Trump’tan Fed’e Tarihi Baskı: Resesyon Alarmı mı, Borç Duvarı mı?
ABD Başkanı Donald Trump, son haftalarda ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’a yönelik baskısını artırarak “acil faiz indirimi” çağrısında bulunuyor. İlk bakışta bu çıkış, yaklaşan seçimler öncesi klasik bir büyüme ajandası gibi görülse de perde arkasında hem makroekonomik hem de mali nedenler Trump’ın aceleciliğini besliyor.
Ekonomide Soğuma: Resesyon Yaklaşıyor
2025’in ikinci yarısına dair ekonomik göstergeler alarm vermeye başladı:
- Tüketici harcamalarında düşüş
- İşsizlik oranında kıpırdanma
- PMI ve ISM gibi öncü verilerde sınıra yakın seyir
Bu gelişmeler, ABD ekonomisinin teknik bir resesyona sürüklenebileceği ihtimalini artırıyor. Trump cephesi, Fed’in zaman kaybetmeden faiz indirerek bu riski bertaraf etmesi gerektiğini savunuyor.
Ancak Trump’ın söylemi sadece ekonomiyle sınırlı değil. Powell’ın “ekonomiyi batırarak seçmeni cezalandırdığı” gibi iddialarla kamuoyunu yönlendiren Trump, Fed başkanını görevden alma adımı için zemini adım adım hazırlıyor olabilir.
Dolar Endeksi (DXY), İhracat ve Faiz Bağı
Trump’ın büyüme politikalarının merkezinde zayıf dolar ve artan ihracat yer alıyor. Güçlü dolar politikası ihracatçıları zorlayınca, faiz indirimi çağrısı da kaçınılmaz hale geliyor. Apple–Foxconn tedarik rotalarından Boeing’in Vietnam anlaşmalarına kadar birçok küresel strateji, rekabetçi dolar kuruna ihtiyaç duyuyor.
Ayrıca savunma harcamalarını artıran yeni dış politika yönelimi, yüksek faiz ortamında bütçeye ağır yük getiriyor. Trump için düşük faiz, savunma ve altyapı yatırımlarının maliyetini minimize etmenin yolu.
Borç Duvarı: 2025’te 10 Trilyon Dolarlık Sıkışma
2025 yılı, ABD Hazine piyasası için tarihi bir dönemeç:
- 9,2 trilyon dolar değerinde tahvil 2025 içinde vadesine giriyor
- Bu borcun yaklaşık 5 trilyon doları, Temmuz öncesi ödenecek
- Ek operasyonlar ve faizlerle birlikte toplam ödeme hacmi 10 trilyon dolara ulaşıyor
Sadece Temmuz 2025 öncesi yapılacak ana tahvil ödemesi 132 milyar dolar, buna ~15 milyar dolar faiz de eklenecek.
Yüksek faiz oranları, bu borçların yeniden çevrilmesini hem maliyetli hem de riskli hale getiriyor. Faiz indirimi bu noktada sadece ekonomik canlandırma değil, aynı zamanda Hazine’nin borç servis yükünü hafifletme aracı olarak öne çıkıyor.
Bsekonomi Notu:
Trump’ın faiz indirimi talebi yalnızca büyüme değil, aynı zamanda bütçe yönetimi, dolar stratejisi ve siyasi güç inşası ile iç içe geçmiş çok katmanlı bir hesap.
Resesyon korkusu ile kamu borcu baskısı birleşince, Trump’ın Fed’e yönelik baskısı, merkez bankası bağımsızlığının da sınandığı bir döneme işaret ediyor.
Powell karşı koyarsa, bu çatışma ABD para politikasının tarihine “2025 Bağımsızlık Krizi” olarak geçebilir.