- ABD’nin Suriye’ye odaklanan İstanbul merkezli Siria Regional Platformu’ndaki (SRP) bazı üst düzey diplomatları, ani bir şekilde görevden alındı; bu değişim, yeni dış politika yönelimiyle bağlantılı görünüyor.
- Amerikan özel elçisi Tom Barrack, ABD destekli SDG’nin Şam merkez yönetimine entegrasyonu konusunda ısrarcı; bu yönelim, bölgedeki özerklik ve yerel kontrol konularında SDG ile Washington arasında gerilim yaratmış durumda.
- Görevden alma kararının resmi gerekçesi “yeniden organizasyon” olarak belirtilse de, kaynaklar bu adımın “istemsiz”, “ani” ve SDG ile Şaraa arasındaki siyasi vizyonda farklılıklardan kaynaklandığını söylüyor.
Ankara-Şam-Washington Hattında Sıcak Gelişme: ABD’li Diplomatlar Görevden Alındı, SDG Entegrasyonu Planlanıyor
İngiltere merkezli haber ajansı Reuters, dün yayınladığı özel haberde, ABD’nin Türkiye’de faaliyet gösteren Syria Regional Platformu (SRP) bünyesindeki bazı üst düzey diplomatların beklenmedik bir şekilde görevlerinden alındığını duyurdu. Bu ani ayrılıklar, ABD’nin Suriye politikasında önemli bir kırılma noktasını gösteriyor. Washington yönetimi, SDG’yi Şam merkez yönetimine entegre etmeye çalışıyor; bu strateji değişikliği, bölgedeki yerel güç dengeleri ve ABD-Türkiye işbirliği açısından kritik bir aşama.
Diplomatik Değişim ve Politik Vizyon
Tom Barrack, ABD özel temsilcisi ve aynı zamanda Türkiye büyükelçisi olarak, Suriye’de yeni bir dış politika hattı oluşturmayı hedefliyor. BARack’ın yönlendirdiği bu yeni strateji, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) bölgesel özerklik arzularından uzaklaşarak ulusal yönetim yapısına dahil olması yönünde. Reuters kaynaklarına göre, SRP’deki diplomatların görev süreleri “ekibin yeniden organize edilmesi” planı kapsamında sona erdirildiği yönünde resmi açıklama yapılırken, iç kaynaklar bu adımın gözden kaçamayacak siyasi ve stratejik farklılıklardan kaynaklandığını belirtiyor.
SDG ise bu önerilere temkinli yaklaşmakta. Tarihsel olarak merkezi yönetimle yaşanan çatışmalar, özerklik talepleri ve askeri-siyasi gücünün kaybı konusundaki endişeler, entegrasyon sürecine direnç doğuruyor. Barrack’ın geçen aylarda Şaraa ile yapılan anlaşmanın hızla yürürlüğe konulmasına yönelik çağrıları, SDG tarafından yavaş ve şartlı bir onayla karşılanmış durumda.
Washington’ın Mesajı ve Bölgesel Etki
Bu diplomatik değişimin zamanlaması, ABD ile Şam ve SDG arasında politik bir rota değişikliğinin sinyallerini içeriyor. Barrack, Şaraa’nın yönetim birliği modeli ve ulusal güvenlik güçlerine SDG mensuplarının dahil edilmesini destekliyor. Bu, ABD’nin artık sahadaki özerk yapıların daha merkezi hale gelmesini istediğini gösteriyor.
Ankara da değişimleri dikkatle izliyor. Türkiye, Suriye sınırındaki güvenlik ve askeri denge açısından SDG ile Şam arasında oluşacak yeni güç paylaşımının kendi çıkarlarına uygun olup olmayacağını değerlendirmekte. Zira SDG’nin merkezi güçlerle entegrasyonu, Türkiye’nin güney sınırlarında SDG unsurlarının kontrolünün azalmasını ve Şam yönetimiyle işbirliğini artırmasını beraberinde getirebilir.
Olası Sonuçlar ve Riskler
- SDG’nin İtibar ve Güvenlik Güçleri İçindeki Konumu: Entegrasyon süreci SDG’nin kurumsal yapısında dönüşümler gerektirecek. Özerkliği savunan yerel liderler ve halk arasında tepkiler oluşabilir. Askeri koordinasyon ve bölgesel güvenlik yapısı bu süreçte test edilecek.
- ABD’nin Politik Tutarlılığı ve Yerel Güven: Diplomatların ani görevden alınmaları, “yeniden organizasyon” safsatasının ötesinde bir strateji değişimini işaret ediyor. Eğer bu değişim açık iletişimle desteklenmezse SDG için güven kaybı riski doğabilir.
- Ankara ile İşbirliği Dinamikleri: Türkiye, sınır güvenliği ve SDG’nin Şam yönetimine entegrasyonunu kendi ulusal politikaları açısından gözetmek zorunda. Bu, hem diplomatik ilişkilerde hem de sahada askeri/militarize alanlarda yeni koordinasyon ve anlaşma gerektirecek.
Sonuç
ABD’nin Suriye politikalarında yaşanan bu ani diplomat değişikliği, sadece personel hareketi değil; stratejik bir jeopolitik rotanın işaretidir. Washington, SDG’yi merkezi yönetimle güçbirliğine yönlendirerek Suriye’de tek bir ulusal otoritenin inşasına katkıda bulunmayı hedefliyor gibi görünüyor. Ancak bu geçiş sancısız olmayacak. SDG’nin özerk yapı isteği, yerel dirençler ve bölgesel aktörlerin çıkarları bu doğrultuda büyük engeller yaratabilir. Ankara başta olmak üzere, Washington’ın bu hamlelerini dikkatle izleyen aktörler için, bu yeni politik planlama Suriye’deki savaş sonrası dönemin güvenlik ve siyaset haritasını yeniden çizebilir.