Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın, ülkenin stratejik önemdeki enerji kaynaklarından biri olan kömür üretimi alanında aldığı grev kararı, Cumhurbaşkanlığı kararıyla 2 ay süreyle ertelendi. Bugün Resmî Gazete’de yayımlanan kararda, grevin “milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle ertelendiği belirtildi.
Yasal çerçevede ama siyasi gölgede
Sendikalar Kanunu’nun 63. maddesi gereği, bir grev kararı milli güvenliği tehdit ettiği değerlendirmesiyle 60 güne kadar ertelenebiliyor. Ancak bu hükmün uygulanması özellikle enerji, maden, havacılık ve bankacılık gibi kilit sektörlerde çalışanların toplu pazarlık gücünü zayıflatan bir kaldıraç haline dönüşmüş durumda.
Ekonomik kriz ortamında ‘istikrar’ önceliği
Türkiye’nin hem iç tüketim hem de elektrik üretiminde önemli yer tutan linyit ve taş kömürü üretimi, yerli kaynak kullanımı açısından kritik konumda. Enflasyonist baskılar, enerji ithalatı kalemlerinde artan maliyetler ve seçim öncesi ekonomik kırılganlık, hükümetin bu tür grevleri siyasi ve ekonomik istikrar gerekçesiyle önlemeye çalıştığını gösteriyor.
İç güvenlik mi, iş barışı mı?
bsekonomi perspektifinden bakıldığında, bu kararın işçi hakları ile kamusal güvenlik arasındaki ince çizgide verildiği görülüyor. “Milli güvenlik” gerekçesi, kimi zaman sınıf temelli mücadelelerin kamusal meşruiyetini gölgeleyebilirken, hükümet açısından üretimin devamlılığı ve enerji arz güvenliği öne çıkıyor.
Sendikal tepki ve olası sonuçlar
Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın önümüzdeki günlerde kararın iptali için Danıştay’a başvurabileceği, bu süre zarfında ise işyerlerinde “sessiz direniş” ya da üretim yavaşlatma gibi pasif grev yöntemlerine başvurabileceği belirtiliyor. Bu, önümüzdeki 2 aylık dönemde yer altı madenlerinde üretim sürekliliğini etkileyebilecek yeni bir risk oluşturabilir.