BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
İngiltere’nin doğusundaki Cambridgeshire bölgesinde bir trende yolculara rastgele bıçaklı saldırı düzenledikleri şüphesiyle gözaltına alınan iki kişiden biri serbest bırakıldı. Olayda yaralanan 11 kişi hastaneye kaldırıldı; birinin durumunun kritik olduğu bildirildi. Polis, saldırının nedenini henüz belirleyemediklerini, ancak olayın terör saldırısı olduğuna dair bir işaret bulunmadığını açıkladı.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, haziran ayında Amerikan ve İsrail kuvvetleri tarafından zarar verilen nükleer tesisleri yeniden inşa etme sözü verdi. Pezeşkiyan, İran’ın nükleer silah üretme peşinde olmadığını, programın tamamen sivil amaçlı olduğunu iddia etti. Donald Trump ise daha önce, İran bu tesisleri onarmaya kalkışırsa yeniden saldırı düzenleyeceği tehdidinde bulunmuştu.
Suudi Arabistan ve Rusya liderliğindeki petrol üreticileri grubu OPEC+, Aralık ayında günlük üretimi yalnızca 137 bin varil artıracağını ve gelecek yılın ilk üç ayında yeni bir artış yapmayacağını duyurdu. Nisan ayından bu yana üretim hedeflerini toplamda 2,9 milyon varil/gün artıran grup, son dönemde arz fazlası riskine karşı daha temkinli bir strateji izliyor.
Nijerya Cumhurbaşkanı’nın sözcüsü Reuters’a yaptığı açıklamada, hükümetin cihadist terörizmle mücadelede ABD’nin yardımını memnuniyetle karşılayacağını, ancak bunun ülkenin “toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde” olması gerektiğini belirtti. Donald Trump ise cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Hristiyanları öldüren İslamcı teröristleri durdurmak için adım atılmazsa ABD’nin Nijerya’ya yaptığı tüm yardımları keseceğini ve gerekirse ‘silahlar ateşlenmiş halde’ asker göndereceğini” söylemişti.
Kanada ve Filipinler, Güney Çin Denizi’nde Çin’in saldırgan tutumunu caydırmak amacıyla daha fazla ortak askerî tatbikat yapılmasını öngören bir savunma anlaşması imzaladı. Bu, Filipinler Devlet Başkanı Ferdinand Marcos Jr.’ın göreve geldiğinden bu yana imzaladığı üçüncü anlaşma oldu. Marcos’un daha önce Japonya ve Yeni Zelanda ile yaptığı anlaşmalar, ABD ve Avustralya ile uzun süredir yürürlükte olan savunma işbirliklerine eklendi.
İsrail hükümetine göre, Hamas 7 Ekim 2023’te İsrail’e düzenlediği saldırıda rehin aldığı kişilerden üçünün cesetlerini iade etti. Geçen ay imzalanan ateşkes anlaşması kapsamında Hamas, elinde tuttuğu 20 rehineyi ve esaret altında ölenlerin bedenlerini geri vermeyi kabul etmişti. İsrail ise teslimatların yavaş ilerlemesinden şikâyetçi ve bazı cesetlerin kimliklerinin yanlış belirlendiğini öne sürüyor.
New York Maratonu’nun kazananları Kenya’dan çıktı. Kadınlarda Hellen Obiri parkur rekoru kırarken, erkeklerde vatandaşı Benson Kipruto çok küçük bir farkla birinciliği elde etti. Elit atletlerin ardından 55 binden fazla amatör koşucu finiş çizgisine ulaştı. The Economist’in analizine göre katılımcı sayısı arttıkça, yarışın son sıralarındaki koşucuların temposu giderek düşüyor.

Çin ekonomisi derin bir nefes aldı
Geçen ay Çin’le ticaret görüşmelerine hazırlanırken ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Çin ekonomisinin “resesyon/depresyon” içinde olduğunu söylemişti. Bu bir abartıydı. Ancak iki süper gücün 30 Ekim’de ticaret savaşına bir yıl ara verme kararı alması, yine de Çin ekonomisine ciddi bir rahatlama sağlayacak. Trump yönetimi gümrük tarifelerini %10 oranında düşürürken, Çin de nadir elementler ve bataryalar üzerindeki karmaşık lisans zorunluluklarını erteleyecek. Bu karşılıklı tavizler, bu yıl ekonomiyi ayakta tutan Çin ihracatına destek verecek.
31 Ekim’de yayımlanan resmî satın alma yöneticileri anketi, tehlikenin boyutunu açıkça gösterdi: Çin ve ABD’nin nadir elementler ve gümrük vergileri konusunda karşılıklı tehditler savurmasının ardından, Ekim ayında ihracat siparişleri sert biçimde geriledi.
Ekonomistler, bugün açıklanacak ve Çinli kredi derecelendirme kuruluşu RatingDog tarafından desteklenen benzer bir ankette zayıflığın sürüp sürmediğine odaklanacak. Eğer bu zayıflık belirtileri devam ederse, Çin hükümeti ticaret savaşındaki bu “ara dönemden” çok daha memnun olacak.

Baskı ve hile Tanzanya’da
29 Ekim’de Tanzanya Devlet Başkanı Samia Suluhu Hassan yeniden devlet başkanı seçildi — en azından kendisine göre. Seçim öncesinde, ülkeyi 1961’deki bağımsızlıktan bu yana yöneten iktidar partisi Chama Cha Mapinduzi (CCM), ana muhalefet lideri Tundu Lissu hakkında gülünç düzeyde “vatana ihanet” suçlamaları yöneltmiş ve partisinin faaliyetlerini yasaklamıştı.
Seçim günü ise birçok gözlemci, oy sayımlarında ciddi hile yapıldığını öne sürdü. 1 Kasım’da Başkan Samia, Kuzey Kore tarzı bir oranla, oyların %98’ini kazandığını iddia etti.
Bunun ardından ülke genelinde yaygın protestolar patlak verdi. Güvenlik güçleri, gösterileri sert biçimde bastırdı. Muhalefet partisi Chadema, yüzlerce kişinin öldüğünü iddia ederken; Birleşmiş Milletler ölü sayısını yaklaşık on olarak açıkladı.
Muhalefet liderleri seçim sonuçlarına itiraz etmeye devam edeceklerini duyurdu. Ancak ordunun hükümetin yanında kalması durumunda, bu sonuç CCM’nin iktidarda kalmasına yetecek gibi görünüyor.
Her halükârda, Samia’nın bu “zaferi”, ülkesinin bir zamanlar haklı olarak sahip olduğu görece demokratik ve barışçıl ülke imajını tamamen yok etti.

Trump’ın seçim bölgesi hamlesi yavaşladı
Başkan Donald Trump, Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluğunu koruma şansını artırmayı hedefleyen yeniden bölgelendirme (redistricting) girişiminde bazı zaferler elde etti. Gelecek yıl yapılacak ara seçimler öncesinde, üç eyalet toplam yedi seçim bölgesini Cumhuriyetçiler lehine yeniden çizdi. Indiana Valisi Mike Braun, eyalet meclisinin pazartesi günü başlayacak özel oturumunda bu sayıya iki yeni bölge daha eklemek istiyor.
Ancak Indiana’daki milletvekilleri, başkentteki oturumu birkaç günlüğüne erteledi. Cumhuriyetçi liderler bunun nedenini “üyelerin uygunluğu” olarak açıklasa da, gerçekte yeni haritayı geçirmek için yeterli oya sahip olmadıkları düşünülüyor. Bazı Cumhuriyetçi milletvekilleri, bu planı desteklemeleri hâlinde yeniden seçilme şanslarını tehlikeye atabileceklerinden endişe ediyor. Diğerleri ise ilkesel olarak bu tür siyasi harita manipülasyonlarına karşı çıkıyor.
Benzer itirazlar Kansas, New Hampshire ve Nebraska’daki Cumhuriyetçi yasamacılardan da geldi. Cumhuriyetçilerin bu süreçte yavaşlamasıyla birlikte, Virginia gibi Demokratların kontrolündeki eyaletler de yeniden bölgelendirme savaşına dahil olmaya başladı.
4 Kasım’da Kaliforniyalılar, eyalet meclisine yeni bir kongre haritası çizme yetkisi verecek bir tasarı hakkında oy kullanacak. Kabul edilmesi hâlinde, bu yeni harita Demokratlara avantaj sağlayacak şekilde düzenlenecek.


Margaret Atwood’un birçok hayatı
60 yılı aşkın bir süredir Margaret Atwood roman, şiir ve deneme türlerinde sayısız eser kaleme aldı. Ancak bugüne kadar hiç otobiyografi yazmayı denememişti — ta ki şimdiye kadar. Kanadalı yazar bu hafta “Book of Lives” (Hayatlar Kitabı) adlı yeni eserini yayımlıyor. “Bir tür anı kitabı” olarak tanımladığı bu çalışmada Atwood, geçmişinden kesitler sunuyor: Ontario ve Quebec’te geçen kırsal ve göçebe çocukluk yıllarını, ayrıca yazar Graeme Gibson ile olan romantik birlikteliğini anlatıyor.
Atwood kitapta seyahatlerine dair esprili anekdotların yanı sıra annelik, yemek pişirme ve doğa üzerine keskin gözlemlerini paylaşıyor. Yazarlık sanatına dair düşüncelerini de aktarıyor:
“Şiir bir konuyu kırar, kurmacaysa o kırığın içinden filizlenir.”
Okurlar, “The Handmaid’s Tale” (Damızlık Kızın Öyküsü) gibi romanların nasıl doğduğuna dair hikâyeleri büyük bir ilgiyle okuyacak. Atwood, bu eseri 1984 yılında Batı Berlin’de, sadece bir duvarın ötesinde başka bir otoriter rejim varken, “Amerika’nın totaliter bir teokrasiye dönüşmesi” gibi “düşünülemez” bir fikri araştırmaya karar vererek yazmaya başlamış.
Tüm iyi anı kitaplarında olduğu gibi “Book of Lives”, Atwood’un olaylarla dolu yaşamının onun benzersiz sanatını nasıl beslediğini gözler önüne seriyor.






