
” Bazı insanlar, tarife kaynaklı aksaklıkların zamanla daha fazla müzakere yapılması ve daha mantıklı bir yapı kurulmasıyla çözülebileceğine inanıyor. Ancak ben, bu konularla doğrudan uğraşan çok daha büyük ve büyüyen bir insan grubundan, artık çok geç olduğunu duyuyorum.
Örneğin, ABD’ye ihracat yapan ve ABD ile ticaret yapan birçok ithalatçı, tarifelerle ilgili ne olursa olsun bu sorunların ortadan kalkmayacağını ve ABD ile olan karşılıklı bağımlılıklarını ciddi şekilde azaltmak zorunda olduklarını söylüyor. Şu anda buna yönelik planlar yapmak bir zorunluluk hâline geldi. En açık şekilde, ABD’de faaliyet gösteren Amerikalı üretici ve yatırımcılar, Çin’de Amerikalılarla iş yapan Çinli üretici ve yatırımcılar, ABD’de Çinlilerle iş yapan Amerikalı üretici ve yatırımcılar, ve ABD’de Amerikalılarla iş yapan Çinli üretici ve yatırımcılar, artık yeni alternatif planlar yapmak zorunda.
ABD-Çin karşılıklı bağımlılığını en aza indirme ve çatışma riski konusunda duyulan endişe, artık sadece uzmanlar arasında değil, çoğu ülkedeki çoğu insan arasında da yaygın bir kabule dönüşmüş durumda. Bu sadece ticaret ilişkileri değil; sermaye piyasaları, jeopolitik ilişkiler ve askeri ilişkiler için de geçerli.
Henüz tam anlamıyla fark edilmemiş olsa da, ABD’nin dünyanın en büyük mamul mal tüketicisi ve aşırı tüketimini finanse etmek için en çok borç varlığı üreten ülke olması durumunun sürdürülemez olduğu giderek daha fazla anlaşılmaya başlandı.
Dolayısıyla, ABD’ye satış yapıp borç vermenin ve sonrasında ABD’den “sert” (yani değeri düşmemiş) dolarlarla ödeme almanın mümkün olduğu varsayımı artık saf bir düşünce olarak görülüyor. Bu nedenle yeni planlar yapılması gerekiyor.
Daha basit bir ifadeyle, devasa ticaret ve sermaye dengesizlikleri sürdürülemez koşullar yaratıyor ve ciddi kopuş riskleri doğuruyor. Bu yüzden bu dengesizliklerin azalması gerekiyor:
Aşırı dengesizlikler + deglobalizasyon = daha küçük ticaret ve sermaye dengesizlikleri.
Genel olarak şunu söylüyorum:
- Elimdeki birçok göstergeye göre, mevcut para sistemi, iç siyasi düzen ve uluslararası düzen, kötü ve sürdürülemez temellere dayandığı için çöküşün eşiğinde.
- Bu düzensizliklerin ilerleyişi, tarihte birçok kez gördüğümüz sürece benziyor. Yani bugün yaşadıklarımız, para, iç siyasi ve uluslararası düzen değişimlerinin eski bir hikayesinin modern versiyonu gibi. ABD’nin getirdiği bu zorluklarla başa çıkamayan dünya ülkeleri, ABD’den koparak kendi aralarında yeni bağlantılar kurmaya başlayacak. ABD’nin çevresinden dolanarak büyüyecek bir yeni ağ oluşacak.
- Eğer bu koşullar en iyi şekilde yönetilirse, sonuçlar çok daha iyi olur; ama kötü yönetilirse, ciddi ve kötü sonuçlar kaçınılmaz olur.
Bana göre en iyi çözüm: Sakin, analitik ve koordineli bir mühendislik ve uygulama süreciyle dengesizliklerin ve kendi kendine yeterliliğin ihtiyaçlarının ortak birer zorluk olarak ele alınmasıdır. Bu şekilde “güzel” borç azaltmaları ve dengelenmeler sağlanabilir.
Örneğin, yeni kitabım “How Countries Go Broke: The Big Cycle”‘da açıkladığım gibi, ABD hükümet borcu sorunuyla başa çıkmak için bir “3 Bölümlü, %3 Çözüm” var. Bu çözüm, şu anda ilerlediğimiz yoldan çok daha iyi sonuçlar doğurur.
Ne yazık ki, şu ana kadar bu daha iyi yöntemleri pek görmedik. Onun yerine kargaşa, kavga ve aşırı oynaklık görüyoruz. Bu da bize acı dersler öğretiyor ve geri döndürülemez kötü sonuçlara sürüklüyor.
Bu nedenlerle, bu büyük değişimlere karşı bilgi edinmek ve doğru planlar yapmak için ideal zamanın geride kalmakta olduğunu düşünüyorum.
Yatırımcılar, politika yapıcılar ve karar vericiler; günlük piyasa hareketlerine ve politika açıklamalarına reaktif şekilde yaklaşmayı bırakmalı, bunun yerine bu büyük temel değişimlerle sakin, akıllı ve mümkünse işbirliği içinde yüzleşmeliler.”