BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Geçtiğimiz hafta 19 Rus Gerbera dronu Polonya’ya girdi. Bu, NATO’nun kuruluşundan bu yana yaşanan en büyük hava sahası ihlaliydi. Başta bunun bir kaza olabileceğine ihtimal veriyordum. Şimdi ise kanıtların Rusya’nın kasıtlı bir yoklamasına işaret ettiğini düşünüyorum. Eğer amaç sadece Ukrayna’nın batıdaki hava savunmalarını aşmak olsaydı, bu kadar derin şekilde Polonya içine girmezlerdi. Uçuş rotası da Belarus’un iddia ettiği gibi sinyal karıştırmaya maruz kaldıklarını göstermiyor.
Eğer Rusya NATO’nun hava savunmasını test ediyorsa, sonuçlar karışık. NATO’nun hava, kara ve denizde işleyen güçlü sensör ve önleyici ağları var. Bu sistemler dronların sınırı geçtiğini görmüş olmalı. Polonya, bunların çoğunun yem olduğunu gördüğü için sadece bazılarını düşürdüğünü iddia ediyor. Ben buna tam ikna değilim. Daha büyük sorun ise NATO hava savunmasının barış zamanı düşük irtifa dron saldırılarına uygun şekilde yapılandırılmamış olması.
NATO jetleri ve kara tabanlı savunmaların ateşlediği önleyiciler hem pahalı hem de sınırlı sayıda. İttifak, Ukrayna’nın aksine, düşük maliyetli önleme yöntemlerine çok az sahip. 19 drone büyük sorun değil ama yüzlercesi olursa durum değişir. CSIS’in verilerine göre Rusya, 2022’de ortalama ayda bir kez yaklaşık 100 mühimmat kullanırken, 2025 itibarıyla bu sayı üçe katlanarak sekiz günde bir yaklaşık 370 mühimmat seviyesine çıktı. NATO böyle bir saldırıya karşılık vermek zorunda kalsa önleyicileri hızla tükenirdi—gerçi tam ölçekli bir savaşta fırlatma noktalarını ve depolarını da hedef alarak kaynağı vurmayı denerdi.
Eğer Rusya siyasi bir test yapıyorsa, NATO’nun pek başarılı olduğunu düşünmüyorum. Donald Trump, ihlali küçümseyerek bunun kazara olabileceğini söyledi. Polonya ise bunu kesin bir dille reddetti. Açık bir ayrışma, tam da Rusya’nın görmek istediği şeydi.
İhlalin ardından NATO “Eastern Sentry” adlı bir operasyon başlattı. Ortak izleme ve devriyeleri artırmayı amaçlayan bu operasyonun detayları belirsiz. Ama dikkat çekici olan, dronların NATO hava sahasına girmeden önce Ukrayna üzerinde vurulması konusunda herhangi bir tartışma yapılmamış olması. Bu, geçen yıl İsrail’in ortaklarıyla birlikte İran dronlarını imha ettiği gibi bir yöntem olabilirdi. Ancak böyle bir adım sivil hava trafiğini aksatabilir ve NATO Avrupa Yüksek Komutanı’na yeni yetkiler verilmesini gerektirirdi. Bu da Rusya-Ukrayna savaşına doğrudan müdahale gibi algılanacağı için pek olası görünmüyor.
Bu hafta başka başlıklarda da gelişmeleri ele aldık. Charlie Kirk’ün suikastından sonra Amerika’da siyasi şiddet eğilimlerini analiz ettik. Katar’da Hamas liderlerini hedef alan ve başarısız olan İsrail hava saldırısının, Amerika’nın Körfez’deki müttefikleriyle ilişkilerini nasıl etkileyeceğini inceledik. Ayrıca Amerika, Avustralya ve Çin’in Pasifik’teki nüfuz mücadelesini değerlendirdik. “Bölgedeki havaalanlarında, limanlarda ve polis akademilerinde Çinli yetkililerin şanslarını zorlamaya devam edeceğini bekleyin” diye yazdık. Bir diğer yazıda da donanmaların uçak gemilerini dronlarla nasıl yeniden tasarladığını anlattım.
Sorularınız için teşekkürler. Avustralya’dan Robert, İsrail’in neden Katar’da suikast için kara operasyonu yerine hava saldırısını seçtiğini sordu. Mossad, Katar’la ilişkilerin zarar göreceği gerekçesiyle kara operasyonunu reddetmiş. Hedeflerden birinin Hamas’ın eski lideri Halid Meşal olduğu sanılıyor. Mossad 1997’de Ürdün’de onu zehirlemeye çalışmış, başarısız olmuş, ajanlar yakalanmış ve dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan panzehir sağlamasını istemişti. Bu nedenle İsrailli istihbaratçılar bu kez temkinli davranmış olabilir.
Toronto’dan Richard, Ukrayna’nın neden İsrail’in Demir Kubbe sistemini kullanamadığını soruyor. Bunun iki cevabı var. Birincisi, İsrail bu sistemi vermek istemiyor. Netanyahu, 2023’te “Ukrayna’ya vereceğimiz sistemlerin İran’ın eline geçip tersine mühendislikle bize karşı kullanılmasından endişeliyiz” demişti. İkincisi, Demir Kubbe esas olarak kısa menzilli roketlere karşı işe yarıyor. Ukrayna’nın sorunu ise yavaş uçan, uzun menzilli dronlardan oluşan büyük salvo atışları.
Fransa’dan Keith de mevcut anti-drone sistemlerini sormuş. Bu tabii dronun boyutuna bağlı. El bombası taşıyan küçük quadcopterlerle yüksek irtifalı büyük keşif dronlarına farklı çözümler gerekiyor. Hız, boyut ve irtifa fark yaratıyor. En kritik mesele, anti-drone teknolojisini ucuz ve ölçeklenebilir hale getirmek. Çözümler arasında eski tarz uçaksavar topları, düşman dronlarını engellemek için kullanılan önleyici dronlar ve yeterli güç sağlanabilirse sınırsız mühimmat avantajı sunan lazerler var. En mantıklısı bunları katmanlı biçimde kullanmak çünkü saldırgan, tek bir önleme yöntemine uyum sağlayabilir.