BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Londra’da düzenlenen acil NATO zirvesi, başta Avrupa ülkeleri ve Kanada olmak üzere, 15 ülkenin liderlerini bir araya getirdi. Zirve, Avrupa’nın Ukrayna için güvenli ve adil bir barış anlaşmasını sağlama konusundaki sorumluluğunu artırması gerektiği yönünde geniş çaplı bir uzlaşıyla sona erdi. Ancak somut adımlar konusunda net bir detay paylaşılmadı.
Beyaz Saray’daki Olayların Ardından Acil Zirve
Bu toplantının aciliyeti, 28 Şubat’ta Beyaz Saray’da gerçekleşen ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin eski ABD Başkanı Donald Trump ve J.D. Vance tarafından sözlü saldırılara maruz kaldığı olayların ardından arttı. Bunun üzerine zirveye katılan ülke sayısı genişletildi ve NATO ile Avrupa Birliği liderleri de toplantıya dahil oldu.
Starmer’ın Önceliği: Avrupa’nın Taahhütleri ve ABD ile Köprüleri Onarmak
Zirveye başkanlık eden İngiltere Başbakanı Sir Keir Starmer, öncelikli olarak Avrupa’nın Ukrayna’ya yönelik savunma taahhütlerini sağlamlaştırmayı ve Avrupa ile ABD arasındaki ilişkileri onarmayı amaçladı. Starmer, Trump ile yaptığı görüşmenin ardından, ABD’nin Ukrayna için kalıcı bir barış anlaşmasına kendisi kadar bağlı olduğunu ifade etti. Ancak, Trump’ın hazırladığı barış planının Ukrayna ve Avrupa tarafından kabul edilip edilemeyeceğine dair herhangi bir açıklama yapmadı.
Zelenskiy’den Açıklama: Güvenlik Garantisi Olmadan Ateşkes Mümkün Değil
Zirvenin ardından İngiltere’den ayrılırken açıklamalarda bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, ülkesinin güvenlik garantileri olmadan bir ateşkesin anlamsız olacağını vurguladı. Rusya’nın mevcut şartlarda herhangi bir ateşkesi cezasız şekilde ihlal edeceğini belirten Zelenskiy, Ukrayna’nın toprak tavizi vermeyeceğini ve Rusya’ya yönelik yaptırımlardan geri adım atmayacağını açıkça dile getirdi.
Avrupa’nın Barış Planı: Dört Temel İlke
Toplantıda, İngiltere ve Fransa öncülüğünde Avrupa ülkelerinin Ukrayna ile birlikte bir barış planı oluşturması konusunda mutabakata varıldı. Bu planın Trump’a sunulması planlanıyor. Plan şu dört ana ilkeye dayanıyor:
- Askeri Yardımların Sürekliliği: Savaş devam ederken Ukrayna’ya askeri yardımların kesintisiz sağlanması ve Rusya’ya yönelik ekonomik baskının artırılması.
- Ukrayna’nın Barış Görüşmelerine Dahil Edilmesi: Kalıcı bir barışın sağlanması için Ukrayna’nın masada olması ve egemenliğinin garanti altına alınması.
- Avrupa’nın Ukrayna’nın Savunmasını Güçlendirmesi: Barış anlaşması sağlandıktan sonra Avrupa’nın Ukrayna’nın savunma kapasitesini artırmaya devam etmesi.
- Avrupa’nın Askeri Gücünü Sahaya Sürmesi: Gönüllü ülkelerin katılımıyla oluşturulacak bir Avrupa gücünün Ukrayna’da konuşlandırılarak Rusya’nın yeni saldırılarını caydırması.
Ancak, planın en hassas noktası olan Avrupa gücünün sahada konuşlandırılması konusunda önemli belirsizlikler var. ABD’nin askeri desteği olmadan bu gücün güvenliğinin sağlanamayacağı düşünülüyor.
Trump’ın Putin’e Olan Güveni ve Avrupa’nın Kaygıları
Starmer ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Washington ziyaretlerinde ABD’den Avrupa’nın savunması için destek almaya çalıştı. Ancak Trump, Avrupa’ya güçlü bir güvence vermedi. Dahası, Trump’ın Putin’e olan güveni Avrupa liderlerini endişelendiriyor.
Trump’ın, “Putin’in Avrupa birliklerinin Ukrayna’ya konuşlandırılmasına karşı olmadığını” söylediği iddia edildi. Ancak Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bu iddiayı hızla reddederek, böyle bir adımın “çatışmayı daha da alevlendireceğini” belirtti.
ABD Yardımları Kesilirse Avrupa’nın Alternatif Planı Ne?
Trump yönetiminin Ukrayna’ya olan askeri desteği tamamen kesme olasılığı, Avrupa için büyük bir tehlike oluşturuyor. Eğer ABD yardımı kesilirse, Avrupa’nın Ukrayna’yı destekleme planı tamamen kendi finansal ve askeri gücüne dayanmak zorunda kalacak.
Avrupa’nın bu konuda önünde bazı seçenekler var:
- Savunma Harcamalarının Artırılması: Kuzey Avrupa ve Doğu Avrupa ülkeleri GSYH’lerinin %1-2,5’i oranında katkı sağlarken, Almanya ve İngiltere şu ana kadar sadece %0,2 gibi düşük seviyelerde katkıda bulundu. Fransa, İspanya ve İtalya’nın katkısı ise bunun yarısı kadar. Avrupa ülkelerinin savunma bütçelerini artırması gerekiyor.
- AB’nin Borç Piyasalarına Yönelmesi: Avrupa Birliği, savunma harcamaları için borç piyasalarından fon sağlayabilir ve bir yeniden silahlanma bankası kurabilir.
- Dondurulmuş Rus Varlıklarının Kullanılması: Avrupa bankalarında dondurulmuş durumda olan 210 milyar avroluk Rus varlığı, Ukrayna’nın askeri ve sivil altyapısının yeniden inşası için kullanılabilir.
- Ukrayna’nın Savunma Sanayisini Güçlendirmek: Ukrayna, Sovyetler döneminde büyük bir silah sanayisine sahipti ve bu potansiyeli yeniden canlandırabilir. Almanya’nın Rheinmetall ve Fransa-Almanya ortaklığı KNDS gibi şirketlerle yapılan ortak üretim projeleri hızla artırılabilir.
Sonuç: Avrupa’nın Önünde Zorlu Bir Yol Var
ABD’nin Ukrayna’ya askeri desteğini kesmesi halinde, Avrupa’nın Starmer-Macron planının ilk ayağı olan “Ukrayna’yı çelik bir kirpiye dönüştürme” stratejisine odaklanması gerekecek. Ancak bu süreçte Avrupa’nın hem finansal hem de askeri kapasitesini artırması gerekiyor.
Zelenskiy, Avrupa’nın desteğiyle Ukrayna’nın savaşa devam edebileceğini belirtiyor. Ancak Trump’ın, Ukrayna’nın barış görüşmelerine yönelik tutumunu beğenmemesi halinde ABD’den silah ihracatını durdurma riski bulunuyor. Bu durumda Avrupa, kendi askeri sanayisini hızla büyütmek zorunda kalacak.
Londra zirvesi umut verse de, Avrupa’nın Ukrayna için sürdürülebilir bir savunma planı oluşturup oluşturamayacağı belirsizliğini koruyor.