Bilgi - Manşet

Para, Kendisine İlk Dokunana Kazandırır

• Para ekonomiye hiçbir zaman eş zamanlı ve eşit biçimde dağılmaz; önce temas ettiği kesim fiyatları, yatırımları ve servet dağılımını şekillendirir.• Likidite genişlemeleri önce finansal varlıkları, ...
Hülya Kocaer
Kasım 16, 2025
Paylaş

• Para ekonomiye hiçbir zaman eş zamanlı ve eşit biçimde dağılmaz; önce temas ettiği kesim fiyatları, yatırımları ve servet dağılımını şekillendirir.
• Likidite genişlemeleri önce finansal varlıkları, sonra reel sektörü, en son hanehalkını etkiler; bu gecikme dönemsel fırsatlar ve kırılganlıklar yaratır.
• Türkiye’den ABD’ye uzanan uzun dönemli örnekler, enflasyonun kaynağını anlamanın anahtarının fiyatlara değil, paranın ilk dolaşım noktalarına bakmak olduğunu gösteriyor.

Piyasanın akışını belirleyen görünmez mekanizma

Ekonomide yeni yaratılan para hiçbir zaman aynı anda ve aynı yoğunlukta herkese ulaşmaz. Bu, fiyatların ve servetin zaman içinde neden farklı hızlarda hareket ettiğini açıklayan temel bir prensiptir. Para önce belirli kanallardan geçer; bu kanalların kimlerden oluştuğu ise ekonomik döngülerin ritmini belirler.

Merkez bankasının genişleme adımı attığı her dönemde para ilk olarak finansal kurumlara, büyük şirketlere, kamu ihaleleriyle çalışan firmalara veya krediye kolay erişimi olan kesimlere ulaşır. Ekonomik davranış da buradan şekillenmeye başlar: varlık fiyatları genellikle önce yükselir, tüketici fiyatları daha sonra bunu takip eder.

Likiditenin ilk durağı neden bu kadar kritik?

Yeni para finansal sisteme girdiğinde ilk hareket her zaman finansal varlıklarda görülür. Bankalar, fonlar ve büyük şirketler maliyet avantajını hemen kullanır. Bu, hisse senetlerinde ani yükselişler, emlak piyasasında talep artışı, tahvil piyasasında hızlı fiyatlama gibi sonuçlar doğurur.

Hanehalkı ise bu hareketi gecikmeli şekilde hisseder. Ücretler yavaş artarken varlık fiyatları çok daha hızlı yükselir. Bu nedenle gelir eşitsizliği likidite dönemlerinde büyür; sermayeye yakın olan her zaman bir adım öndedir.

Tarihsel bir örnek: 2008 sonrası finansal genişleme

2008 küresel krizinden sonra ABD’nin uyguladığı genişleyici para politikası bunu çok net gösterdi. Bilanço büyüdükçe para önce bankalara, yatırım fonlarına ve büyük şirketlere aktı. S&P 500 birkaç yıl içinde rekor seviyelere çıkarken, reel ücretler aynı hızla artmadı. Ev almak isteyen gençler, varlık fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle piyasadan dışlandı.

Bu dönemde tüketici enflasyonu sınırlı görünse bile finansal enflasyon olağanüstü seviyelere ulaşmıştı. Para önce finansal varlıkları büyütür, fiyat etiketi en son değişir.

Türkiye’de likiditenin etkileri: kısa döngüler, hızlı fiyatlamalar

Türkiye’de benzer bir mekanizma daha hızlı ve daha keskin şekilde işler. Bunun nedeni, kredi genişlemelerinin kısa aralıklarla devreye alınması, mevduat–kredi makasının sık sık değişmesi ve kamunun finansmana erişim avantajıdır.

Kredi muslukları açıldığında:

• Önce inşaat ve büyük tedarik zincirlerinde fiyatlama değişir
• Ardından döviz talebi artar
• Daha sonra perakende ve hizmetler tarafında fiyatlar hareketlenir
• En son ücret artışları gelir

Bu, özellikle 2017–2020 döneminde belirginleşti. Kredi büyümesi hızlı olduğu her yıl, konut fiyatları reel olarak yükseldi; ardından tüketim mallarına sıçradı. Ücretler ise geriden geldi. Çünkü likidite yine önce belirli sektörlere aktı.

Güncel etkiler: yapay zekâ çağında paranın yeni rotası

Son yıllarda ABD merkezli teknoloji şirketlerinin piyasa değerlerindeki ani sıçramaların arkasında da bu mekanizma var. Büyük fonlar, düşük faiz ve geniş bilanço dönemlerinde likiditeyi riskli varlıklara yönlendirdi. Teknoloji devlerinin yükselişinin bir nedeni de likiditenin ilk temas noktasının, büyüme vaadi en yüksek şirketlere yönelmesiydi.

Benzer şekilde enerji fiyatlarındaki dalgalanma da likiditenin büyük emtia fonlarına akışından etkileniyor. Para büyük oyunculara akarken fiyat dalgalanmaları önce vadeli piyasalarda, sonra spot piyasalarda görünür hale geliyor.

Basit bir örnek: aynı şehirde iki farklı hayat

Aynı kentte yaşayan iki kişi düşünün. Biri finans sektöründe çalışan bir beyaz yakalı; portföyü var, konut yatırımı var. Diğeri asgari ücretle geçinen bir işçi.

Likidite genişlediğinde ilk kişi hem portföyünden hem mal varlıklarından kazanç sağlar. İkinci kişi ise fiyat artışlarını uzun süre sadece market raflarında hisseder. Ekonomik dalga aynı ama etki alanı farklıdır; çünkü paranın ilk temas ettiği yer aynı değildir.

Bugünü anlamanın yolu akışı izlemekten geçiyor

Ekonomik tartışmalar çoğu zaman enflasyon oranı, faiz kararı, kur seviyesi gibi görünen göstergelere odaklanır. Oysa piyasayı anlamak isteyen yatırımcı için en kritik soru her zaman şudur:

Para bugün nereden çıktı ve kimin cebine önce dokundu?

• Kredi genişliyorsa konut ve dayanıklı tüketim öne çıkar
• Kamu harcaması artıyorsa inşaat ve enerji tedarik zinciri güçlenir
• Faiz indiyorsa teknoloji ve büyüme hisseleri ivme alır
• Likidite sıkılaşıyorsa önce finansal varlıklar darbe alır

Piyasayı okumanın yolu bu akışı çözebilmektir.

Sonuç: ekonomiyi anlamak için fiyatlara değil, akışa bakmak gerekir

Ekonomik döngülerin ritmini belirleyen şey fiyat etiketleri değil, paranın hangi kanaldan başladığıdır. Bu mekanizmayı görebilen yatırımcı, hem dalgaların gelişini hem geri çekilişini daha erken fark eder.

Bu nedenle hem Türkiye’de hem küresel piyasalarda en doğru okuma, her hafta “paranın ilk temas ettiği nokta neresi?” sorusunu sormaktan geçer. Çünkü ekonomiyi şekillendiren şey sonuçlar değil, akışın kendisidir.

2013’te Dr. Artunç Kocabalkan tarafından kurulan İFM Medya, finansal iletişim, araştırma, stratejik iletişim ve medya alanlarında entegre hizmet sunan uluslararası bir ajanstır.
destek@bsekonomi.com
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
© 2025 BS Ekonomi Tüm Hakları Saklıdır.
|
News & Media Platform, simplified
A Sound Fiction