• Trump’ın ticaret savaşının merkezindeki gümrük vergileri davası Yüksek Mahkeme’ye taşındı; karar, başkanlık yetkilerinin sınırlarını yeniden çizebilir.
• Küçük işletmeler ve eyaletler, Trump’ın “acil durum” gerekçesiyle uyguladığı tarifelerin yasadışı olduğunu savunuyor; Beyaz Saray, kaybederse yüz milyarlarca dolarlık iade riskiyle karşı karşıya.
• Karar, hem ABD iç ticareti hem küresel tedarik zincirleri açısından belirleyici olacak; Avrupa’dan Asya’ya birçok ülke davayı yakından izliyor.,
Donald Trump’ın ticaret politikaları, şimdiye kadarki en büyük yargı sınavına giriyor.
Trump yönetiminin Çin, Meksika, Kanada ve ardından neredeyse tüm dünyaya yaydığı yüzde 10 ila 50 arasındaki ithalat vergileri, bu hafta ABD Yüksek Mahkemesi’nde masaya yatırılacak.
Dava, hem küresel ticaretin yönü hem de başkanlık yetkisinin sınırları açısından tarihi önemde görülüyor.
Ticaret savaşının hukuki zemini
Trump, 1977 tarihli Uluslararası Acil Ekonomik Yetkiler Yasası (IEEPA)’nı kullanarak, “uluslararası tehdit” gerekçesiyle tarifeleri devreye almıştı.
Beyaz Saray, ticaret açığını “olağanüstü tehdit” ilan ederken, muhalif eyaletler ve küçük işletmeler, bu yasanın gümrük vergilerini kapsamadığını savunuyor.
Üç alt mahkeme Trump yönetimi aleyhine karar verdi. Yüksek Mahkeme ise bu kez, “Bir başkan ticareti ne kadar tek taraflı düzenleyebilir?” sorusunu cevaplayacak.
Trump, kaybetmesi halinde ulusal güvenliğin tehlikeye gireceğini savunuyor. Ancak davacılar, bunun “anayasayı aşan ekonomik keyfiyet” anlamına geldiğini belirtiyor.
Küresel etkiler: Oyuncaktan kahveye, çikolatadan çeliğe
Tarifeler, sadece ABD iç piyasasında değil, küresel arz zincirinde de yankı uyandırdı.
Örneğin oyuncak üreticisi Learning Resources, tarifeler nedeniyle 14 milyon dolarlık ek maliyetle karşı karşıya. Kahve ithalatçısı Cooperative Coffees, sadece 4 ayda 1,3 milyon dolar gümrük vergisi ödedi.
İsviçreli çikolata üreticisi Camille Bloch ise ABD’ye ihracatta maliyetlerin üçte birini üstlenmek zorunda kaldı.
Bu tablo, “Amerikan üreticisini koruma” iddiasıyla başlayan sürecin, küresel fiyat zincirinde maliyet enflasyonu yarattığını gösteriyor.
Senato’dan sembolik tepki, mahkemeden tarihi karar bekleniyor
Her iki partiden 200’den fazla Kongre üyesi, Anayasa’nın vergi koyma yetkisinin Kongre’ye ait olduğunu hatırlatarak Yüksek Mahkeme’ye dilekçe sundu.
Senato da Trump’ın tarifelerini sınırlayan üç tasarıyı iki partili destekle kabul etti; ancak Temsilciler Meclisi’nde geçmesi beklenmiyor.
Yargıçlar önümüzdeki aylarda davayı inceleyecek. Nihai kararın 2026 Ocak veya Haziran arasında açıklanması bekleniyor.
Wells Fargo tahminlerine göre, iptal kararı çıkarsa ABD’nin yaklaşık 90 milyar dolarlık vergi gelirini iade etmesi gerekebilir.
Bu dava, sadece bir ticaret anlaşmazlığı değil; Trump doktrininin kurumsal stres testi.
Yüksek Mahkeme’nin kararı, gelecekteki başkanlara uluslararası ekonomi politikalarında ne kadar hareket alanı tanınacağını belirleyecek.
ABD’nin ihracat açığını “ulusal tehdit” sayarak vergilendirme yetkisi kullanması, Beyaz Saray ile Kongre arasındaki güç dengesini doğrudan etkiliyor.
Kaybederse, Trump yalnızca 1 trilyon dolarlık gelirden değil, “ekonomik milliyetçilik” söyleminin meşruiyetinden de darbe alacak.
Kazanırsa, bu karar sadece Trump için değil, gelecekteki tüm başkanlar için “yürütme yetkisinin genişletildiği bir emsal” oluşturacak.
Kısacası: Yüksek Mahkeme’nin kararı, sadece ticareti değil, ABD’nin yönetim modelini de yeniden tanımlayabilir.






