• Tom Barrack, Trump–Erdoğan zirvesi sonrası yaptığı açıklamada Suriye’nin geleceğini “tarihi bir dönemeç” olarak nitelendirdi.
• Barrack, Şara rejimine yönelik yaptırımların kaldırılmasının masada olduğunu ve Türkiye’nin bu süreçte “kritik bir rol” oynadığını söyledi.
• ABD, Türkiye ve bölgesel aktörlerin SDF, YPG ve azınlıkların hakları konularında adım adım ilerlemesi gerektiği vurgulandı.
Barrack’tan “destansı” yorum: Suriye’de tarihi süreç başlıyor
Trump’ın yakın dostu ve iş dünyasının önde gelen isimlerinden Tom Barrack, BM Genel Kurulu çerçevesinde gerçekleşen Trump–Erdoğan görüşmesi sonrası yaptığı açıklamalarla dikkat çekti. Barrack, toplantıyı tek kelimeyle “destansı” olarak tanımladı ve özellikle Suriye dosyasının önemini ön plana çıkardı.
ABD Başkanı Trump’ın, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara’ya yönelik yaptırımların kaldırılması konusunda ikna olduğunu söyleyen Barrack, “Türkiye’nin bu süreçteki payı çok büyük. Ankara kritik rol oynadı, artık küçük adımlar göreceğiz” dedi. Barrack’a göre sürecin hızlı ilerlemesi isteniyor ama şu anda Şam’ın “her şeye ihtiyacı var”: anayasa, kaynak, güvenlik ve toplumsal barış.
Şara rejimi ve yaptırımlar
Barrack’ın sözleri, Washington ve Ankara arasında uzun süredir tartışılan Suriye meselesine yeni bir çerçeve sunuyor. Trump’ın yaptırımların kaldırılmasına ikna edilmesi, Şara rejiminin uluslararası sisteme geri dönüşü için kritik bir kapı aralayabilir. Barrack, “Şara rejimi komşularını dinlemeli ve bölgesel uyumu sağlamalı. Tüm ülkeler doğru yolda ilerliyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye cephesi ise sürecin en önemli aktörlerinden biri. Hem güvenlik boyutunda YPG ve SDF konusundaki denklemler, hem de bölgedeki Hristiyan azınlıkların haklarının korunması gündemin merkezinde. Barrack, “Doğuda ve güneyde YPG’den kurtulmaları gerekiyor. Aynı anda her şeyi yapmaya çalışıyorlar ama bu kritik bir süreç” diye konuştu.
SDF ve YPG dosyası
Barrack, temmuz ayında yaptığı açıklamayı hatırlatarak SDF’nin faaliyetlerini durdurması gerektiğini yineledi. Son gelişmelerle birlikte anlaşmanın “yeniden canlandığını” belirten Barrack, “Müzakereler karmaşık ama herkes hazır. Mazlum SDF ‘hadi şans verelim’ noktasında. Amiral Kuber önemli bir lider. Şara rejimi de gücünü sağlamanın yolunu biliyor” dedi.
SDF ile Şam yönetimi arasında süren pazarlıkların yıl sonuna kadar bir çözüme ulaşabileceğini savunan Barrack, bu sürecin hem ABD hem Türkiye için diplomatik bir kazanım olabileceğini ima etti. “Yıl bitmeden çözüm mümkün” sözleri, görüşmelerin seyrine dair yeni beklentileri gündeme taşıdı.
Türkiye’nin pozisyonu
Türkiye’nin rolü Barrack’ın tüm açıklamalarında belirleyici unsur olarak öne çıktı. Ankara, Suriye’nin yeniden yapılanma sürecinde hem güvenlik hem de siyasi mimaride başat aktör olarak tanımlandı. Barrack, “Türkiye geleceğe bakmaya çok istekli. Başkan Trump da bunu dile getirdi. Onlar hızlı gitmek istiyor ama şu anda Şam’ın her şeye ihtiyacı var” diyerek Türkiye’nin vizyonunu övdü.
Ayrıca Hristiyan azınlıkların hakları, yeni anayasa ve kaynak paylaşımı gibi başlıkların da Ankara’nın diplomasi masasındaki öncelikler arasında olduğunu vurguladı.
F-35 dosyası: Kapalı kapılar ardında
Röportajın sonunda gündem F-35’lere geldi. Barrack, hem Amerikan hem Türk dışişleri bakanlarının yıl sonuna kadar çözümün mümkün olduğunu söylediğini hatırlattı. “Yanlış değilsiniz. Bu toplantıdan çok yakında duyacaksınız” sözleri, iki ülke arasında savunma dosyalarının da kritik eşikte olduğunu gösterdi.
Sonuç
Tom Barrack’ın ifadeleri, Trump–Erdoğan buluşmasının perde arkasını yansıttığı kadar, Suriye’nin geleceğine dair kritik ipuçları veriyor. Şara rejimiyle yaptırımların kaldırılması, SDF–YPG denkleminin çözülmesi ve Türkiye’nin liderlik ettiği yeniden yapılanma süreci, yıl sonuna kadar daha görünür bir çerçeve kazanabilir. Barrack’ın “destansı” dediği bu görüşme, bölge dengelerinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak kayda geçebilir.
