BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
29 Eylül’de Başkan Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte durarak Gazze’de “ebedi barış” için 20 maddelik bir plan açıkladı. Bunu küçümsemek cazip gelebilir. Abartılı söylem dikkat çekiciydi, ancak savaşın 2023’te başlamasından bu yana bu ilk barış planı değil. Üstelik konuşmalar sürerken Gazze’deki dehşet devam ediyor. Yine de bunu görmezden gelmek hata olur. Bu öneri, kâbustan çıkış için sınırlar belirlemesi ve Amerika ile İsrail’in, hatta belki Hamas’ın tutumlarında değişim işareti vermesi açısından bir dönüm noktasıdır.
Planın ilkeleri açık, ayrıntılar ve sıralama ise net değil. Rehineler neredeyse hemen serbest bırakılacak. Hamas liderleri ve savaşçıları silah bırakacak, af veya sürgün hakkı tanınacak. Hamas’ın dışında kalan teknokratik bir yönetim devralacak ve Trump’ın gözetiminde uluslararası bir kurul tarafından denetlenecek. İsrail ordusu kademeli olarak Gazze’den çekilecek, güvenlik uluslararası bir güce ve yeni seçilecek Filistin polis güçlerine devredilecek. Uzun vadede Gazze’nin yeniden inşası ve Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi’nin (FY) reformları, bir devletin kurulmasına giden yolu açabilir. Aralarında büyük Arap ülkeleri ve Türkiye’nin de olduğu sekiz Müslüman ülke anlaşmayı destekliyor.
Bu, Amerika için yeni bir tutum. Trump, Şubat ayında Gazze’nin etnik temizlikle Filistinlilerden arındırılıp yeni bir Orta Doğu “Riviera”sına dönüştürülmesi fikrini gündeme almıştı. O zamandan beri, Gazze’yi yerleşime açmayı hayal eden İsrail’deki aşırı sağ partilerin yıkıcı fantezilerine örtülü onay vermişti. Ancak Eylül’de İsrail’in Katar’a yönelik saldırılarından sonra Netanyahu’ya sabrı taşan Trump, “İsrail Gazze’yi işgal etmeyecek veya ilhak etmeyecek” diyerek iki devletli çözüm ihtimalini açık bıraktı.
Netanyahu da bu öneriyi kabul ederek yön değiştirdi. Yakın zamana kadar Gazze’de “sonsuz savaşa” bağlıydı ve ateşkes hükümeti ve dolayısıyla görev süresini bitirebileceği için aşırı sağ koalisyon ortaklarına göz yumuyordu (2026 sonuna kadar seçim yapılmak zorunda). Şimdi ise seçimlere, barış planının rehineleri geri getirme ve Hamas’ı iktidardan uzaklaştırma gibi savaşın başlıca amaçlarını güvence altına aldığı söylemiyle girmeyi planlıyor. Kendisi popüler olmasa da plan öyle değil: İsraillilerin yaklaşık dörtte üçü destek veriyor.
Son değişim Hamas’tan gelebilir. Henüz resmi yanıt vermedi ve İsrail’in çekilme sırasına veya geri adım ihtimaline dair güvence eksikliğine ilişkin ayrıntılı itirazları olabilir. Ancak silahlarından vazgeçmeye ve Gazze’yi yönetme iddiasını bırakmaya ilkesel olarak hazır olduğunu kamuya açıklarsa, bu büyük bir değişim olur; fiilen Filistin halkının meşru temsilcisi olmadığını kabul ettiği anlamına gelir.
Tehlikeler açık. Hamas anlaşmayı reddedebilir, Gazze’yi daha büyük bir sefalete mahkûm edebilir. Netanyahu ve Hamas da anlaşmayı samimiyetsizce kabul edip daha sonra sabote etmeyi hedefleyebilir. Çekilme sırasına dair ayrıntılar çok karmaşık. Gazze’nin yeniden inşası belki de imkânsız olabilir. İsrail siyaseti, Netanyahu’yu veya halefini yeniden ilhaka sürükleyebilir. Filistin Yönetimi reform yapamayabilir ve BM’deki deklarasyonlara rağmen İsraillilerin veya Filistinlilerin çoğunluğunun hâlâ iki devletli çözüme inandığına dair fazla kanıt yok. Güvenin yeniden tesis edilmesi onlarca yıl sürecektir.
Yine de tüm bunlara rağmen, Trump’ın planı Gazze’de yaşanan trajediden çıkış için en iyi yolu sunuyor. Başarı için, Trump’ın İsrail üzerinde yoğun ve kalıcı baskı kurması, Arap devletleri ve Türkiye’nin de Hamas üzerinde aynı şekilde baskı uygulaması gerekecek. Ancak bugünkü kesintisiz kitlesel acı kabul edilemez; işgal, anarşi veya yeniden yapılandırılmış bir Hamas yönetimi de öyle. Müzakereleri yeniden gerçekliğe çektiği için Trump ve ekibi övgüyü hak ediyor.