BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
2029 yılı ve Donald Trump Beyaz Saray’dan ayrıldı. Küresel ticaret sisteminin kaderi artık onun halefinin omuzlarında. Yeni başkan, Amerika’nın tek taraflı gümrük vergisi saldırısını bir gecede bitirerek, ülkenin ağırlıklı ortalama gümrük vergisini Trump öncesi yaklaşık %2 seviyesine indirebilir. Bu kadar açık bir tercih varken neden yapılmasın?
The Economist’in bakışına göre, ticaret karşılıklı fayda sağlar; önüne konulan vergiler ise zararlıdır. Amerika’nın gümrük vergilerindeki bu yükseliş halktan gelen bir istek değil, bir adamın iradesinin sonucudur. Henüz altı ay geçmişken müttefikler rahatsızlıklarını göstermeye başladı: Hindistan Çin’e yanaşıyor, Avrupalılar Amerikan silahlarını almaktan uzaklaşıyor. Ticaret anlaşmaları kâğıt üstünde kalıyor. Amerikan imalat sektörü iş kaybediyor; ithalat vergilerinin üretimi ülkeye geri getireceği umudu boşa çıktı.
Yine de maliyetler o kadar görünür olmayabilir. Trump’ın “Kurtuluş Günü”nden sonra piyasalar sert satış yaşadı ama bugün rekor kırıyor: S&P 500 bu yıl %12 yükseldi. Ekonomideki zarar, kısmen yapay zekâ yatırımlarındaki patlamayla örtülüyor. Bu manzara, 1930’lardaki korumacılık dalgasından farklı. Smoot-Hawley gümrük tarifeleri depresyonu başlatmadı ama derinleştirdi. Yine de ders aynı: İçine kapanmak aptallıktır.
Üstelik sahadaki gerçekler yeni bir serbestleşmeyi zorlaştırabilir. Yeni rejime uyum sağlayamayan firmalar batacak, kalanlar üretimi taşımak için harcadıkları milyarlar nedeniyle bir daha değişmek istemeyecek. Yabancı rekabetten korunan bazıları büyük kazanç sağlayacak, diğerleri lobi yoluyla muafiyet koparacak. Kısacası, Amerikan ekonomisinin içinde yeni çıkar grupları kökleşecek.
Bir başka engel, gelirler. Federal hükümet sadece Ağustos’ta gümrük vergilerinden 30 milyar dolar kazandı; bunun dörtte üçü Trump’ın yeni vergilerinden geldi. Vergilerin düşürülmesi, Kongre’nin kaybolan bu kaynağı telafi edecek yeni gelir bulmasını gerektiriyor. Daha az gelir kaybı bile 1994 Uruguay Round tarifeleri kesintisinde onay sürecini neredeyse durdurmuştu.
O halde serbestleşmeye ne yol açabilir? Tersine, bugünkü ticaret savaşının daha sert olması faydalı olabilirdi. Çoğu ülke Amerika’ya karşılık vermeyi reddetti. AB, siyasi açıdan acı verecek bir liste hazırladı ama gümrük vergilerini askıya aldı. Brezilya Başkanı Lula, Amerika’nın vergilerine karşı “başka pazarlar var” dedi. Kanada Başbakanı Mark Carney bile misillemeden geri adım attı. Sadece Çin gerçekten “ateşe ateşle” karşılık verdi.
Misillemenin olmaması kısa vadeli zararı sınırladı. Ama daha sıcak bir savaş, korumacılığın ne kadar zararlı olduğunu daha belirgin gösterebilirdi. Amerikalıların daha yüksek fiyatlardan ve yavaşlayan büyümeden çekeceği acı gerçek, fakat kapatılan fabrikalar ve öfkeli seçmenler kadar görünür değil. Rekabet gücünün yavaş ama sürekli aşınması, akut krizden daha kolay göz ardı edilebiliyor.
Ayrıca misilleme, Trump’ın halefine koz verirdi. Tarihsel olarak Amerika, ancak mağduriyet hissettiğinde tarifeleri düşürdü. Franklin Roosevelt’e, Reciprocal Trade Agreements Act uyarınca ancak diğerleri de indirirse %50’ye kadar tarifeleri düşürme yetkisi verilmişti. 1960’lardaki “Kennedy round” da, Amerika’nın Avrupa’nın ortak pazarından dışlandığı kaygısıyla başlamıştı.
Bugünse ülkeler, neden Amerikalıları uyandırmak için kendi ekonomilerini yakalım diye düşünüyor. Küresel ticaretin bozulması, Trump’ın yarattığı bir Amerikan sorunu. Vergileri Amerikalı tüketiciler ödüyor. Ayrıca çözüm de ellerinde: Trump, Kongre’nin Beyaz Saray’a devrettiğini söylediği yetkileri kullanıyor. Ancak Yüksek Mahkeme yakında bunun yasal temelini görüşecek. Kasım’da, Trump’ın ulusal acil durum ilan ederek tarifeleri dayandırdığı 1977 tarihli Uluslararası Acil Ekonomik Yetkiler Yasası’na (IEEPA) ilişkin davayı dinleyecek. Mahkeme Trump’ı haksız bulsa bile, avukatları başka yasal dayanak arayacak.
Sonuçta çözüm Amerikalıların elinde: Tarife politikaları açık bir felakete dönüşmese bile, 2028’de serbest ticaretten yana bir başkan seçmek. Çünkü yavaş yavaş kan kaybı da en az ani kriz kadar öldürücüdür.