- Nobel Barış Ödülü yarın açıklanacak, 338 aday arasında ABD Başkanı Donald Trump da var.
- Trump, Gazze’de ateşkesi sağlayan planıyla öne çıkarken, ödülü kişisel bir “miras” projesi olarak görüyor.
- Adaylar arasında Zelensky, Navalny’nin eşi Yulia Navalnaya ve Sınır Tanımayan Doktorlar da bulunuyor, ancak Trump’ın zamanlaması dikkat çekiyor.
2025 Nobel Barış Ödülü için geri sayım sürerken, dünya Trump’ın ismine kilitlendi. Bu yıl toplam 338 aday arasından seçilecek ismin yarın Oslo’da açıklanması bekleniyor.
ABD Başkanı Donald Trump, yalnızca Washington’daki iç politik hamleleriyle değil, Gazze’de sahaya yansıyan ateşkes planıyla da gündeme oturdu. “Kağıt üstündeki barış” diye küçümsenen anlaşma dahi, aslında Trump’ın kişisel hırsının ve Nobel Barış Ödülü’ne olan ilgisinin ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. Trump’ın yakın çevresi, kendisinin bu ödülü, başkanlık dönemine damga vuracak bir “miras” projesi olarak gördüğünü açıkça dile getiriyor.
Trump için bu ödül, sadece uluslararası prestij değil, Amerikan kamuoyunda “dünyaya barış getiren başkan” algısını pekiştirecek güçlü bir koz niteliğinde. Özellikle genç kuşak Cumhuriyetçiler arasında İsrail’e yönelik eleştiriler yükselirken, Trump’ın Gazze’de ateşkese imza attırması, tabanına “önce Amerika ama barışı da biz kurarız” mesajı veriyor.
Rakipler de azımsanacak isimler değil. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky, Rusya’ya direnişiyle öne çıkıyor. Navalny’nin eşi Yulia Navalnaya, eşinin hapishanede hayatını kaybetmesinin ardından demokrasi ve özgürlük mücadelesinin sembolüne dönüştü. Sınır Tanımayan Doktorlar ise onlarca çatışma bölgesindeki insani operasyonlarıyla dikkat çekiyor. Ancak hiçbirinin Gazze’deki ateşkese imza atan Trump kadar “zamanlaması uygun” bir hikâyesi yok.
Trump’ın Nobel ödülünü kazanıp kazanmayacağı yarın belli olacak. Ama şimdiden söylemek mümkün: Trump, bu süreci ustalıkla kendi lehine çevirdi ve uzun süredir istediği Nobel sahnesinde kendisine güçlü bir yer açtı.