
Rusya ile ABD arasındaki diplomatik ilişkiler, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşüyle birlikte yeniden şekillenmeye başladı. Yıllardır süren gerilim ve ekonomik yaptırımlar nedeniyle Washington’a karşı sert bir tutum sergileyen Moskova, şimdi rotayı değiştiriyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Trump yönetimiyle başlatılan temasları “çok yapıcı” olarak tanımlayarak, Biden döneminin ABD-Rusya ilişkilerini uçurumun eşiğine getirdiğini ve şimdi bunun toparlanmaya başladığını belirtti. Lavrov, “Öncelikle Biden yönetiminin mirasını temizlemek gerekiyor” dedi.
Rusya ekonomisi, Ukrayna savaşı süresince ciddi değişimler yaşadı. Ülke, savaş ekonomisine geçerek savunma sanayisine büyük yatırımlar yaptı, ancak bu süreçte enflasyon yükseldi ve temel tüketim mallarının fiyatları arttı.
Buna rağmen, 2024 yılında Rusya ekonomisi %3,8 büyüdü. Ancak, Uluslararası Para Fonu (IMF), 2025’te büyümenin %1,4’e yavaşlayacağını öngörüyor. Putin ise 2025 büyümesini %2-2,5 olarak tahmin ediyor ve ekonominin “aşırı ısındığını” kabul ediyor.
Ekonomistler, bir barış anlaşmasının Rusya’ya ekonomik açıdan büyük bir avantaj sağlayacağını düşünüyor. ABD ve Rusya arasındaki müzakereler sonucunda Batı pazarlarına erişim yeniden açılırsa, Moskova’nın ekonomik rahatlama yaşayabileceği belirtiliyor.
Capital Economics kıdemli ekonomisti Liam Peach, “Barış anlaşması, Rusya’nın Avrupa’ya doğal gaz ihracatını artırabilir ve enerji fiyatlarını aşağı çekebilir, ancak Avrupa ekonomisine büyük bir etki yapması beklenmiyor” dedi.
Stratejist David Roche ise “Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, ABD’nin müttefiklerine karşı soğuk tavrından en büyük kazananlar olacak” yorumunda bulundu.

Bazı uzmanlar, Putin’in ateşkesi, Rusya’nın askeri kapasitesini yeniden inşa etmek için bir fırsat olarak kullanacağını düşünüyor.
Roche, “Savaş bittiğinde Rusya’nın ordusu her geçen gün daha da güçlenecek. Kaybedilen asker ve ekipman, hızla yenilenecek” dedi.
ABD ile Rusya arasındaki yakınlaşma, Ukrayna ve Avrupa müttefiklerinde büyük öfke yarattı.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ABD’nin kendisini dışlamasına tepki göstererek, Trump’ın Rusya’nın “dezenformasyonuna” inandığını söyledi.
Trump ise, Zelenskiy’ye yanıt olarak “Seçimsiz bir diktatör” ifadesini kullandı. Ancak Ukrayna’da yapılan son anketler, halkın %57’sinin Zelenskiy’ye güvendiğini gösteriyor.
Ukrayna’da 2019’dan bu yana seçim yapılmadı ve savaş sırasında sandık kurulamayacağı belirtiliyor. Ancak, Batı’nın desteğini kaybetme ihtimali, Ukrayna’nın müzakere masasında elini zayıflatıyor.
Trump yönetimi, müttefiklerinden uzaklaşarak Rusya ve Çin ile daha pragmatik ilişkiler kurma yoluna girdi.
Roche, “ABD’nin ‘Önce Amerika’ yaklaşımı, Rusya ve Çin için büyük bir fırsat yaratıyor. ‘Otokrasiler Ekseni’ Batı’nın boşluğunu dolduruyor” dedi.
Önümüzdeki süreçte:
ABD’nin Ukrayna yerine Rusya ile anlaşma yoluna gitmesi, Avrupa’da büyük yankı uyandırırken, küresel dengelerin nasıl değişeceği merak konusu olmaya devam ediyor.
