BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Keşke Amerikan şirketleri bu kadar şanslı olsaydı.
Bir Bloomberg ekranına baktığınızda, son bir ay ile 2020 baharı arasındaki paralellikler gözünüzün önüne serilir. O zaman da, şimdi de hisse senedi fiyatlarındaki dalgalanmayı izleyen VIX endeksi 40’ın üzerine fırlamıştı – Amerikan borsa tarihinde yalnızca birkaç kez ulaşılan bir seviye. 2020 ve 2025’te, ABD’nin en büyük şirketlerini kapsayan S&P 500 endeksi şaşırtıcı bir şekilde aynı gün, 19 Şubat’ta zirve yaptıktan sonra düşüşe geçti ve sadece birkaç gün içinde %10’dan fazla değer kaybetti. Petrol fiyatı çöktü. Amerikalı tüketicilerdeki duyarlılık dibe vurdu.
Beş yıl önce bu kargaşanın nedeni, büyük kitleleri enfekte eden ve dünya ekonomisini yoğun bakıma sokan covid-19’du. Bugün ise bir başka doğa gücü: Donald Trump. Virüsün aksine, başkanın ticaret politikası insanlar için öldürücü değil. Ancak Çin’e bağımlı olan Amerikan şirketleri için ölümcül olabilir. Dünyanın en büyük iki ekonomisi, malların büyük çoğunluğuna %100’ü aşan tarifelerle birbirini karantinaya almış durumda.
Daha da kötüsü, şirketler pandemiyi andıran bir belirsizlikle karşı karşıya: tarifeler bir inip bir çıkıyor, konulup kaldırılıyor – covid varyantlarının evrimi kadar rastlantısal biçimlerde. 4 Mayıs’ta Trump, yurtdışında çekilen filmlere vergi getirebileceğini söyledi. Ertesi gün Disney ve Netflix’in hisseleri düştü, ardından Beyaz Saray senaryosunu değiştirince toparlandılar. Bir Wall Street bankacısı bu şok dalgasını “covid üstü covid” diye özetliyor.
Patronların bunu pandemiyle eşdeğer görmeye meyilli olması boşuna değil. Keşke öyle olsaydı. Gerçekte, Trump’ın ticaret savaşçılığı Amerikan büyük şirketleri için çok daha derin ve kalıcı sonuçlar doğurabilir.
2020’de olduğu gibi şimdi de kargaşa, CEO’lar birinci çeyrek sonuçlarını açıklamaya hazırlanırken patlak verdi. O zaman da şimdi de çeyrek sonuçları büyük ölçüde sağlıklı, ancak gelir ve kâr tahminleri için aynı şey söylenemez. Pandeminin ilk haftalarında olduğu gibi, analistler S&P 500 şirketlerinin satış, sermaye harcamaları ve kâr projeksiyonlarını aşağı yönlü revize ediyor. Ocak ayından bu yana, endeksin ikinci, üçüncü ve dördüncü çeyrek birleşik hisse başına kâr beklentisi sırasıyla %5, %4 ve %2 düştü.
Daha da endişe verici olanı, pek çok CEO’nun tekrar rehberlik sunmaktan tamamen vazgeçmesi. 29 Nisan’da, kargo devi UPS tam beş yıl önce neredeyse aynı tarihte yaptığı gibi, yıllık tahminlerini geri çekti. Aynı şeyi otomobil üreticileri (Ford, General Motors) ve hava yolları (American, Delta, Southwest) de yaptı. 5 Mayıs’ta Mattel, Trump’ın “Hiçbir Amerikalı kızın ikiden fazla Barbie’ye ihtiyacı yok” demesinden birkaç gün sonra oyuncak satışlarına ilişkin yıllık tahminlerini askıya aldı.
İkinci çeyrek için yatırımcılara kâr tahmini veren büyük şirketlerin oranı yalnızca %17. Bu oran genelde %20 civarındadır. Bu, tahmin edileceği üzere, 2020’den bu yana en düşük oran. Bu oran, örneğin ilaç üreticisi AbbVie ya da yapıştırıcıdan contaya birçok ürün üreten 3M gibi, tarifelerin etkisini dışlayan firmaları bile kapsamıyor. Goldman Sachs’a göre S&P 500 şirketlerinin dörtte biri son kazanç çağrılarında “resesyon” kelimesini kullandı. Bu oran, pandeminin ilk baharında üçte bire ulaşmıştı. Bir önceki çeyrekte ise sadece ellide birdi.
Bankacılar ve danışmanlar, tedarik zinciri aksaklıklarından endişelenen şirketlerin yeniden stok yapmaya, işletme sermayelerini artırmaya ve tedarikçilere ödemeleri ertelemeye başladıklarını bildiriyor. Yöneticiler pandemi döneminin anahtar kelimeleri olan “dirençlilik”i yeniden dillendiriyor. Bazı şirketler iç tedarik zincirlerine yatırım yapmayı konuşuyor. 30 Nisan’da özel bir ambalaj devi olan Pratt Industries, Trump’ın “Amerika’yı yeniden sanayileştirme” çağrısına $5 milyarlık yatırım taahhüdüyle yanıt verdi. Ertesi gün Kimberly-Clark, Kleenex mendil ve Huggies bebek bezi arzında bir daha sıkıntı yaşamamak için beş yılda $2 milyar harcayacağını açıkladı.
Tüm bu endişelere rağmen, pek çok Amerikan patronu içten içe bu tarife kaosunun da covid kargaşası gibi son bulmasını umut ediyor: birkaç boş masa haricinde her şeyin hızla normale döndüğü bir son. Elbette 2020’nin ikinci çeyreği zorlu geçmişti. S&P 500’deki 300’den fazla şirket satışlarında yıllık düşüş yaşamış, 100’den fazlası net zarar açıklamıştı. Yaklaşık 260 şirket toplamda $90 milyara yakın tek seferlik zarar (varlık değer düşüşleri gibi) bildirmişti.
2020 sonbaharında CEO’lar hâlâ “dirençlilik”ten bahsediyordu. Ancak özel sohbetlerinde, eleştirilen “tam zamanında” tedarik zincirlerinin aslında beklentilerin üzerinde performans gösterdiğini kabul ediyorlardı. Ne de olsa bunları yeniden yapılandırmanın maliyeti milyarlarca doları bulacaktı. Talep birçok kalemde patladı çünkü devlet covid çeklerini yurttaşlara göndermeye başlamıştı. 2021’in ikinci çeyreğinde S&P 500 firmalarının yaklaşık dörtte üçü kârlarını yıllık bazda artırdı. Ortalama net kâr %44 büyüdü. 2020 yaz sonuna gelindiğinde endeks tüm kayıplarını telafi etmişti. Ardından tarihi bir yükseliş yaşandı.
Plan-sız-demi
Yatırımcılar, Amerikan şirketlerinin covid şokunu hızlı çekimde yeniden yaşadığı sonucuna vardı. Trump’ın çoğu ülkeye “mütekabiliyet” tarifeleri uygulayacağını duyurmasının üzerinden bir ay geçmeden, endeks eski seviyelerine döndü. Bu tarifelerdeki 90 günlük duraklama ve ABD ile Çin arasında planlanan yeni ticaret görüşmeleri, hisse senedi piyasalarını rahatlattı.
Ancak iş dünyasında işler eski haline dönmedi. Tarifeler askıda kalsa ve Çin’e yönelik engelleyici vergiler düşse bile, ticaret engelleri ve belirsizlik kalıcı olacak gibi duruyor. Bu da Amerikan şirketleri için, İngiliz firmalarına Brexit’in yaptığı gibi, büyüme üzerinde sürekli bir kambura dönüşebilir. Stanford Üniversitesi’nden Nicholas Bloom ve ekibinin yeni bir çalışmasına göre, İngiltere’nin AB’den çıkışı 2024 itibarıyla verimliliği %3, iş yatırımlarını %12-20, GSYİH’yı ise %6-9 oranında azaltmış durumda. Amerikan CEO’ları pandemi günlüklerini bir kenara bırakıp İngiliz meslektaşlarıyla konuşmalı. Duyacaklarını pek beğenmeyecekler.
Kaynak: The Economist