BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Başkan güvenilmez, İran İslam Cumhuriyeti ise tavizsiz
ABBAS ARAGHCHI, Cenevre’deki Intercontinental Oteli’ne yabancı değil. 2013’te İran’ın nükleer programının bir kısmını donduran geçici anlaşmayı müzakere ederken haftalarını burada geçirmişti. Bu anlaşma, iki yıl sonra imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (JCPOA) yolunu açtı. Amaç, İran’ın nükleer bomba üretmesini ve İsrail’in İran’a saldırma riskini ortadan kaldırmaktı. İkisi de gerçekleşmedi çünkü Donald Trump 2018’de anlaşmadan çekildi.
Araghchi, 20 Haziran’da aynı otele bu kez savaş döneminin dışişleri bakanı olarak döndü. İsrail’in İran’a yönelik geniş çaplı hava saldırılarında ikinci haftaya girildi. İran ordusunun lider kadrosu suikastla öldürüldü, nükleer tesisler vuruldu, İsrail savaş uçakları başkent Tahran semalarında serbestçe uçuyor. Savaşı sona erdirebilecek bir anlaşma umuduyla Araghchi, İngiltere, Fransa, Almanya ve AB’li mevkidaşlarıyla bir araya geldi.
Diplomatik çözüm için bir pencere hâlâ var. İsrail, Fordow’daki derin nükleer tesise saldırmak için ABD’nin savaşa katılmasını istiyor. Trump bu olasılığı değerlendiriyor. Ancak 19 Haziran’da Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, başkanın öncelikle müzakereyi tercih ettiğini ve “önümüzdeki iki hafta içinde git-gitmemeye karar vereceğini” açıkladı.
Bu karar daha erken gelebilir. Trump verimsiz geçen iki haftaya sabretmeyecektir. Arap yetkililer, İran’ın bir anlaşma istiyorsa iki adım atması gerektiğini iletti: ABD ile doğrudan görüşmek ve uranyum zenginleştirme programında büyük tavizler vermek. İran şimdilik bu iki konuda da isteksiz.
Savaş öncesinde Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff, Araghchi ile beş kez görüştü. İlk aşamada ABD, İran’a uranyumu %3.67 saflıkta zenginleştirme hakkı tanıyan JCPOA benzeri bir anlaşmayı hedefliyordu. Bu oran nükleer enerji üretimi için yeterliydi ama bomba yapımı için gereken %90’dan çok uzaktı. Anlaşma, İran’ın santrifüj kapasitesini de sınırlıyordu. Amaç, İran anlaşmayı ihlal etse bile bomba yapması için bir yıllık “çıkış süresi” yaratmaktı.
Ancak bu süre artık geri getirilemez. İran son yıllarda nükleer yakıt döngüsünü büyük ölçüde geliştirdi; uranyumu %60’a kadar zenginleştirdi, daha fazla ve gelişmiş santrifüj üretti ve bu yüksek saflıktaki uranyumu muhtemelen gizli tesislerde stokladı. Eski anlaşma masada değil.
Artık ABD, sıfır zenginleştirme şartını öne sürüyor: İran’ın uranyum rafinajını tamamen bırakması isteniyor. İran bu tavizi verirse ABD’nin İsrail’e baskı yaparak savaşı durdurması olası. 17 Haziran’da Trump yönetimi, Araghchi ve Witkoff arasında yeni bir görüşme turu önerdi. Başkan Yardımcısı J.D. Vance’in de katılması gündemdeydi—müzakerelerin ciddiyetini göstermek için.
Ancak İran kamuoyu önünde ABD ile doğrudan görüşme fikrini reddetti. Cenevre’deki zirve bir uzlaşma gibi görünüyor. Yıl başında ABD ve İran, Avrupalıların sürece dahil olmasını istememişti. Şimdi ise Avrupa, arabulucu rolüyle masada.
ABD doğrudan katılmasa bile etkisi hissedildi. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, zirveden bir gün önce Washington’daydı. ABD’li mevkidaşı Marco Rubio ve Witkoff ile görüştü. Amerikalılar İran’la doğrudan görüşme istiyor. Avrupa ise ABD’ye yakınlaşıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron artık “sıfır zenginleştirme” isteyen bir anlaşma hedeflediğini söylüyor. Alman diplomatlar da benzer ifadeler kullanıyor. İran, Avrupa’nın daha esnek davranacağını umuyorsa hayal kırıklığı yaşayabilir.
Trump’ın İran’ı bombalamaya dair çekinceleri de var. Öncelikle bu adım halk arasında destek bulmuyor: The Economist ve YouGov anketine göre Amerikalıların %60’ı savaşa karşı, yalnızca %16’sı müdahaleyi destekliyor. Bu karar, Trump’ın MAGA tabanında da bölünmelere yol açabilir. Ayrıca operasyonun başarılı olacağı da kesin değil. ABD’nin en büyük “sığınak delici” bombası GBU-57’nin bile Fordow’u yok edebileceğinden şüphe eden askerî yetkililer var.
Trump ve ekibi, Körfez ülkelerinden gelen endişe dolu çağrıları da değerlendiriyor. Birleşik Arap Emirlikleri yetkilileri, İran’ın misilleme yapmasından ve zengin yabancıların ülkeden kaçmasından kaygılı. Emirlikli iş insanı Halaf el-Habtur sosyal medyada “bölge gerçek bir stratejik tehdit altında” uyarısı yaptı. Bankacılar ve danışmanlar ise (çok düşük ihtimal de olsa) nükleer sızıntı riskinden tedirgin.
İran da bir anlaşma istiyor. Kıbrıs, Umman, Katar ve BAE aracılığıyla ABD ve İsrail’e mesajlar gönderdi. Araghchi ile Witkoff arasında birkaç telefon görüşmesi daha yapıldı. Ancak bölgedeki diplomatlara göre taraflar hâlâ birbirini anlamıyor. İran, uranyum zenginleştirmede tavize yanaşmıyor.
On yıl önce, JCPOA müzakerelerinde bu inat işe yaramıştı. Dönemin başkanı Barack Obama, sıfır zenginleştirme talebinden vazgeçmişti. Ama bugün manzara farklı: Tahran semalarında İsrail jetleri uçuyor ve ABD katılmakla tehdit ediyor. İran’ın eski stratejisi artık işe yaramayabilir.
Kaynak: The Economist