BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
En az iki kişi hayatını kaybetti, bir milyondan fazla kişi evlerini terk etti. Fung Wong Tayfunu saatte 230 kilometreye ulaşan rüzgarlarla Filipinler’i vurdu. Ülkenin en kalabalık adası Luzon’un bazı bölgelerinde elektrik kesildi, birçok havaalanı kapandı. Yetkililer, tayfunun karaya ulaşması beklenirken şiddetli yağışların sele yol açması nedeniyle adanın büyük kısmında en yüksek fırtına uyarılarını devreye soktu.
Amerikan Tarım Bakanlığı, hükümetin kapanması sırasında eyaletlerin tam gıda yardımı ödemelerini sürdürme çabalarını durdurmalarını emretti ve uyulmaması halinde cezalar uygulanacağını bildirdi. Mahkeme kararı ödemeleri kısa süreliğine yeniden başlatmıştı, ancak Yüksek Mahkeme cuma günü kararı askıya aldı. Ulaştırma Bakanı Sean Duffy ise, artan hava trafik kontrolü eksiklikleri nedeniyle Şükran Günü öncesinde uçuşların “neredeyse durma noktasına” gelebileceği uyarısında bulundu.
BBC Genel Müdürü Tim Davie, Donald Trump, Gazze ve trans hakları gibi konulardaki yayınlarda taraflı davranıldığı eleştirileri üzerine istifa etti. Kurum, Trump’ın bir konuşmasının kasıtlı olarak kısaltıldığı iddia edilen bir belgesel nedeniyle büyüyen tepkilerle karşı karşıya kaldı. Davie, “Son hataların nihai sorumluluğunu alıyorum” dedi. Haberlerden sorumlu isim Deborah Turness de istifa etti.
Hamas, 2014’te Gazze’de öldürülen bir İsrail askerinin naaşını iade ettiğini açıkladı. Naaşın, diğer rehinelerin yerini tespit etmeye çalışırken bulunduğu belirtildi. Bu teslimat, 20 rehinenin serbest bırakıldığı ve 24 naaşın Filistinli mahkumlarla takas edildiği ateşkes kapsamında gerçekleşti. Adım, kırılgan ateşkesin sürdürülmesine yardımcı olabilir.
Çin, Avrupa otomotiv sektöründe yaşanan sıkıntıları hafifletmek amacıyla, Nexperia çiplerinin sivil kullanım için yeniden ihracatına izin vereceğini duyurdu. Hollanda hükümeti, Eylül ayında Çinli sahibi Wingtech’in güvenlik riski oluşturduğu gerekçesiyle şirketi kontrolü altına almıştı. Çin ise buna misilleme olarak ihracatı durdurmuştu. Pekin yönetimi, Hollanda’ya “yanlış eylemlerini düzeltme” çağrısı yaptı.
Afganistan ile Pakistan arasındaki barış görüşmeleri çöktü, ancak bir Taliban sözcüsüne göre iki ülke arasındaki ateşkes “uygulanmaya devam edecek.” Taliban yetkilisi, müzakerelerin bozulmasından Pakistan’ın, Afganistan’ın Pakistan’daki bazı güvenlik sorunlarından sorumluluk almasını istemesini sorumlu tuttu. Görüşmeler, geçen ayki ölümcül sınır çatışmalarının ardından yapılmıştı.
Britanya, bu hafta Belçika hava sahasını ihlal eden Rus insansız hava araçlarının ardından bu ülkeye asker ve teçhizat göndereceğini açıkladı. İngiliz Ordu Komutanı Sir Richard Knighton, Belçika’nın, sivil ve askeri bölgelerde tekrarlanan ihlallerin ardından destek talep ettiğini belirtti. Avrupa yetkilileri, Rusya’nın NATO’nun hava savunmasını test ettiğinden şüpheleniyor.

Brezilya Amazon’da “Gerçeğin İklim Zirvesi”ne ev sahipliği yapıyor
1992’de Brezilya, Birleşmiş Milletler’in iklim değişikliği sözleşmesini ve yıllık zirve sistemini doğuran Rio “Yeryüzü Zirvesi”ne ev sahipliği yapmıştı. Bu yılki konferans, COP30, yeniden Brezilya’da düzenleniyor — ancak bu kez Amazon’daki Belém kentinde. Ev sahibi ülke, dünyanın en önemli ekosistemlerinden birinin ortasında olmanın iş birliğini teşvik edeceğini umuyor.
Geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler ilk kez, sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C üzerinde küresel ısınmayı sınırlama hedefinin artık ulaşılamaz olduğunu kabul etti. Brezilya Devlet Başkanı, ülkelerin geçmiş vaatlerini gerçekten yerine getireceği bir “gerçeğin COP’u” sözü verdi. Bu vaatler arasında emisyonların azaltılması, fosil yakıtlardan daha hızlı uzaklaşılması ve COP29’da verilen, yoksul ülkelere 2035 yılına kadar iklim uyumu ve azaltımı için en az 300 milyar dolar sağlanması taahhütleri bulunuyor. Ancak bu tür tartışmalar otuz yıldır iklim müzakerelerini tıkıyor. Üstelik Amerika ve Avrupa’da iklim eylemine yönelik istek de ciddi biçimde azalmış durumda. Gerçek ilerleme, sembolik bir sahneden çok daha fazlasını gerektiriyor.


Suriye’nin dışarıda yeniden meşrulaşması
Sadece bir yıl önce hayal bile edilemeyecek bir sahne yaşanacak. Pazartesi günü Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, Washington’da Donald Trump ile görüşecek. Aralık ayında el-Şara, el-Kaide komutanı olarak rolü nedeniyle başına konan 10 milyon dolarlık Amerikan ödül listesinde yer alıyordu. Şimdi ise Beyaz Saray’ı ziyaret eden ilk Suriye lideri olmaya hazırlanıyor.
Ziyaret öncesinde ABD Hazine Bakanlığı, Suriye Devlet Başkanı ve istihbarat şefini yaptırım listesinden çıkardı. Kongre de, Suriye’nin inşaat, enerji ve finans sektörlerine ağır yaptırımlar getiren 2019 tarihli Caesar Yasası’nın yürürlükten kaldırılmasını tartışıyor. Senato yasayı iptal etmeyi kabul etti, Temsilciler Meclisi ise henüz oylamaya geçmedi.
Ülkede bazı Suriyeliler, el-Şara’nın içe kapanık yönetiminden ve dar çevresinden rahatsızlık duyuyor. Ancak çoğu, onun uluslararası arenadaki dönüşümünü takdir ediyor. Yirmi yıl önce Irak’ta Amerikan hapishanesinde olan el-Şara, şimdi Oval Ofis’te ağırlanacak.

Hindistan’ın en yoksul eyaleti sandık başında
Hindistan’ın zenginleşme hedefi, nüfusunun yaklaşık onda birine ev sahipliği yapan doğudaki Bihar eyaletine büyük ölçüde bağlı. Kişi başına gelir yılda yalnızca 66.000 rupi (yaklaşık 800 dolar) seviyesinde — ulusal ortalamanın üçte birinden az. Bu nedenle salı günü tamamlanacak eyalet seçimleri ülke açısından büyük önem taşıyor. Cuma günü açıklanacak sonuçlar, hem iktidardaki Bharatiya Janata Partisi’nin (BJP) halk desteğini hem de muhalefetin birleşme kabiliyetini test edecek.
Seçim kampanyasında siyasetçiler eyalete kalkınma getirme sözü verse de, asıl vurguyu Bihar’da derin kökleri olan kast kimliklerine yaptı. Partiler, adaylarını kalkınma vizyonlarına ya da performanslarına göre değil, belirli toplulukları ne kadar mobilize edebileceklerine göre seçti. Bu da aslında eyaletin neden hâlâ Hindistan’ın en yoksul bölgesi olduğunu açıklayan eski bir siyasi döngünün devamı.

Booker Ödülü’nü kim kazanacak?
1985’te Booker Ödülü jürisinde yer alan İngiliz oyuncu Joanna Lumley, deneyimin ardından “sözde dedikoducu oyunculuk dünyasının, yayınevi dünyasının piranalarla dolu sularına kıyasla çay partisi gibi kaldığını” söylemişti. (Lumley, Keri Hulme’un The Bone People adlı romanını “ölümüm pahasına” diye nitelemişti; kitap yine de kazanmıştı.)
Bu yılın jürisinde, önceki kazananlardan Roddy Doyle ve kitap tutkunu bir oyuncu olan Sarah Jessica Parker da bulunuyor. İngilizce yazılmış romanlara verilen prestijli ödül için yürütülen tartışmaların hayli hararetli geçtiğine şüphe yok. Kazanan pazartesi günü düzenlenecek törende açıklanacak.
Bahisçilere göre favori, iki genç Hintlinin Amerika’da tutunma mücadelesini anlatan Kiran Desai’nin The Loneliness of Sonia and Sunny adlı romanı. (Desai, 2006’da The Inheritance of Loss ile Booker’ı kazanmıştı.) Diğer güçlü aday ise, Britanya tarihinin en soğuk kışlarından birinde yan yana yaşayan iki hamile komşuyu konu alan Andrew Miller’ın The Land in Winter adlı eseri.






