• Kazakistan, ABD arabuluculuğundaki Abraham Anlaşmaları’na katılarak İsrail ve Arap ülkeleri arasındaki normalleşme sürecine dahil oldu.
• Bu adım, Donald Trump’ın “Hazar Denizi’nden Akdeniz’e kadar bir hizalanma göreceksiniz” sözleriyle tarif ettiği yeni jeopolitik hattın şekillenmesi anlamına geliyor.
• Uzmanlar, Astana’nın hamlesini ABD’nin Orta Asya’da artan etkisi ve Rusya-Çin eksenine karşı kurulan yeni denge stratejisi olarak yorumluyor.
Kazakistan’ın Abraham Anlaşmaları’na katılması, hem stratejik hem de ekonomik yönlerden dikkat çekici bir kırılma yaratıyor. Bu gelişme, üç yönlü büyük dönüşüm sinyali içeriyor.
Satranç tahtasının yer değiştirmesi
Trump’ın “Hazar Denizi’nden Akdeniz’e kadar bir hizalanma göreceksiniz” sözlerini hatırlarsak, Orta ve Batı Asya hattında yeni bir ittifak doğuyor. Türkiye’den Bakü’ye, Şanghay’dan Hazar’a uzanan coğrafyada Kazakistan’ın bu anlaşmaya dahil olması sadece diplomatik değil, enerji, maden ve savunma sanayii alanlarında da yeni bir eksen anlamına geliyor. Rusya’yla dünyanın en uzun kesintisiz kara sınırına sahip olan Kazakistan, bu adımla ABD’nin jeopolitik ağına dahil olmuş durumda.
Ekonomik fonksiyon ve Batı’ya açılım
Anlaşma, Kazakistan için ekonomik bir manevra niteliğinde. Ülke, maden ve enerji ihracatında Rusya-Çin hattından bağımsızlaşmak istiyor. Washington ve Astana arasında 17 milyar dolarlık bir yatırım paketi konuşuluyor. Bu adım, Kazakistan’ın batı sermayesine açılarak doğal kaynaklarını küresel tedarik zincirine entegre etmesinin önünü açıyor.
Mesaj ve riskler
Kazakistan’ın anlaşmaya katılması sembolik bir kazanım gibi görünse de, “Abraham 2.0” döneminin kapılarını aralıyor. Ancak ülkenin Rusya ve Çin ile dengeleri koruması kritik olacak. Suudi Arabistan’ın hâlâ sürece katılmaması, projenin tam bir Ortadoğu ittifakı haline gelmesini engelliyor.
BSekonomi Yorumu : Orta Asya enerji ve maden hatları, jeopolitik önem kazandıkça yeni yatırım rotaları doğabilir. Bölgedeki güç dengesi değişimi, kısa vadede jeopolitik risk primlerini artırabilir. Kazakistan’ın batı sermayesine açılması, altyapı, madencilik ve enerji yatırımlarında orta vadeli fırsatlar yaratabilir.






