- OECD, Türkiye’nin 2025 büyüme tahminini yükseltti, enflasyon beklentilerini de yukarı revize etti.
- Faiz indirimine rağmen kredi maliyetleri yüksek kaldı, piyasada gevşeme sınırlı.
- Yorumcular, Türkiye’nin büyüme odaklı patikaya geçtiği ve enflasyon toleransını artırdığı görüşünde.
OECD, Türkiye’nin büyüme ve enflasyon tahminlerini güncelledi. Kuruluş, 2025 yılı için büyüme beklentisini yüzde 2,9’dan yüzde 3,2’ye yükseltirken, enflasyon tahminini yüzde 31,4’ten yüzde 33,5’e çıkardı. 2026 yılında ise büyüme beklentisi yüzde 3,3’ten yüzde 3,2’ye indirildi, enflasyon tahmini ise yüzde 18,5’ten yüzde 19,2’ye revize edildi. Bu tablo, Türkiye ekonomisinin daha yüksek bir büyüme ivmesi yakalayabileceğini ama fiyat istikrarı konusunda risklerin sürdüğünü ortaya koyuyor.
Merkez Bankası’nın faiz indirimleri de bu çerçevede tartışma yaratıyor. Politika faizi yüzde 40,50’ye çekilmiş olsa da kredi faizlerinde anlamlı bir düşüş görülmüyor. İhtiyaç kredisi faizleri hâlâ yüzde 60’ın üzerinde, taşıt kredileri ise yüzde 40 bandında seyrediyor. Yani manşet faiz düşerken piyasadaki fonlama maliyetleri yüksek kalıyor. Emre Alkin’in “tabelaya oynamak” şeklinde tanımladığı bu durum, düşük faiz algısı yaratılmak istense bile finansal sistemdeki sıkışıklığın giderilemediğini gösteriyor.
OECD’nin revizyonunu değerlendiren Prof. Yakup Küçükkale, Türkiye’nin “enflasyonla mücadeleden vazgeçip büyüme odaklı bir genişlemeci patikaya geçtiğini” savunuyor. Bu görüş, enflasyona karşı tolerans eşiğinin yükseltildiği ve büyümenin önceliklendirildiği iddiasını içeriyor. Buna karşıt görüş ise OECD’nin tahminlerini sadece ekonomik performansı ve küresel baskıları hesaba katarak güncellediği yönünde. Ancak tablo açık: enflasyon beklentileri yukarı, büyüme tahminleri de yukarı revize edilmiş durumda.
Bundan sonraki süreçte politika yapıcıların “kabul edilebilir” bir enflasyon seviyesi ile “tolerans sınırını aşmayan” faiz seviyesini bulmaya çalışacağı anlaşılıyor. Fakat bu hassas denge, kur oynaklığı, ücret-enflasyon sarmalı ve yabancı sermaye algısı gibi unsurlar nedeniyle ciddi riskler taşıyor. OECD’nin tahminleri, Türkiye ekonomisinin yön değiştirdiğine dair tartışmaları güçlendirmiş durumda.