• Pekin–Washington hattında yeni uzlaşı: Çin ve ABD, ekonomik ve ticari endişeleri ele almak üzere yürütülen iki günlük görüşmelerin sonunda temel konularda fikir birliğine vardı.
• Nadir element kısıtlamaları 1 yıl erteleniyor: ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Çin’in kritik madenlerdeki ihracat sınırlamalarını 12 ay öteleyeceğini ve ABD’den soya fasulyesi alımlarını yeniden başlatacağını açıkladı.
• Taraflar “karşılıklı saygı” vurgusu yaptı: Görüşmelerde 301. madde tarifeleri, fentanil ve lojistik işbirliği gibi başlıklarda ilerleme sağlanırken, iki ülke eşit şartlarda diyalog kurulduğunu bildirdi.
ABD ile Çin arasında aylardır süren ekonomik gerilim, Kuala Lumpur’da yapılan yeni tur görüşmelerle yumuşama sinyali verdi. Çin Uluslararası Ticaret Temsilcisi ve Ticaret Bakan Yardımcısı Li Chenggang, iki ülkenin “temel mutabakatlara vardığını ve kendi iç onay süreçlerine geçeceğini” açıkladı. Li, basına yaptığı açıklamada, “Son bir ayda yaşanan çalkantı ve dalgalanmaların ardından, bu temaslar dikkatle korunan ekonomik işbirliği zemininin güçlendirilmesi açısından kritik önemde” dedi.
Görüşme Başlıkları
İki taraf, son iki günde ABD’nin 301. madde önlemleri, karşılıklı tarifelerin askıya alınmasının uzatılması, fentanil tarifeleri ve uyuşturucuyla mücadele işbirliği, ticaretin genişletilmesi ve ihracat kontrolleri gibi başlıkları masaya yatırdı. Li, “Taraflar karşılıklı endişeleri doğru biçimde giderecek çözümler üzerinde yapıcı görüşmeler yürüttü” diyerek sürecin samimi bir atmosferde geçtiğini belirtti.
Çin tarafı, özellikle denizcilik, lojistik ve gemi inşa sektörlerine yönelik ABD önlemlerinin hafifletilmesi yönünde talepte bulundu. ABD ise, Çin’in nadir toprak elementleri üzerindeki kısıtlamalarını ertelemesini öncelikli hedef olarak öne çıkardı. Bu çerçevede, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Pekin’in bu kısıtlamaları bir yıl erteleyeceğini ve “tarım ürünleri alımlarına yeniden başlayacağını” duyurdu.
“Karşılıklı Saygı ve Eşitlik” Mesajı
Li, görüşmelerin “eşit koşullarda, karşılıklı saygı temelinde” yürütüldüğünü vurguladı. “ABD sert bir tutum sergiledi, ancak Çin çıkarlarını koruma konusundaki kararlılığını sürdürdü,” diyen Li, Mayıs ayında Cenevre’de başlayan sürecin ardından iki ülke liderlerinin yaptığı çok sayıda telefon görüşmesinde varılan mutabakatlara bağlı kaldıklarını söyledi.
Li, Çin’in son aylarda yaşanan çalkantılardan memnun olmadığını, “dünyanın bu dalgalanmaları dikkatle izlediğini” belirterek, istikrarlı bir ekonomik ilişki ortamının sürdürülmesi gerektiğini ifade etti. “İki taraf bundan sonra iletişimi artıracak ve ilişkilerin daha sağlam bir şekilde gelişmesini sağlamak için aktif olarak çalışacak,” dedi.
Stratejik ve Ekonomik Etkiler
Bu gelişme, hem küresel tedarik zincirleri hem de tarım emtia piyasaları için önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor. Çin’in nadir elementlerdeki kısıtlamaları ertelemesi, teknoloji üreticilerinin kısa vadede rahatlamasına yol açabilir. Öte yandan, ABD’nin tarım ihracatındaki toparlanma sinyali, özellikle Orta Batı eyaletlerinde siyasi ve ekonomik bir destek unsuru yaratabilir.
Uzmanlar, bu “çerçeve mutabakatın” ilerleyen haftalarda daha somut anlaşma metinlerine dönüşmesinin olası olduğunu belirtiyor. Ancak tarafların geçmişte yaşadığı güven sorunları ve iç siyasi baskılar nedeniyle sürecin kırılganlığına da dikkat çekiliyor.
Türkiye’ye Yansımalar
Türkiye açısından bakıldığında, kritik madenlerdeki arz riskinin azalması ve küresel emtia fiyatlarında oynaklığın düşmesi kısa vadede olumlu bir sinyal. Özellikle nadir toprak elementlerine dayalı teknoloji üretimi ve ithalat bağımlılığı bulunan sektörler için bu karar, tedarik zinciri planlamasında esneklik sağlayabilir.
Tarafların ilerleyen dönemde tarifeleri kalıcı olarak gevşetmesi hâlinde, küresel piyasalarda bakır, lityum ve nikel gibi emtiaların fiyat baskısının azalması, Türkiye’nin sanayi maliyetlerini de olumlu etkileyebilir.
Sonuç:
Kuala Lumpur’daki görüşmeler, ABD-Çin ekonomik ilişkilerinde “çerçeve bir uzlaşıya” dönüşen ilk adım olarak görülüyor. Çin’in nadir element kısıtlamalarını ertelemesi ve ABD’den tarım ürünleri alımına dönmesi, iki süper gücün ticaret savaşını yeniden dengeleme niyetini gösteriyor. Fakat anlaşmanın kalıcı bir yapıya dönüşmesi, önümüzdeki aylarda yapılacak teknik ve politik temasların başarısına bağlı olacak.






