Lübnan’da Silahsızlanma Planı, İsrail’de Çekilme Çerçevesi: Ekonomi ve Güvenlik Dengesi
Orta Doğu diplomasisi yeni bir denge arayışında. ABD’nin üst düzey elçisi Thomas Barrack, Beyrut temaslarının ardından Lübnan’ın Hizbullah’ı silahsızlandırmaya ikna etmeyi hedefleyen bir planı pazar günü sunacağını açıkladı. İsrail’in de buna paralel olarak güneyden çekilme çerçevesi hazırlaması bekleniyor. Ancak masadaki hesap yalnızca güvenlik değil; ekonomik gerçekler de belirleyici olacak.
Silahların Yerine Geçim Meselesi
Daha önce “Hizbullah Lübnan’ın iç meselesidir” yorumununu yapan Barrack için köprünün altından çok sular aktı , planın askeri zorlamadan çok “teşvik mekanizmaları” üzerine kurgulandığını vurguladı:
“Hizbullah’ı silahsızlandırmak, 40 bin kişiye ‘silahını bırak ve zeytin dik’ demekle olmaz. Bu insanların geçim kaynaklarını sağlamak zorundayız.”
İran’ın yıllardır finanse ettiği Hizbullah kadrolarının ekonomik bağımlılığına dikkat çeken Barrack, Körfez ülkeleri (özellikle Katar ve Suudi Arabistan) ile ABD’nin, Lübnan’ın güneyinde alternatif bir maaş sistemi ve istihdam mekanizmaları oluşturmak üzere “ekonomik forum” planladığını söyledi. Bu, savaş ekonomisinden üretim ekonomisine dönüş çabası olarak yorumlanıyor.
İsrail’den “Tarihi” Açıklama
Pazar günü Netanyahu ile görüşen Barrack, İsrail’in mesajını şu sözlerle aktardı:
“Lübnan’ı işgal etmek istemiyoruz. Çekilmeye hazırız. Yeter ki Hizbullah’ın gerçekten silahsızlanacağına dair bir plan görelim.”
Bu açıklama, uzun süredir bölgede statükoyu koruyan askeri varlık açısından “tarihi” bir ton değişikliği olarak değerlendirildi.
Direniş Cephesinden Sert Yanıt
Ancak Hizbullah lideri Naim Kasım, hükümetin silahsızlanma kararına karşı çıkarak, bunun İsrail’in işine yarayacağını söyledi. Kasım, “Önce İsrail, Kasım 2024’te imzalanan ateşkesi tam uygulasın, ondan sonra ulusal savunma stratejisini tartışırız” diyerek paralel ilerleyen bir süreç ihtimalini reddetti.
Ekonomi–Güvenlik İkilemi
Lübnan hükümeti, tüm silahların devlet kontrolüne alınmasında “geri dönüşsüz bir yola” girdiğini savunuyor. Ancak bu sürecin sahada uygulanabilirliği, bütçesi ve alternatif gelir yaratma kapasitesi ile test edilecek. Zira Hizbullah’ın maaş sisteminden koparılacak on binlerce kişinin sosyal dengeleri sarsmadan sisteme entegre edilmesi gerekiyor.
Küresel Güney Mesajı
Zirvenin zamanlaması da dikkat çekici. Pekin’in ev sahipliğinde 20’den fazla lideri bir araya getirecek Şanghay İşbirliği Örgütü (SCO) toplantısıyla aynı döneme denk gelen bu girişim, “Batı yaptırımlarının gölgesinde yeni bir jeopolitik eksen” algısını güçlendiriyor.
Sonuç: Lübnan ve İsrail arasında dillendirilen bu karşılıklı adımlar, eğer ekonomik paketlerle desteklenirse bölgede yeni bir sayfa açabilir. Ancak Hizbullah’ın direnç noktaları ve İran bağlantılı finansal ağlar dikkate alındığında, bu sürecin yalnızca diplomasiyle değil, ciddi bir ekonomik yeniden yapılandırma planıyla ilerleyebileceği görülüyor.