Suriye’de jeopolitik satranç yeniden kuruluyor. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi sıfatıyla öne çıkan Büyükelçi Thomas J. Barrack, bugün SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile gerçekleştirdiği görüşmede resmi olarak Suriye’de ateşkese giden yolu açtıklarını duyurdu. Ancak bu diplomatik açıklamanın hemen ardından ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “Suriye’yi terk edin” çağrısı, sahadaki mesajın tonunu tamamen değiştirdi.
Trump’ın gölgesi görüşmenin üzerindeydi. Kulislere göre, Beyaz Saray’ın ikinci döneminde Trump’ın Suriye dosyasını doğrudan devralmaya hazırlandığı ve HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Culani’nin etkisizleştirilmesi sonrasında Mazlum Abdi’nin “yeni yapı”da daha görünür hale gelmesi planlanıyor. Bu, yalnızca askeri değil aynı zamanda Kürt siyasi varlığının Körfez sermayesiyle barış içinde yeniden düzenlenmesi anlamına geliyor.
Ancak bu stratejiye ilk direniş, Trump’ın Körfez’deki ekonomik müttefiklerinden geldi. Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi aktörler, SDG’nin bölgesel güç dengelerini kalıcı biçimde etkileyebilecek bir siyasi pozisyon kazanmasına karşı mesafeli. Körfez sermayesinin bölgeyi “petro-politik istikrar bölgesi” olarak yeniden yapılandırma hedefi, SDG’nin özerkleşmesiyle çelişiyor.
Toplantının Satır Araları: ABD’den Yeni Entegrasyon Mesajı
Barrack’ın açıklamasında öne çıkan “birleşik bir Suriye’ye entegrasyon” vurgusu, SDG’nin artık sadece askeri bir ortak değil, siyasi çözümün aktif aktörü olarak kurgulandığını gösteriyor. Bu vurgu, önümüzdeki dönemde SDG’nin uluslararası mali kaynaklara ve yeniden yapılanma fonlarına erişiminin önünü açabilir.
Ekonomik Yansımalar: SDG’ye Yönelik Yatırım ve İmar Fonu Hazırlığı mı?
Kulislerde dolaşan bilgiler, IMF, Dünya Bankası ve Körfez Kalkınma Fonları üzerinden Kuzeydoğu Suriye için özel bir yeniden imar paketi tasarlandığı yönünde. Özellikle petrol sahalarının bulunduğu Deyrizor ve Haseke bölgelerinde özerk ama ABD denetimli bir ekonomik bölge oluşturulması planlanıyor.