ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere ile “çığır açan” bir ticaret anlaşmasına vardıklarını açıkladı. Ancak dikkatle incelendiğinde, bu anlaşmanın ekonomik kazançlarının büyük bölümünün ABD lehine şekillendiği, İngiltere’nin ise daha çok “politik jest” ile yetindiği görülüyor.
Trump, anlaşmanın sığır eti, etanol ve diğer tarım ürünleri başta olmak üzere milyarlarca dolarlık Amerikan ihracatını kapsadığını belirtti. Buna Amerikan kimyasalları ve makineleri de dahil edildi. “İhracatımız için hiç bürokrasi olmayacak,” diyen Trump, İngiltere’nin Amerikan mallarına gümrük kolaylığı sağlayacağını vurguladı.
🔧 Çelik ve Alüminyumda Vergi Kalktı, Otolarda Kısmi İndirim
ABD, anlaşmanın ardından İngiltere’den gelen çelik ve alüminyuma uygulanan gümrük vergilerini kaldırdı. Ancak bu bir karşılıklılık değil, Trump’ın açıklamalarına göre daha çok ABD ihracatını kolaylaştırma karşılığında verilmiş bir taviz.
İngiltere’den ithal edilen otomobillere uygulanan %25’lik tarife ise yalnızca yıllık 100 bin araçla sınırlı olmak kaydıyla %10’a indirildi. Kalan ithalat için yüksek oranlı vergi geçerliliğini sürdürüyor. Sadece bazı sektörlerde geçici muafiyetler tanındı.
🇬🇧 Starmer: “Tarihi Bir Gün”
İngiltere Başbakanı Keir Starmer ise anlaşmanın duyurulmasını “Fantastik, tarihi bir gün” olarak nitelendirdi. Ancak kamuoyunda Starmer’a, “İngiltere bu anlaşmadan ne aldı?” sorusu yöneltilmeye başlandı. Zira anlaşma, Atlantik’in öteki yakasından ithalatı kolaylaştırırken, İngiltere’nin tarım veya otomotiv sektörleri için yeni avantajlar sunmuyor.
⚙️ Ukrayna İle Nadir Element Anlaşması Sessizce İmzalandı
Trump ayrıca ABD’nin Ukrayna ile nadir toprak elementleri anlaşmasını imzaladığını da duyurdu. Bu gelişme, ABD’nin Çin’e olan kritik maden bağımlılığını azaltma hedefinin bir parçası olarak görülüyor. 18 Nisan’da imzalanan mutabakat zaptı artık resmileşmiş durumda. Trump, “Artık çok yüksek kaliteli nadir toprak elementlerine erişimimiz var,” dedi.
📉 İngiltere İçin Göstermelik Zafer
Anlaşma, şeklen “karşılıklı işbirliği” gibi görünse de içerik olarak Amerikan ihracatını hızlandıran, tarımsal ve sanayi ürünlerine öncelik tanıyan tek taraflı bir yapı barındırıyor. Özellikle İngiltere kamuoyunda, Brexit sonrası ABD ile “eşitlikçi ve stratejik” bir ticaret ortaklığı kurulacağına dair beklentiler bir kez daha sorgulanmaya başladı.
Trump’ın bu anlaşmayı 2024 kampanyasında vaat ettiği “Büyük Ticaret Dönüşü”nün ilk adımı olarak sunması, anlaşmanın ekonomi kadar siyasi anlam taşıdığını da gösteriyor.