BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Bir martini, sadece çalkantılı bir haftanın ardından sinirleri yatıştırmaz
Ayıklık Dünyayı Ele Geçiriyor
Dünyada alkol tüketimi muhtemelen tarihte ilk kez düşüşe geçti. Gelişmiş ülkelerde 1990’ların sonrasında doğan Z kuşağının birçok üyesi alkolü tamamen reddediyor: 20’li yaşlarındaki Amerikalıların %30’u geçtiğimiz yıl hiç alkol tüketmedi. Fransa’da bile genç profesyoneller artık öğle yemeklerinde bir sürahi şarap içmiyor.
Özellikle seçkinler alkolü terk etmeye daha meyilli görünüyor. Son dört Amerikan başkanından üçü hiç alkol tüketmedi (Barack Obama martini içmeyi severdi). Silikon Vadisi’nde ayıklık bir statü sembolü haline geldi. Yatırımcı Marc Andreessen 2022’de alkolü bıraktı. OpenAI CEO’su Sam Altman, “insanlar bütün gün içmeyi bırakınca her şeyin nasıl değiştiğini” yazıyor. Elon Musk ise alkolü “eski usul bir uyuşturucu” olarak tanımlıyor. Girişimcilerle yapılan akşam yemeklerinde artık yeşil çay servis ediliyor.
Alkolü bırakan bireyleri sağlık açısından çeşitli faydalar bekliyor. Kilo verebilirler, daha iyi uyuyabilirler. Ancak bir ekonomistin gözünden bakıldığında, ayıklık tutumu tutarsız ve zararlı bir ideoloji — üç temel sebepten dolayı.
Birincisi, ayıklar bedavacı.
Nesiller boyunca alkol tüketimi birçok sosyal ve ekonomik yapıyı ayakta tuttu. Ayık bireyler bu yapılardan faydalanıyor ancak katkı sunmuyor. Örneğin, alkol tüketmeyenler sosyal etkinliklere katıldıklarında, sıkı çalışan içkicilerin yarattığı neşeden bedavaya faydalanıyor. Herkes alkolü bıraksa sosyal dokuya ne olurdu? Belki de İngiliz rock grubu The Clash’in üyesi Joe Strummer’ın “sigara içmeyenler, bir sigara içicinin yarattığı hiçbir ürünü satın almamalı” şeklindeki uydurma sözü bir gerçeğe işaret ediyordur.
Restoran sektörü açısından da alkolün ekonomik önemi büyük. Alkol, hazırlanması daha az emek gerektirdiğinden, yiyecekten daha yüksek kâr marjı sağlar. Resmî Amerikan verilerine göre, bu yazının yazarı, restoran sektörünün tüm kârının alkolden geldiğini tahmin ediyor. İçki içenler, içmeyenleri sübvanse ediyor. Kısa vadede maden suyu siparişi vermek kendini erdemli hissettirebilir. Ama kimse bir şişe Bordeaux sipariş etmezse, birçok restoran iflas eder. Ayıklığın merkezi olan San Francisco’da restoranlar onlarcası kapanıyor.
İkincisi, ayıklık insanları daha yalnız yapıyor.
Yüzyıllardır alkol sosyal işlevler üstleniyor. İnsanların gevşemesine yardımcı oluyor. Bir içki almak, karşı tarafa daha yavaş ve savunmasız olduğunuzu, yani “silahınızı kapıda bıraktığınızı” gösteriyor; bu da onları rahatlatıyor. Psychological Science dergisinde 2012’de yayımlanan bir çalışma, alkolün sosyal bağları artırdığını gösteriyor. Oxford Üniversitesi’nden Robin Dunbar ve ekibi, bir pub’a düzenli gitmenin bireyin topluluğa bağlılık hissini artırdığını ve bunun da yaşam memnuniyetini yükselttiğini ortaya koyuyor. Alkolün insan bağlantılarını güçlendirme konusunda evrimsel bir rol oynadığı bile söylenebilir.
Pek çok çift, alkolün en azından kısmen onları bir araya getirdiğini söylüyor. Bu yüzden, alkolü reddeden gençlerin aynı zamanda yalnız olmaları tesadüf olmayabilir. 15–24 yaş arası Amerikalılar, 2000’li yılların başına göre üçte bir oranında daha az sosyalleşiyor. San Diego Eyalet Üniversitesi’nden Jean Twenge ve arkadaşlarının 2021’de yayımladığı bir araştırma, “gençler arasında dünya genelinde yalnızlık artışını” ortaya koyuyor. Gençler, önceki nesillere göre daha az cinsel ilişki yaşıyor. Rahatlamak zorlaştıkça, bir eş bulmak da zorlaşıyor.
Üçüncü faktör ise yenilikçilikle ilgili
Günümüzde dünyada daha az büyük buluş yapılıyor. Hollywood, yeniden çevrimlere ve devam filmlerine bel bağlamış durumda. Danışman Peter Ruppert’in yakın tarihli bir blog yazısı, müzikte de aynı eğilimin geçerli olduğunu belirtiyor: “Gerçek anlamda ses inovasyonunun hızı ciddi şekilde yavaşladı.” Stanford Üniversitesi’nden Nicholas Bloom ve arkadaşlarının 2020’de yayımladığı bir makale, “yeni fikirlerin bulunmasının daha zorlaştığını” ileri sürüyor. Küresel ölçekte verimlilik artışı zayıf. Batılı toplumların yeni fikir üretme biçiminde bir şeyler ciddi şekilde ters gidiyor.
Kısa vadede alkol tüketmemek verimli çalışmak açısından faydalı olabilir. Örneğin, yarın büyük bir sunumunuz varsa, bu akşam içmemek akıllıca olur. Ancak alkolün — dağınık, güvenilmez ve bazı bedeller karşılığında da olsa — mümkün kıldığı dünyayı düşününce, ayıklık o kadar da mantıklı görünmüyor.
Yüzyıllar boyunca Aiskhylos’tan Coleridge’e, Dickens’tan günümüz sanatçılarına kadar birçok yaratıcı kişi ilham kaynağı olarak alkole başvurdu. 1960’larda verimlilik rekor düzeydeyken, herkes sürekli sarhoş gibiydi. Başka hiçbir uyuşturucu, insan inovasyonunda bu denli tutarlı bir rol oynamadı. Sarhoşluk, içgörüye dayalı kazalara zemin hazırlıyor. Tamamen rasyonel ve çizgisel düşünen zihinler, bir sanat biçimini ya da sektörü altüst edecek parlak sezgilere daha az sahip olur. Alkol, zihnin bağlantılarını geçici olarak kesmesini sağlar. Yale Üniversitesi’nden Ann Roe’nun 1946’da Amerikalı ressamlar üzerine yaptığı bir araştırma, “akşam yemeğinden önce içilen bir kokteylin, özellikle yaratıcı faaliyetin zirvede olduğu anlarda, kronik gerilim halinin önlenmesine katkı sağlayabileceğini” belirtiyor.
Araştırmalar, doğru şekilde kullanıldığında alkolün yaratıcı sürece katkı sunabileceğini gösteriyor. Mississippi Eyalet Üniversitesi’nden Andrew Jarosz ve ekibi, sarhoş bireylerin problemleri daha hızlı çözdüğünü ve “çözümlerini birdenbire gelen bir içgörü olarak algılama ihtimallerinin daha yüksek olduğunu” buldu. Avusturya’daki Graz Üniversitesi’nden Mathias Benedek ve arkadaşları da benzer şekilde, “bilişsel kontrolün hafifçe azaltılmasının, yaratıcı düşüncenin bazı yönlerine fayda sağladığını” belirtiyor. Kısa vadede, sarhoşluk beynin işlem gücünü kısıtlayabilir — bu sinir bozucu olabilir. Ama uzun vadeli etkiler çok daha belirsiz.
Bana eski kafalı deyin
Hayattaki pek çok şeyde olduğu gibi, en iyi yaklaşım ölçülü olandır: Ernest Hemingway düzeyinde içki değil, ama tam bir ayıklık da değil. Başarılı insan ilişkilerine ve çığır açan inovasyonlara neyin yol açtığı hâlâ tam olarak bilinmiyor. Bu yüzden dünyayı değiştirmek isteyen bir Silikon Vadisi dâhisi olsanız bile, geleneklerle fazla oynamamakta fayda var. Dondurucudan çıkma cin, kaliteli bir vermut ve bir limon kabuğu — işte hepsi bu.
Kaynak: The Economist