BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Barack Obama Beyaz Saray’dan ayrılırken, Donald Trump’a masasında bekleyen en tehlikeli sorunlardan birinin Kuzey Kore olacağını söylemişti. Trump, ilk döneminde önce bu izole diktatörlükle nükleer savaş tehdidinde bulundu, ardından da lideri Kim Jong Un ile bir dizi zirve yaptı. Bu tiyatral buluşmalar manşetlere çıktı ama ilerleme sağlamadı.
Şimdi Trump ikinci bir perde istiyor; hem Kuzey Kore’nin Amerika’ya oluşturduğu tehdidi azaltmayı hem de belki Kore savaşını —70 yıldır ateşkesle donmuş durumda— resmen sona erdirmeyi umuyor. Kim yeniden görüşmeye hazır olduğunu söylüyor, ama kendi şartlarında. O şartların ilk tura göre daha ağır olacağı kesin.
O zamandan bu yana Kuzey Kore daha da tehlikeli hale geldi. Cephaneliği büyüyüp gelişti; Mar-a-Lago’ya kadar ulaşabilecek kıtalararası balistik füzeleri (ICBM) var. Bu silahların artık kimseyi şaşırtmıyor oluşu, onları daha az ölümcül kılmıyor. Kim ayrıca toplum ve ekonomi üzerindeki pençesini sıkılaştırdı. Artık gençler sadece Güney Kore dizilerini izledikleri için idam mangasıyla yüz yüze kalabiliyor. Dış dünya da Kim için daha elverişli hale geliyor. Ukrayna’daki savaşı, Rusya ile savaş alanında ortaklık kurmak için kullandı. Bu durum, Kuzey Kore’nin ana hamisi rolünü kaybetmek istemeyen Çin’i tedirgin etti.
Amerikan politikası uzun süredir Kuzey Kore konusunda iki kampa bölünmüş durumda. Şahinler, daha güçlü caydırıcılık, sıkı yaptırımlar ve Kim hanedanının yıkılmasını sabırla beklemeyi savunuyor. Diyalog yanlıları ise açılım ve “güneş politikası” ile Kim ailesinin yumuşayabileceğini düşünüyor. Hiçbiri işe yaramadı. Yaptırımlar, rejimin kendi hayatta kalmasının en iyi garantisi olarak gördüğü silahlardan vazgeçmesini sağlamak için baştan beri zayıf bir ihtimale sahipti. Şimdi ise daha da az. Eskiden hem Çin hem de Rusya, Kuzey Kore’yi nükleer silahlarından vazgeçirmeye yardımcı oluyordu. Artık ikisi de etmiyor.
Farklı bir baskı türü daha etkili olabilir. Kim bilgiden korkuyor; tebaasına, Kuzey Kore’deki yaşamın demokratik, kapitalist Güney’e kıyasla ne kadar kötü olduğunu gösterecek her şeyden. Batı, K-pop videolarından pembe dizilere kadar bu tür içeriklerle Kuzey Kore’yi daha çok “doldurabilir.”
Bu arada bazıları, dünyanın Kuzey Kore’yi bir nükleer güç olarak kabul edip onunla müzakere etmesi ve birlikte yaşamayı denemesi gerektiğini soruyor. Ancak bu yol büyük riskler barındırıyor. Kuzey Kore 1985’te Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’nı imzalayarak, sivil nükleer enerji yardımı karşılığında bomba yapmamayı taahhüt etmişti. Ceza olmadan nükleer cephaneliğinin tanınması, başkalarını da aynı yola sevk eder; zayıflamış küresel nükleer silahsızlanma sistemi nihayet çöker.
Kim nükleer silahlarını asla parayla değiştirmez. Ancak farklı bir pazarlığa razı olabilir — Trump’ın kabul etmeye hevesli olabileceği türden bir pazarlık. Kuzey Kore, ICBM programını durdurabilir ve Trump “Amerika’yı Yeniden Güvenli Hale Getirdim” diye ilan edebilir. Amerika ve Kuzey Kore, Kore savaşını resmen sona erdirecek bir barış anlaşması imzalayabilir. Trump, uzun zamandır yapmak istediğini söylediği gibi, Amerikan güçlerini Güney Kore’den çekebilir ve Kim’e muazzam bir ödül vermiş olur. Güney Kore ve Japonya hâlâ Kuzey Kore’nin füzelerinden tehdit görmeye devam eder ve kendi nükleer silahlarını geliştirmek için yarışa girebilir. Trump’ın umurunda olmayabilir. Suudi Arabistan ile Pakistan arasındaki nükleer anlaşmayı şimdiye kadar hiç eleştirmedi.
Bu dünya için korkunç bir sonuç olurdu. Kim’in barışçıl bir birlikte yaşam aradığına dair neredeyse hiçbir işaret yok. O, verilen tavizleri cebine atıp sorun çıkarmaya devam etmeye daha yatkın. Kötü niyetinin en açık kanıtı, kendi halkına uyguladığı vahşi muamele. Sovyet muhalifi Andrey Sakharov’un bir zamanlar dediği gibi, kendi halkının haklarına saygı göstermeyen bir ülke, komşularının haklarına da saygı göstermez. Böylesi bir rejimle, dikkatsizce yapılacak bir anlaşma hiç anlaşma yapmamaktan daha kötüdür.