Fransa’nın Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Filistin Devleti’ni tanıma kararı, Avrupa içinde ve Batı blokunda tartışma yarattı. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve ABD Başkanı Donald Trump, bu adıma olumsuz ve mesafeli tepkiler verdi.
🇮🇹 Giorgia Meloni: “Henüz kurulmamış bir devleti tanımak ters teper”
İtalya Başbakanı Meloni, La Repubblica gazetesine verdiği röportajda açık bir şekilde Fransa’nın pozisyonuna karşı çıktı:
“Filistin Devleti’nden yanayım ama kurulmadan önce tanınmasından yana değilim.”
Meloni’ye göre, diplomatik tanıma kararı, sahada reel bir karşılığı olmadan yapıldığında, “olmayan bir çözüme meşruiyet kazandırmak” gibi ters etki doğurabilir. Şu ifadeleri dikkat çekici:
“Kâğıt üzerinde var olmayan bir şey tanınırsa, var olmayan bir sorun çözülmüş gibi görünebilir.”
Bu açıklama, Roma’nın “önce kurumsal yapı, sonra tanıma” ilkesine bağlı kalmak istediğini gösteriyor. Ayrıca İtalya Dışişleri Bakanlığı, tanımanın ancak karşılıklı tanımaya dayanması gerektiğini, yani Filistin tarafının da İsrail’i resmen tanımasıyla eşzamanlı olması gerektiğini vurguladı.
🇺🇸 Trump: “Ne söylediği önemli değil. Bu sözün bir ağırlığı yok.”
ABD Başkanı Donald Trump ise konuya her zamanki gibi daha doğrudan ve siyasi bir dil kullandı. Beyaz Saray’da gazetecilere yaptığı açıklamada Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un BM’deki planını açıkça reddetti:
“Ne söylediğinin önemi yok. Çok iyi bir adam. Onu seviyorum ama bu ifadenin bir ağırlığı yok.”
Bu yorum, ABD’nin İsrail’e olan güçlü diplomatik bağlılığının sürdüğünü ve Filistin’in tanınması konusunda Washington’un “önce güvenlik, sonra diplomasi” çizgisini koruduğunu gösteriyor.
🇩🇪 Almanya: “Tanınma değil, ilerleme zamanı”
Almanya hükümet sözcüsü ise daha diplomatik bir duruş sergileyerek, şu anki önceliklerinin tanıma değil, “iki devletli çözüme doğru somut ilerleme” olduğunu açıkladı. Berlin, kısa vadede Filistin’i tanıma gibi bir planlarının olmadığını vurguladı.
Fransa’nın Filistin’i tanıma kararı; Avrupa’da sembolik liderlik yarışını tetiklerken, İtalya, Almanya ve ABD gibi aktörler “statüko-sorgulayıcı diplomasiye” mesafeli durmayı tercih ediyor.
Giorgia Meloni’nin açıklaması, özellikle Vatikan etkisinin güçlü olduğu İtalya’da “Filistin’e destek – Hamas’a karşı duruş” şeklinde çift yönlü bir denge politikası arayışını yansıtıyor. Ayrıca İtalya, Doğu Akdeniz enerji projelerinde İsrail ile ortaklığı sürdürmekte kararlı.
Trump’ın tepkisi ise hem İsrail lobisinin hem de iç siyasetteki muhafazakâr tabanının hassasiyetlerini yansıtıyor. Bu açıklama, Trump’ın uluslararası tanıma süreçlerini ABD merkezli güç dengeleri dışında anlamsız görme eğilimini sürdürdüğünü gösteriyor.
Bsekonomi Notu:
Fransa’nın Filistin’i tanıma kararı, normatif diplomasiye dayalı bir Avrupa refleksi olsa da, Washington ve Roma gibi aktörlerin güvenlik eksenli yaklaşımı bu tür girişimlerin kırılgan ve sınırlı sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor.
Küresel diplomatik kırılmalar artık sadece çatışma bölgelerinde değil, tanıma süreçlerinde bile bloklaşmayı görünür kılıyor. Meloni ve Trump’ın açıklamaları, bu sürecin ekonomik ve jeopolitik menfaatler etrafında şekillendiğinin altını çizmektedir.
Küçük ve orta ölçekli yatırımcılar açısından bu gelişmeler, Orta Doğu’ya bağlı enerji projeleri, savunma anlaşmaları ve Avrupa’daki siyasi uyum gibi başlıkların yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor. Sadece diplomatik manevra değil, finansal riskler açısından da fiyatlamaya dâhil edilmesi gereken bir süreçtir.