini sergilemek için düzenlenecek geçit töreninde yürüyecek. Belki de en önemlisi, bu geçit töreni Çin’in en yeni savaş teçhizatını hem potansiyel alıcılara hem de potansiyel düşmanlara gösterecek.
Dünyanın askeri planlamacıları yeni silahlara büyük harcama yapıyor. Ukrayna savaşı, Amerika tarafından yüzüstü bırakılma tehdidi ve Çin’in Tayvan’ı işgal edebileceği endişesi, ülkeleri stoklarını doldurmaya, tedarik zincirlerini sağlamlaştırmaya ve mühimmat akışını güvence altına almaya yöneltiyor. Tanklara, topçulara, savaş uçaklarına ve dronlara karşı iştah çok büyük. 31 Ağustos’ta Britanya, Norveç’e beş denizaltısavar fırkateyn tedarik etmek için 10 milyar sterlin (13,5 milyar dolar) değerinde bir anlaşma açıkladı. Ancak bu talebin tamamı, Amerika, Avrupa ve Rusya’daki geleneksel ihracatçılara yaramıyor. Bunun yerine, Güney Kore ve Türkiye gibi iki iddialı orta güç bu patlamadan yararlanıyor.
Silahlanma yarışı, daha büyük bir yeniden hizalanmayı yansıtıyor. Avrupa’nın savunma şirketlerinin, Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra kaybettikleri kapasiteyi yeniden kazanması ve Ukrayna’ya yapılan yardımlarla boşalan stoklarını yerine koyması için zamana ihtiyacı var. Normalde Amerika’dan sonra ikinci en büyük silah ihracatçısı olan Rusya, Ukrayna’da yıllardır yaşadığı teçhizat kayıplarının ardından artık önceliğini kendi ordusuna veriyor. Batı yaptırımları, Rus firmalarının savaş uçakları gibi gelişmiş platformları inşa etmek için gerekli kritik bileşenleri elde etmesini engelliyor. Geçen yıl Rusya’nın ihracatı 2022’ye kıyasla neredeyse %50 düştü ve sipariş defterleri zayıfladı. Hindistan, Vietnam ve Mısır gibi müşteriler başka yerlere yöneliyor.

Birçoğu Güney Kore’ye yöneliyor. Amerika, Avrupa’daki NATO üyelerine en büyük silah ihracatçısı konumunda olsa da, Güney Kore ve Fransa ikinci sırayı paylaşıyor. Dünyada bazı silah kategorilerinde—örneğin tanklar ve topçularda—Güney Kore, Amerika’yı geride bırakıyor. Muharebe uçaklarında ise Amerika ve Fransa’nın ardından üçüncü sırada yer alıyor. Geçen yıl Güney Kore, Suudi Arabistan’a 3,2 milyar dolarlık Cheongung–II karadan havaya füze sistemi, Peru’ya 460 milyon dolar değerinde savaş gemisi ve Romanya’ya 1 milyar dolarlık kundağı motorlu obüs sattı.
En büyük anlaşma ise 2022’de Polonya ile yapılan ve şu anda 22 milyar dolar değerine ulaşan satış. Bu anlaşma, kısmen Polonya’da üretilecek çeşitli silah sistemlerini kapsıyor: 180 K2 Black Panther tankı, 672 obüs, 48 FA-50 savaş uçağı ve 288 K239 roketatar. Polonya, Rusya’yı caydırmak ve bunu hızla yapmak istiyor. Güney Kore içinse bu, kendisini ön sıralardaki silah ihracatçıları arasına katmaya hazır olduğunun cesur bir göstergesi ve Avrupa’da başka kârlı anlaşmaların kapısını açıyor.
Güney Kore, NATO standartlarında ekipmanları hızlı ve uygun fiyatlarla üretebiliyor. Yedi dev şirket, hükümetle birlikte sipariş almak ve araştırma-geliştirme faaliyetlerini koordine etmek için çalışıyor. Kapasiteyi korumak, kısmen de olsa, ülkenin teknik olarak hâlâ kuzeydeki komşusuyla savaş halinde olması nedeniyle öncelikli. Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’ndan Chung Min Lee’ye göre, gemi yapımında Koreli firmalar büyük bir avantaja sahip. Kanada için 17 milyar dolar değerinde 12 KSS-III denizaltısı inşa etme ihalesini kazanabilirler; Amerika’daki tersane kapasitesinin yetersizliği, onları ABD Donanması’ndan da sipariş almaya aday kılabilir.
En iddialı program ise, gelecek yılın sonlarında hizmete girmesi beklenen KF-21 savaş uçağı. Doğu Avrupa, Körfez ve Güney Asya’dan ilgi gördü. Şu anda 4,5 nesil bir uçak olan KF-21’in bir sonraki güncellemesinin, tamamen beşinci nesil, gizlilik özellikli ve yerli motorlarla donatılmış bir savaş uçağı olması umuluyor. Kore Savunma Analizleri Enstitüsü’nden Kyung-joo Jeon’a göre, bu program Güney Kore’nin Amerika’nın en gelişmiş platformları—örneğin F-35—ile rekabet edip edemeyeceğini sınayacak. Ne Japonya ne de İsrail bunu başarabilmişti.

Bir diğer yükselen aktör ise Türkiye. Son beş yılda silah ihracatı hızla artarak yaklaşık 2 milyar dolardan geçen yıl 7 milyar doların üzerine çıktı (bkz. grafik 2). Bu artış, kısmen sivillerin yönettiği Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından desteklenen stratejik özerklik çabalarının sonucu, diyor savunma uzmanı Arda Mevlütoğlu. Baykar’ın ürettiği dronlar, Çinli modelleri geride bırakıyor. TB2 sabit kanatlı modelden 500’den fazlası 30’dan fazla ülkeye satıldı. Suudi Arabistan, daha gelişmiş Akıncı adlı dronun ortak üretimi için 3 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Baykar, İtalyan Leonardo firmasıyla ortak girişime sahip; bu firma, gizlilik özellikli Kızılelma insansız savaş uçağını, planlanan altıncı nesil GCAP savaş uçaklarının yanında “sadık kanat arkadaşı” olarak kullanmayı hedefliyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika ve Orta Doğu’ya yapılan silah satışlarının getirdiği diplomatik etkiden hoşlanıyor. Ancak Türk firmaları, büyük bütçelere sahip Avrupa ülkelerine de yöneliyor. Kadir Has Üniversitesi’nden Serhat Güvenç’e göre Avrupalıların Türkiye’deki insan haklarıyla ilgili uzun süredir dile getirdiği kaygılar, artık göze alabilecekleri bir lüks değil.
Türk silahları, Kürtlere karşı yürütülen çatışmalarda ve Suriye ile Libya’daki müdahalelerde savaşta denenmiş durumda. NATO standartlarında üretiliyor, uygun fiyatlılar ve satışta herhangi bir siyasi koşul ileri sürülmüyor. Türkiye’nin sunduğu ürün yelpazesi dikkat çekici: K2 tabanlı Altay tankı gibi zırhlı araçlar, topçu sistemleri, füzeler, hava savunma sistemleri, radarlar, MILGEM fırkateynleri ve muhripleri gibi savaş gemileri, Hürjet hafif taarruz/eğitim uçağı, ATAK helikopteri, silahlı dronlar ve elektronik harp sistemleri.
Bu yılın başlarında Türkiye ve İspanya, 30 adede kadar Hürjet’in ortak üretimi için 1,6 milyar dolarlık bir anlaşmaya vardı. Türkiye, Romanya’ya yaklaşık 930 milyon dolar değerinde 1.059 adet Otokar Cobra II zırhlı araç satıyor; geçen Aralık ayında ise Portekiz, 134 milyon dolarlık deniz ikmal gemileri için sözleşme imzaladı. Geçen yıl, kendi füze sistemlerini geliştirmiş olan Türkiye, Almanya tarafından Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi’ne davet edildi. Mevlütoğlu’na göre Türkiye’nin, silah ihracatçıları liginde yaklaşık 11. sıradan 5. sıraya yükselme ihtimali oldukça yüksek. Güney Kore gibi Türkiye’nin de beşinci nesil savaş uçağı programı var: TAI Kaan. Bu uçak, sadece Türk Hava Kuvvetleri’nin F-16’larının yerine geçmekle kalmayacak, aynı zamanda düşük maliyetli bir F-35 alternatifi olarak ihracat siparişleri için yarışacak; Endonezya, Azerbaycan, Suudi Arabistan ve Pakistan’dan potansiyel ilgi bekleniyor.
Güney Kore’nin eski devlet başkanı, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden kısa süre sonra, ülkesinin 2027’ye kadar dünya silah ihracatında %5 pazar payıyla dördüncü sıraya yükseleceğini iddia etmişti. Bu iddia fazla iddialı görünüyor. 2022’de satışları 17,3 milyar dolara yaklaşmıştı; bu yıl ise yaklaşık 23 milyar dolar ihracat bekleniyor. Ancak rekabet daha da sertleşecek. Güney Koreli ve Türk yetenekli mühendislerin daha yüksek maaş veren Batılı firmalara gitmesine dair “beyin göçü”nün ilk işaretleri görülüyor. Nakit sıkıntısı çeken hükümetler parayı yetiştiremeyebilir: Lee’ye göre Güney Kore’nin rekabetçi kalabilmek için savunma bütçesinde Ar-Ge’nin payını %17-18’den %20-23’e çıkarması gerekiyor. Ayrıca ileri teknolojilere erişim sınırlı: Polonya’ya sipariş edilen Kore yapımı savaş uçaklarının üretimi, Amerika’nın bazı bileşenlerin ihracına henüz onay vermemesi nedeniyle durmuş durumda. Türkiye ise hâlâ F-35 gibi büyük Batılı ortak projelerden dışlanmış durumda. Hatta Rusya bile yeniden oyuna dönebilir. Yine de, tırmanan küresel silahlanma yarışında yeni rakipler için yüksek hedefler koymak mantıklı görünüyor.