• Çin, 2024 itibarıyla küresel nadir toprak üretiminin yaklaşık %70’ini gerçekleştirerek açık ara liderliğini koruyor.
• ABD, Avustralya ve Myanmar üretimlerini artırsa da Pekin’in tedarik zinciri hâkimiyetini kıramadı.
• Bu durum, yarı iletkenlerden savunma sanayine kadar kritik sektörlerde “stratejik bağımlılığın” derinleştiğine işaret ediyor.
ABD Jeoloji Araştırması’nın (USGS) verilerine göre Çin, 2024 yılında küresel nadir toprak madenciliğinde yaklaşık %70’lik üretim payına ulaşarak rekor seviyeye çıktı. Bloomberg’in grafiğine göre 1995’te 80 bin ton seviyesinde olan Çin üretimi, 2024’te 400 bin tona yaklaştı.
Nadir toprak elementleri; elektrikli araç motorları, rüzgâr türbinleri, yarı iletkenler ve askeri sensörler gibi ileri teknoloji ürünlerinde kritik öneme sahip. Bu yüzden madencilikteki liderlik, aynı zamanda teknolojik egemenlik anlamına geliyor.
Çin’in üretimindeki hızlı artış 2015 sonrası belirginleşti. Pekin, hem devlet destekli madencilik politikaları hem de düşük çevre maliyetli üretim modelleriyle piyasayı domine etti. ABD, Avustralya, Myanmar ve Tayland son yıllarda üretim kapasitelerini artırmaya çalışsa da, Çin’in “rafine etme ve işleme zincirindeki” üstünlüğü nedeniyle rekabet henüz sembolik düzeyde kaldı.
ABD’nin girişimleri ise sınırlı: Mountain Pass gibi projeler yeniden devreye alınsa da üretimin büyük bölümü hâlâ Çin’e rafine edilmek üzere gönderiliyor. Bu tablo, Washington’un tedarik zincirinde bağımsızlaşma çabalarının uzun süreceğini gösteriyor.
BS Ekonomi yorumu: Nadir topraklar küresel ekonomide “21. yüzyılın petrolü” haline gelirken, Çin bu alanda hem arz hem de işleme kapasitesiyle stratejik üstünlüğünü perçinliyor. ABD ve müttefikleri arz güvenliği için milyarlarca dolarlık yatırım açıklasa da, Pekin’in hâkimiyeti kısa vadede kırılacak gibi görünmüyor. Yeni soğuk savaşın enerji cephesi artık petrolde değil, atom numaraları 57’den 71’e uzanan elementlerde yaşanıyor.







