- Temmuz 2025 itibarıyla Türkiye’nin toplam döviz pozisyonu 165,4 milyar dolar açıkta; reel sektörün açığı 182,6 milyar $, Hazine’nin açığı 148,6 milyar $.
- Buna karşılık hane halkı 126,8 milyar $, TCMB ise 37,2 milyar $ döviz fazlası tutuyor. Ancak riskin dağılımı kamunun üzerinde yoğunlaşıyor.
- 2016–2023 döneminde olduğu gibi, özel kesimin döviz yükü zamanla kamulaştırılıyor; sonuçta yük yine vergi, borç faizi ve düşük gelirle halka yansıyor.

Kur Riskinin Transferi: Eski Film, Yeni Gösterim
Yukarıdaki grafikler ve veri setleri, Türkiye’de döviz açığının kamudan özel sektöre ve oradan tekrar kamuya aktarıldığını çıplak biçimde ortaya koyuyor. İlk grafikte görüldüğü gibi 2013 sonrası özel sektörün döviz pozisyonu kademeli olarak daralırken, 2018 sonrası kırılma kamuya yük bindirdi. Özellikle 2021–2023 arasında kamu bankalarının ve Hazine’nin döviz açık pozisyonu hızla şişerken, özel kesim borçlarını yerli bankalara TL bazlı çevirerek kur riskinden kısmen sıyrıldı.
İkinci ve üçüncü grafikler bu dönüşümü destekliyor: 2016–2022 döneminde finansal kesimin dış borç stoku net 56 milyar $ azalırken, kamunun borçlanması 51 milyar $ arttı. Aynı dönemde TCMB de 32 milyar $’a yakın ek yük aldı. Son tabloda görülen kısa vadeli dış borç stoku ise 2015’te 163 milyar $ iken 2023’te 203 milyar $’a çıktı; özellikle finansal olmayan özel kesimin yükü yükseldi.


Yükün Faturası: Vergi, Faiz ve Sanayisizleşme
Kağıt üstünde reel sektör borçlarını azaltmış görünüyor ama aslında kur riski kamuya transfer edilerek “bizim” sırtımıza bindirildi. Hazine’nin döviz açığı büyürken bunun karşılığı artan faiz yükü, yüksek vergi politikaları ve reel ücretlerin baskılanmasıyla halka dönüyor. Üstelik sanayinin yatırım iştahı ve uzun vadeli kredi kapasitesi daraldıkça üretim yerine finansal işlemler öne çıkıyor.
Bu tablo, “128 milyar $ nerede?” tartışmasını da hatırlatıyor: rezervlerin kimlere aktarıldığı, hangi finansal kesimlerin korunup hangilerinin feda edildiği aslında grafiklerin satır aralarında yazıyor. Sonuçta özel sektör bilançoları rahatlatılırken kamunun açığı patlıyor; finansal kesimse her durumda kurtarılıyor.
Stratejik Çıkmaz
Bugün gelinen noktada, Türkiye’nin toplam döviz açığı 165 milyar $’ı aşmış durumda. Bu, küresel sermaye akımlarının seyrine aşırı bağımlı bir kırılganlık anlamına geliyor. Önümüzdeki dönemde kur riskinin yeniden özel kesime mi, yoksa kamuya mı yükleneceği belirsiz. Ancak geçmiş tecrübeler gösteriyor ki, son tahlilde risk kamulaşıyor; yani faturayı yine geniş toplum ödüyor.