● Dünya Altın Konseyi raporuna göre merkez bankaları 2025’in üçüncü çeyreğinde altın alımlarını yüzde 28 artırarak 220 tona çıkardı.
● En büyük alıcı Kazakistan olurken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da rezervlerine 2 ton altın ekledi.
● Altın, merkez bankaları için yeniden “jeopolitik sigorta” aracı haline geldi; fiyatlar 4.000 dolar eşiğinde tutunuyor.
Küresel ekonomik belirsizliklerin gölgesinde merkez bankalarının altın alımına yönelimi yeniden güçlü bir şekilde artıyor. Dünya Altın Konseyi’nin açıkladığı üçüncü çeyrek raporu, altının rezerv yönetimindeki stratejik öneminin giderek yükseldiğini gösteriyor. Özellikle bu dönemde bazı ülkelerin alımlarını hızlandırdığı gözlemlenirken, altın piyasaları yeniden merkez bankalarının gölgesinde hareket ediyor.
Verilere göre merkez bankaları, 2025’in üçüncü çeyreğinde toplam 220 ton altın satın aldı. Bu miktar ikinci çeyreğe göre yüzde 28 artış anlamına geliyor. 2024 yılı boyunca üst üste üç yıl boyunca 1.000 tonun üzerinde altın alımı yapan merkez bankaları, bu eğilimi 2025’te de sürdürerek güvenli liman arayışını güçlendirdi.
Kazakistan 8 tonluk alımla en büyük alıcı olurken, toplam rezervini 316 tona taşıdı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da rezervlerine 2 ton ekleyerek yükseliş trendini sürdürdü. Uzmanlara göre bu artış, merkez bankalarının döviz rezervlerini çeşitlendirme ve ABD tahvilleri gibi geleneksel araçlara bağımlılığı azaltma stratejisinin bir parçası.
Altın fiyatı ise 4.000 dolar sınırına yaklaşırken, merkez bankalarının alım hamleleri fiyatları yukarı yönlü destekliyor. Ancak yüksek fiyat seviyeleri bazı ülkelerde alım iştahını sınırlayabilir. Buna rağmen merkez bankalarının altını bir yatırım aracından çok “jeopolitik ve finansal sigorta” olarak konumlandırdığı görülüyor.
Türkiye açısından bu tablo, döviz rezervlerinin yapısında güven unsuru olarak altının rolünün güçlendiğini ortaya koyuyor. TL varlıkları için altının yeniden koruma kalkanı statüsüne yükselmesi, yerel yatırımcı açısından da önemli bir sinyal niteliğinde.







