BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana, Amerika Birleşik Devletleri Latin Amerika’da nadiren bu kadar derin bir müdahalede bulundu. 9 Temmuz’da Donald Trump, Brezilya’nın ihracatına %50 gümrük vergisi uygulayacağını açıkladı. Gerekçesi ise, kısa süre içinde darbe planlamakla suçlanarak yargılanacak olan aşırı sağcı eski devlet başkanı Jair Bolsonaro’ya yönelik “bir cadı avı” yapılmasıydı (Bolsonaro suçlamaları reddediyor). 15 Temmuz’da ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer, Brezilya’nın ticaret uygulamaları hakkında bir soruşturma başlattı. 18 Temmuz’da ABD Dışişleri Bakanlığı, Bolsonaro’nun yargılanmasıyla bağlantılı Brezilyalı Yüksek Mahkeme yargıçlarının ve bazı yetkililerin vizelerini iptal etti. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, genellikle diktatörler ve savaş ağalarına karşı kullanılan Küresel Magnitsky Yasası kapsamında, önde gelen yargıç Alexandre de Moraes’e yaptırım uygulamak istediğini açıkladı.
Trump ile Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva ideolojik olarak zıt kutuplarda yer alıyor. Trump’ın müttefikleri ise Moraes’in yürüttüğü çevrimiçi dezenformasyon soruşturmasını uzun süredir eleştiriyordu. Ancak Trump’ın bu saldırıyı başlatmasının görünürdeki nedeni, Brezilya’nın 6–7 Temmuz’da ev sahipliği yaptığı BRICS zirvesiydi. Lula bu tehditleri “kabul edilemez bir şantaj” ve Brezilya’nın egemenliğine yönelik bir saldırı olarak nitelendirdi. Ayrıca Amerikalı teknoloji şirketlerine vergi koymakla tehdit etti. Sağcı partilerin kontrolündeki Brezilya Kongresi de Lula etrafında kenetlendi ve misilleme tarifelerini tartışıyor.
Ancak Lula asıl öfkesini Bolsonaro ve oğlu Eduardo’ya yöneltti. Mart ayında görevinden ayrılan ve Teksas’a taşınan milletvekili Eduardo, Cumhuriyetçi kongre üyelerini Moraes’e yaptırım uygulamaya ikna etmeye çalışıyor. Lula onları “hain” ilan etti. 17 Temmuz’daki bir mitingde şöyle konuştu: “Utanın, korkaklığınızda saklanın ve bu ülkenin huzur içinde yaşamasına izin verin!” Eduardo, Trump yönetiminin Moraes’in vizesini iptal etmesinden sonra X’te (eski Twitter) şu mesajı paylaştı: “Ben babamı göremiyorum, şimdi bazı Brezilyalı yetkililer de ABD’deki ailelerini göremeyecek!”
Brezilya Yüksek Mahkemesi de sert tepki verdi. 18 Temmuz’da Yargıç Moraes, Bolsonaro’ya elektronik kelepçe takılmasına, geceleri ve hafta sonları ev hapsine alınmasına, yabancı yetkililerle görüşmesinin ve röportaj vermesinin yasaklanmasına karar verdi. 19 Temmuz’da ise Eduardo’nun varlıklarını dondurdu; gerekçe, lobi faaliyetlerinin babası hakkındaki davayı engellemeye yönelik olup olmadığının araştırılmasıydı.
Trump’ın öfkesiyle Brezilya’daki sağ kanada destek sağlanması amaçlanmış olabilir; ancak bu plan ters tepti. Brezilyalılar Lula’nın etrafında birleşti. Trump’ın kuklaları yakıldı. Lula’nın düşüşte olan halk desteği tekrar yükseldi. Artık gelecek yılki seçimler için en güçlü aday konumunda.
Trump’ın tarifeleri aynı zamanda Lula’ya “inanılmaz bir can simidi” sundu, diyor Washington Brezilya Ofisi’nden Andre Pagliarini. “Seçime kadar ekonomide yaşanabilecek her türlü sıkıntının faturasını Trump’a kesebilirler – doğru olsun ya da olmasın.”
Gerçekte ise bu tarifelerin asıl zararını Bolsonaro ve sağ müttefikleri görecek gibi. Brezilya’nın ihracatının yalnızca %13’ü ABD’ye gidiyor (yıllık yaklaşık 43 milyar dolar). Buna karşın %28’i Çin’e gidiyor ve Trump’ın tarifeleri devreye girerse bu oran artabilir. Goldman Sachs, tarifelerin ekonomik büyümeyi 0,4 puan düşürerek bu yıl %2’ye çekebileceğini tahmin ediyor. Bu etkinin çoğunlukla Bolsonaro’nun güçlü olduğu bölgelerdeki şirketleri vurması bekleniyor. ABD’ye ithal edilen kavrulmamış kahve çekirdeklerinin üçte birinden fazlası, portakal suyunun ise neredeyse tamamı Brezilya’dan geliyor. Dana eti ithalatı da hızla artıyor. Minas Gerais Federal Üniversitesi’nden ekonomistler, tarifeler yürürlüğe girerse çoğu tarım sektöründe olmak üzere yaklaşık 110.000 kişinin işini kaybedebileceğini söylüyor. Bolsonaro’nun sadık destekçilerinden çiftçi konfederasyonu bile Trump’ın tarifelerini “siyasi” olarak nitelendirip kınadı. Bolsonaro ise mesafeli durmaya çalışıyor: “Bu tarifelerin bizimle ilgisi yok,” diyor.
Brezilyalılar özellikle ABD’nin 2020’de merkez bankası tarafından başlatılan popüler anlık ödeme sistemi Pix’i hedef alabileceği düşüncesinden rahatsız. Bu açıkça dile getirilmese de Greer, Brezilya’nın “elektronik ödeme hizmetlerini” ABD firmalarına karşı “makul olmayan ya da ayrımcı” olarak tanımlanan bir listeye aldı. Brezilyalı ödeme sistemleri sağlayıcısı PagBrasil’den Ralf Germer, “Pix’in ABD’ye karşı haksız bir ticaret uygulaması olduğu düşüncesi temelsiz,” diyor. Pix, Brezilya’daki durağan bankacılık sektörüne rekabet getirerek düşük maliyetli finansal hizmetlerin yayılmasını sağladı. Bu rekabet, Visa ve Mastercard gibi Amerikan ödeme devlerinin işini de zorlaştırdı.
Brezilya’nın ticaret uygulamaları hakkındaki şikayetlerin bazı haklı yönleri olabilir. Brezilya, dünyadaki en kapalı ekonomilerden biri; ithalatın %86’sı tarife dışı engellerle karşı karşıya (ABD’de bu oran %77, dünya genelinde ise %72). Yerli sanayiye sürekli teşvikler sağlanıyor. Ancak Trump’ın derdi gerçekten buysa bile, bunu açıkça söylemiş değil. Brezilya hükümeti Mayıs ayından bu yana ticaret görüşmeleri başlatmak için Beyaz Saray’la iletişime geçmeye çalışıyor, ancak yanıt alamıyor.
Görünüşe göre Trump’ın kulağına ulaşabilen tek kişi Eduardo Bolsonaro. Teksas’taki ofisinden görüntülü görüşmeyle konuşan Eduardo, odasını MAGA şapkaları ve haçlarla süslemiş. Şöyle diyor: “Trump, hayranlık duyduğum, örnek aldığım biri. Belki bir gün ben de onun yolundan giderim Brezilya’da.”
Lula bu kavga sayesinde yeniden enerji bulmuş görünüyor. Artık üzerinde “Brezilya Brezilyalılara aittir” yazan mavi bir şapka takıyor. Ancak eski bir Brezilyalı diplomat, Lula’nın yardımcılarının bu artışın kalıcı olmayacağından endişe ettiğini söylüyor. Eğer tarifeler devreye girerse ve ekonomi zarar görürse, Lula tüm suçlamayı Bolsonaro’ya yönlendirmekte zorlanabilir. Soru şu: Geri adımı önce kim atacak? Fevri Trump mı, inatçı Lula mı?
■