BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
“Önce Amerika” Ne Demek, Kim Tanımlar?” Tartışması Büyüyor
Tucker Carlson, 18 Haziran’daki podcast yayınında, Teksas Senatörü Ted Cruz’u İran’ı bombalama hevesi nedeniyle sıkıştırdığında, hatta İsrail’e kutsal kitapta yer alan “kutsa” emrinin Amerikan ordusunun savaşa girmesini gerektirip gerektirmediğini sorguladığında, eleştirmenleri bile Carlson’un etkileyici bir performans sergilediğini kabul etti. Cruz, rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdandı, Carlson’u “Yahudi takıntısı” olmakla suçladı ve sorularını küçümseyerek yanıtladı.
Bu karşılaşma, Trump dünyasında dış politika konusundaki büyük yarılmayı gözler önüne seren nadir bir andı. MAGA çevresindeki iç savaş—Amerika’nın İran’ı bombalayıp bombalamaması gerektiği üzerine—günlerdir televizyon ekranlarında, sağcı podcast’lerde ve sosyal medyada sürüyor. Taraflar birbirlerini “sahte MAGA” olmakla suçluyor; bu, genelde solculara yöneltilen türden bir öfke. Uçlardaki sol ve sağ, İsrail’i Amerika’yı savaşa sürüklemekle suçlarken, birbirlerinin söylemlerini yansıtıyor.
Carlson gibi ön saflardaki MAGA savunucularına göre “Önce Amerika” her şeyden önce ABD’nin Orta Doğu’daki sonsuz savaşlardan uzak durması anlamına geliyor. Trump, geçen ay Riyad’da yaptığı konuşmada, askeri güçle demokrasi inşa etmeye çalışan neo-conları “daha çok ülke yıkan” kişiler olarak nitelendirmişti.
Trump, ne yapılması gerektiği konusunda net bir tutum almadı. Kimi zaman İran’ı hedef alan sert açıklamalar yaptı; 17 Haziran’da Truth Social üzerinden İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in yerini bildiklerini, hedef alınabileceğini yazdı. Kimi zaman da diplomasiyi savundu.
Trump dünyası uzun süredir dış politikada üçe ayrılmış durumda:
- Uluslararası müdahaleyi savunan “şahinler”,
- İzolasyoncu “çekingenler”,
- Çin tehdidine odaklanılması gerektiğini düşünen “öncelikçiler”.
Bu gruplar genellikle Trump’ın kararlarına boyun eğdi. Ancak İran savaşı, bu dengeleri bozdu.
Şahinler için İran’daki İslam Devrimi sonrası Amerikan Büyükelçiliği baskınından bu yana bir hesap kapanışı söz konusu. Çekingenler içinse Irak ve Afganistan’daki savaşların travması hâlâ taze. Evangelik seçmen içinse İsrail’e verilen destek oldukça duygusal bir konu.
Tartışma, haziran başında nükleer müzakerelerin tıkanması ve İsrail’in askeri hazırlıklarının ortaya çıkmasıyla alevlendi. Carlson, Fox News sunucusu Mark Levin’i Beyaz Saray’da “İran’a savaş lobisi yapmakla” suçladı. Levin ise karşılık verdi: “Trump’ı izolasyonizme sürüklemeye çalışan gölge hükümet var.”
13 Haziran’daki İsrail saldırısından sonra şahinler, Trump’ın İran’a karşı tam destek vermesini, nükleer tesislerin vurulmasını istedi. Levin, “İRAN REJİMİ YOK EDİLMELİ” paylaşımı yaptı. Çekingenler ise netti: Amerika bu çatışmaya karışmamalıydı. Steve Bannon, İsrail’i “bizi kendi savaşına sokmaya çalışmakla” suçladı. Kongre üyesi Marjorie Taylor Greene ise şöyle yazdı: “İsrail-İran savaşına ABD’yi sokmak isteyen kim varsa ‘Önce Amerika’ veya MAGA’dan değildir.” Netanyahu da tepki gösterdi: “‘Önce Amerika’yı anlıyorum ama ‘Amerika Ölsün’ anlayışını anlamıyorum,” dedi.
Ancak Trump’ın en çok kızdığı kişi, “savaş çığırtkanlarına” karşı çıkan Carlson gibi görünüyor. Trump, onu “kaçık” olarak tanımladı. Ancak diplomasiyi denemek için verdiği iki haftalık sürenin başlamasıyla tansiyon düşebilir. Bannon, Trump’la öğle yemeğinden sonra “her şey yolunda” açıklaması yaptı. Trump, Carlson’un özür dilediğini söyledi. Ancak kavga bitmiş değil. Bu çatlak iki soruyu gündeme getiriyor: Trump kararını etkiler mi ve bu bölünme popülaritesini zedeler mi?
Trump, partisi üzerinde neredeyse mutlak bir hâkimiyet kurmuş durumda. Onunla ters düşen Cumhuriyetçiler ya kenara itildi ya da boyun eğdi. “Önce Amerika” Trump’a göre bir ideolojiden çok bir slogandır. “Bunu ben ortaya çıkardım. Ne anlama geldiğini de ben belirlerim,” diyor. “Barış isteyenler… İran nükleer silaha sahipse barış da olmaz.”
Trump’ın kararları ideolojik değil, pragmatik olacak gibi. Diplomasiye bir şans var mı? İsrail’in hava harekâtı, Amerika’ya az riskli ama güçlü bir darbe indirme fırsatı sunar mı? Parti büyük olasılıkla onun kararına uyacak.
Daha geniş seçmen desteğine gelince: The Economist ve YouGov anketine göre Amerikalıların çoğunluğu İran’ı düşman ve nükleer programını tehdit olarak görüyor. Ancak aynı çoğunluk, ABD’nin bu savaşa müdahil olmaması gerektiğini düşünüyor (özellikle Demokratlar arasında bu görüş daha güçlü).
İran’a yönelik bir hava saldırısı, bir “tercih savaşı” olur. Trump, sahaya asker indirmeden hızlı bir zafer kazanırsa güçlü lider olarak anılabilir. Ancak ülkeyi bölgesel bir bataklığa sürükler ve petrol fiyatları fırlarsa, kamuoyu tepkisi sert olacaktır.