ABD, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro’nun yakalanması için 50 milyon $ ödül koydu; bu rakam Bin Ladin’e konulanla aynı.
- Cumhuriyetçi Senatör Rick Scott, “Maduro’nun yerinde olsam Rusya’ya ya da Çin’e giderdim, çünkü bir şey olacak,” dedi.
- Washington, Latin Amerika’daki en büyük baskı kampanyalarından birini yürütüyor; Caracas Moskova–Pekin eksenine daha da yaklaşıyor.
ABD Dışişleri ve Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi (DEA), Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro Moros hakkında yayımladığı afişle 50 milyon dolara varan bir ödül açıkladı. Afişte Maduro, “narko-terörizm, kokain ithalatı ve ağır silahlarla suç işleme komplosu” suçlamalarıyla aranıyor. Bu miktar, ABD’nin en yüksek ödül kategorisi; 2011’de Usame bin Ladin için belirlenenle aynı seviyede.
Bu duyuru, Washington’ın Latin Amerika’daki uyuşturucu trafiği ve yolsuzluk dosyalarını yeniden gündeme taşıdığı bir döneme denk geldi. Biden yönetimi son aylarda Venezuela’ya uygulanan yaptırımları gevşetmişti, ancak Caracas’ın seçim sonrası baskı politikaları yeniden sertleşince Beyaz Saray iç baskı altında kaldı.
Tam da bu atmosferde, Cumhuriyetçi Senatör Rick Scott CBS News’e yaptığı açıklamada Maduro’nun geleceğine dair çarpıcı ifadeler kullandı:
“Maduro’nun yerinde olsam, hemen Rusya’ya veya Çin’e giderdim. Günleri sayılı. İçeriden ya da dışarıdan bir şey olacak.”
Scott’ın bu sözleri, Washington’daki Venezuela politikası tartışmalarında tonun yeniden sertleştiğini gösteriyor. Senatör, uzun süredir Florida’daki Küba-Venezuelalı seçmen tabanının desteğiyle Maduro karşıtı en yüksek profilli isimlerden biri.
Basınç Artıyor, Yön Moskova ve Pekin’e
ABD istihbarat çevrelerinde, Maduro hükümetinin Çin ve Rusya ile son dönemde artan finansal ve askeri temasları “rejim güvenliği ittifakı” olarak nitelendiriliyor. Caracas yönetimi, petrol gelirlerini yeniden canlandırmak için Çinli şirketlerle yeni anlaşmalar yaparken, Rus paralı asker gruplarının Venezuela’da eğitim desteği sağladığı yönünde raporlar bulunuyor.
Bu çerçevede, Washington’ın ödül hamlesi yalnızca bir “cezai çağrı” değil, aynı zamanda jeopolitik bir sinyal olarak görülüyor. ABD, Latin Amerika’da Çin ve Rusya etkisini sınırlamak isterken, Maduro yönetimi bu baskıyı iç konsolidasyon fırsatı olarak kullanıyor.
Piyasalara ve Diplomaside Etkisi
Petrol piyasasında Venezuela’nın yeniden gündeme gelmesi, arz tarafında belirsizlik yaratıyor. Eğer Washington, Maduro’yu köşeye sıkıştıracak yeni yaptırımlar getirirse, Caracas’ın üretim kapasitesi üzerindeki uluslararası şirket iştahı yeniden düşebilir. Bu da Brent fiyatlarında kısa vadeli yukarı yönlü baskı yaratabilir.
Diplomatik olaraksa tablo karmaşık: Rusya ve Çin, Maduro’ya yönelik her yeni yaptırımı “tek taraflı baskı” olarak nitelendiriyor. BRICS genişlemesi sürecinde Venezuela’nın adı yeniden geçerken, ABD’nin bu hamlesi bloklar arası gerilimi daha da artırabilir.
Sonuç: Yeni Soğuk Cephe
Maduro dosyası artık yalnızca bir ceza soruşturması değil, çok-kutuplu güç rekabetinin Latin Amerika cephesi hâline gelmiş durumda. Washington “narko-terör” suçlamalarıyla rejimi baskı altına alırken, Caracas aynı anda hem Moskova hem Pekin’le yakınlaşıyor.
Senatör Scott’ın dediği gibi, “bir şey olacak” — ama bunun Venezuela’da iç çöküş mü, yoksa yeni bir jeopolitik denge mi doğuracağı, önümüzdeki haftalarda belli olacak.
