- Mubadala çıkışı masada: Getir’in en büyük hissedarı olan Abu Dabi Varlık Fonu Mubadala, teslimat, araç kiralama ve finans birimleri dahil Türkiye’deki tüm yatırımlarından çıkmayı değerlendiriyor.
- Araç kiralama görüşmeleri ilerledi: Kaynaklara göre Mubadala, Getir Araç’taki hissesini satmak için ileri aşama görüşmeler yürütüyor; teslimat işi için ise birden fazla alıcıyla temas halinde.
- Gerilim ve yeniden yapılanma: Fon ile kurucular arasındaki kontrol mücadelesi, uluslararası operasyonların daralması ve mahkemeye taşınan anlaşmazlıklar sonrası çıkış planı hız kazandı.
Reuters’ın ulaştığı kaynaklara göre, Türk hızlı teslimat şirketi Getir’de 2021’den bu yana hissedar olan Abu Dabi merkezli varlık fonu Mubadala, şirketin Türkiye’deki tüm yatırımlarından çıkmayı masaya koydu. Fonun değerlendirmesi, finans, araç kiralama ve teslimat birimlerini kapsıyor.
Özellikle araç kiralama tarafında süreç hızlandı. Kaynaklar, Getir Araç’taki hisselerin satışı için görüşmelerin ileri aşamada olduğunu aktarıyor. Teslimat iş kolunda ise daha geniş bir ilgi var; ABD merkezli DoorDash dahil olmak üzere birden fazla potansiyel alıcıyla temas yürütülüyor. Ancak görüşmelerin nihai bir anlaşmayla sonuçlanıp sonuçlanmayacağı belirsiz.
Mubadala’nın bu stratejik adımı, fon ile Getir’in kurucuları arasındaki uzun süredir devam eden çekişmeyle bağlantılı. Yeniden yapılandırma planları üzerindeki anlaşmazlık mahkeme sürecine taşınmış, kuruculardan biri süreci “yasadışı darbe” olarak nitelendirmişti. Amsterdam mahkemesi ise itirazları reddetmişti.
Pandemi döneminde hızla büyüyerek 2022’de 12 milyar dolar değerlemeye ulaşan Getir, tüketici talebindeki düşüş sonrası Avrupa ve ABD’deki genişleme hamlelerini geri çekmiş, yeniden yapılanmaya gitmişti. Ancak fonun sağladığı yüz milyonlarca dolarlık krediye rağmen şirketin değerlemesi hızla eridi.
Bugün gelinen noktada Mubadala, 330 milyar dolarlık portföyünü yeniden dengeleme arayışında. Getir’den olası çıkışı, hem Türkiye’deki teknoloji yatırımlarına dair güvenin hem de hızlı teslimat sektörünün küresel dengelerinin yeniden sorgulandığı bir döneme denk geliyor.