BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
BAŞKAN DONALD TRUMP’IN Gazze savaşını sona erdirme planı, hem Gazze halkı hem de İsrail için nadir görülen bir şey sunuyor: ileriye dönük bir çıkış yolu. 20 maddelik öneri geliştirmeye ve müzakerelere ihtiyaç duyacak olsa da kısa vadede bombardımanın ve ölümlerin durdurulması, İsrailli rehinelerin serbest bırakılması ve Filistinli mahkûmların salıverilmesi gibi acil gereklilikleri ele alıyor. En önemlisi, orta vadede barışa geçişi mümkün kılacak geçici bir yönetim formülü sunuyor.
Planın kilit unsuruna göre Gazze, “teknokratlardan oluşan, siyasetten bağımsız geçici bir Filistin komitesi” tarafından yönetilecek. Nitelikli Filistinliler ile uluslararası uzmanlardan oluşacak bu yapı “Barış Konseyi” adlı uluslararası bir geçiş organı tarafından denetlenecek; konseyin başkanlığını Donald Trump üstlenecek, eski İngiltere başbakanı Tony Blair ise merkezi bir rol oynayacak.
Bu tür bir geçici yönetim kurulu hayal ürünü değil. Bazılarının iddia ettiği gibi sömürge döneminden kalma bir model de değil. Çalışabilir bir formül. Benim ülkem Kosova’nın deneyimi, Trump’ın girişiminin neden desteklenmesi gerektiğini açıkça gösteriyor. Kosova, Filistin topraklarının yaklaşık iki katı büyüklüğünde ve Gazze’den az da olsa küçük bir nüfusa sahip.
1990’ların sonlarında Kosova, Slobodan Miloşeviç’in rejimi tarafından yok edilme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. NATO’nun Sırp askeri güçlerini bombalamasıyla dünya harekete geçti. O dönem birçok kişi Balkanlar’da barışın kalıcı olamayacağını söylüyordu. Ancak Batılı ülkeler hızla geçici bir yönetim oluşturdu. BM yetkisiyle kurulan bu geçici idareye, deneyimli uluslararası isimler önderlik etti: Brezilyalı üst düzey diplomat Sérgio Vieira de Mello ve eski Fransa dışişleri bakanı Bernard Kouchner.
Kosova’daki geçici BM misyonu (UNMIK) kısa sürede işe yaradı. Kosovalı Arnavut liderler fırsatı değerlendirdi ve Batı yanlısı gerilla güçlerinin silahsızlandırılmasını kabul etti. Fakat asıl önemli olan, yeniden yapılanmayı yöneten, bölgeyi dış dünyaya açan ve özgür seçimlerin temelini atan geçici uluslararası yönetimdi.
Kaostan çıkıp demokratik kurumlar kurmaya böyle başladık. Norveç, profesyonel polis gücünü oluşturdu. Amerika modern bankacılık ve hukuk sistemini inşa etti (ayrıca NATO’nun KFOR birlikleriyle güvenlik sağladı). AB altyapıyı ve iş dünyasını destekledi. AGİT serbest seçimleri organize etti.
Trump’ın Gazze planı ile Kosova modeli arasında önemli benzerlikler var. Plan, yerel sahiplik ile uluslararası uzmanlığı dengelemeyi hedefliyor. Tony Blair gibi Orta Doğu konusunda deneyimli –her ne kadar tartışmalı bir figür olsa da– bir ismin dahil edilmesi ve saygın Filistinli isimlerle birlikte çalışması, planın “dış dayatma” olarak algılanmasını önleyebilir. Koalisyon ne kadar geniş olursa, BM Güvenlik Konseyi’ndeki siyasi tuzaklara düşme riski de o kadar azalır.
Kosova örneğinden alınan bir başka ders de şudur: Geçici yönetim, uluslararası meşruiyeti yerel liderliğin katılımıyla birleştirmelidir. Tıpkı UNMIK’te olduğu gibi Gazze’de de yönetim cinsiyet, etnik ve dini çeşitliliği yansıtmalıdır.
Gazze’de böyle bir hibrit yapı, yıkılmış ekonomiyi ayağa kaldırmalı, yeniden inşa sürecini denetlemeli ve bunu yaparken yerel gerçekliklere saygı göstermelidir. Tony Blair uluslararası arenada saygınlık ve tecrübe getirirken, Filistinli liderler sahici bir yerel meşruiyet sağlayacaktır.
Trump planının son güçlü yönü ise barış için nihai bir yol haritası sunmasıdır—her ne kadar ayrıntıları henüz belirsiz olsa da. Plan, Arap ülkeleriyle yapılan anlaşmalar sayesinde Gazze halkının topraklarından edilmesini reddediyor ve atalarının topraklarında yaşama haklarını güvence altına alıyor. Burada kilit nokta, Barış Konseyi’ni bir varış noktası değil, bir süreç olarak görmektir: Demokratik seçimler düzenlemek, yönetimi doğru Filistinli kadrolara devretmek ve İsrail’in güvenliğini garanti altına almak.
Kosova bize şunu öğretti: Bu süreç net olmalı. UNMIK savaş sonrası başarı kazandı çünkü misyonu açıktı: Mevcut kurumları istikrara kavuşturmak ve gerektiğinde yenilerini kurmak. Ancak süreç uzadığında ve BM bürokrasisi kalıcı görünmeye başladığında, insanlar endişelenmeye başladı. Sonunda bir süreç belirlendi, nihai statü görüşmeleri başladı ve Kosova geçici yönetim sona erdikten sonra da dağılmadı; bağımsız oldu. Bu süreç, dönemin Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari tarafından yönetildi ve Ahtisaari bu nedenle Nobel Barış Ödülü kazandı. Bugün Kosova, Gallup’a göre Avrupa’nın en güvenli ülkelerinden biri.
Gazze’deki savaş korkunç. Gerçek bir uzlaşma belki hiçbir zaman mümkün olmayabilir. Ama Trump’ın planı gerçekçi, uygulanabilir ve geçmişe dayanan bir modele dayanıyor. Gazze halkının şu anda ihtiyaç duyduğu şey tam olarak bu.





