BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Sir Keir Starmer en azından ilk olmuş olmaktan memnun olacaktır
Britanyalı liderlerin Amerika ile ilişkilerine dair yaptığı duygusal açıklamalara sıkça rastlanır. Ancak 8 Mayıs’ta roller tersine döndü. “Pek çok kişi” Britanya’yı “bizim en büyük müttefikimiz” olarak adlandırıyor, dedi Başkan Donald Trump. “Bunu söyleyerek başkalarını gücendirmek istemem ama kesinlikle en büyük müttefiklerimizden biri olduğunu söyleyebilirim.” Britanya’nın ABD’nin dostlar listesinde tam olarak kaçıncı sırada olduğu tartışılabilir ama Trump, “Kurtuluş Günü” tarifeleri sonrası yaptığı ilk ticaret anlaşmasını bu ülkeyle gerçekleştirmiş olmaktan memnundu.
Bu duyuru, hem Amerikan hem Britanyalı sığır üreticileri için büyük haberdi. Artık her iki taraf, yılda 13.000 ton tarifesiz et satabilecek. Aynı şekilde, Britanyalı otomobil üreticileri de yılda 100.000 aracı daha düşük vergiyle Amerika’ya ihraç edebilecek. Ancak bu sadece tarım ve otomotiv sektörü için değil, dünyanın dört bir yanındaki ticaret yetkilileri için de önemli bir sinyaldi. Trump yönetiminin bundan sonraki hamleleri merakla bekleniyor. Daha geniş kapsamlı bir tarife geri çekilme ihtimali var mı? Zira Trump’a göre bu anlaşma, “bir dizi anlaşmanın ilkiydi”.
Beyaz Saray’daki övgü dolu sözlere rağmen, sevinmek için fazla neden yok. Britanya, “Kurtuluş Günü”nde uygulanan genel tarifeler açısından zaten en düşük oranda etkilenmişti; maksimum %10’luk bir orana maruz kalmıştı ve bu konuda herhangi bir iyileştirme sağlanmadı. Britanya’nın Washington Büyükelçisi Peter Mandelson, anlaşmayı “daha fazla serbestleşme için bir sıçrama tahtası” olarak tanımladı. Ancak Trump aynı derecede emin değildi. Hem anlaşmanın “büyüyeceğini” hem de şimdiden “maksimuma ulaştığını” ileri sürdü.
Beyaz Saray’ın Britanya ile yürüttüğü müzakereler, stratejisinin sektör bazında ilerlemek olduğunu ortaya koydu. Bu strateji, pazarlık sürecinde tavizler koparmayı hedefliyor. Britanya açısından bu, tarım, otomobil ve çelik sektörlerine odaklanmak anlamına geliyordu. Bu sektörlerde Trump’ın özel tarifelerinden muafiyet sağlandı ve gelecekteki olası tarife turlarında ayrıcalıklı muamele sözü alındı. İki ülkenin müzakerecileri, dijital hizmet vergisi ve “klorlu tavuk” gibi ürünleri yasaklayan gıda standartları gibi uzun süredir devam eden ihtilaflı konulara ise hiç girmedi.
İki ülke arasındaki ticaretin büyük kısmını oluşturan hizmetler ise neredeyse tamamen bu tarife karmaşasının dışında kaldı. Britanyalı yetkililer, dijital ticarete ilişkin ayrı bir anlaşma için görüşmelerin sürdüğünü ve %10’luk gümrük tarifesinin düşürülmesi için baskı yapmaya devam edeceklerini belirtti.
Diğer ülkelerle yapılacak anlaşmaların da yakında açıklanması bekleniyor, ancak onların da sınırlı kalması muhtemel. Britanya ile varılan anlaşma, şu temel soruyu yanıtlamıyor: Acaba %10’un üzerinde tarifeye maruz kalan ülkeler bu oranı en azından %10’a indirme şansı yakalayabilecek mi? Borsalar bu konuda iyimser: S&P 500 endeksi, Trump’ın ilk gümrük açıklamasının ardından yaşadığı kayıpları geri aldı. Britanyalı işletmeler de umutlu. Boston Consulting Group’un anketine göre, tarifelerin altı ay içinde kaldırılacağına inanıyorlar.
Sırada Amerika’nın büyük rakibi var. ABD’li müzakereciler bu hafta sonu İsviçre’ye giderek Çinli mevkidaşlarıyla görüşecek. Britanya’nın “özel ilişki”sine rağmen bu kadar sınırlı tavizler alabilmiş olması, Çin Komünist Partisi kadrolarının fazla umutlanmaması gerektiğini gösteriyor.
Kaynak: The Economist