BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Siyasetin dışında kalmak isteyen sektör, çıkar çatışmalarının sembolü oldu
Katar hükümeti, Air Force One yerine kullanılmak üzere bir Boeing 747 teklif ettiğinde, Başkan Donald Trump’ın yanıtı netti: “Neden olmasın?” Ücretsiz parayı ancak aptallar geri çevirirdi. Modern Amerikan tarihinde hiçbir başkanlık dönemi, bu kadar kısa sürede bu denli çok çıkar çatışması üretmedi. Ancak en ciddi şahsi çıkar ilişkileri uçak pistlerinde değil, trilyonlarca dolarlık kripto varlıkların döndüğü blokzincirlerde yaşanıyor.
Son altı ayda kripto, Amerikan kamusal yaşamının merkezinde yeni bir rol üstlendi. Birçok kabine üyesinin dijital varlıklarda büyük yatırımları var. Kripto yanlıları düzenleyici kurumlarda görev alıyor. Borsalar ve ihraççılar, seçim kampanyalarına yüz milyonlar akıtarak kendilerine yakın politikacıları destekliyor, muhalifleri ise hedef alıyor. Başkanın oğulları dünya genelinde kripto girişimlerini tanıtıyor. Trump’ın meme coin’ine en çok yatırım yapanlar, başkanla akşam yemeği yiyor. Başkanın ailesinin elindeki varlıkların değeri milyar doları aştı ve kripto, bu servetin en büyük kaynağı hâline geldi.
Bu gelişme, kriptonun 2009’daki ilk çıkışıyla tam bir tezat oluşturuyor. O dönem Bitcoin, ütopyacı ve otorite karşıtı bir hareketin heyecanla karşıladığı bir yenilikti. İlk kullanıcıları, finansal sistemi dönüştürmek ve bireyleri enflasyon ve mülksüzleştirmeye karşı korumak istiyordu. Küçük yatırımcıya güç vermeyi amaçlıyorlardı. Bu sadece bir varlık değil, bir “özgürlük teknolojisi”ydi.
Ancak bu idealler artık unutuldu. Kripto, dolandırıcılık, kara para aklama ve büyük çaplı finansal suçlara zemin sunmakla kalmadı; aynı zamanda ABD yürütme organıyla Wall Street’in dahi aşamadığı ölçekte kirli ilişkiler kurdu. Kripto, “nihai bataklık varlığı”na dönüştü.
Amerika dışındaki durum ise dikkat çekici biçimde farklı. Avrupa Birliği’nden Japonya’ya, Singapur’dan İsviçre ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne kadar birçok ülke, son yıllarda dijital varlıklar için açık ve şeffaf bir düzenleme çerçevesi oluşturdu. Üstelik bunu, benzer ölçekte çıkar çatışmaları yaşamadan başardılar. Gelişmekte olan ülkelerde ise kripto, halen devlet el koymaları ve enflasyon gibi risklerle mücadelede ilk dönem ideallerine yakın bir işlev görüyor.
Tüm bunlar yaşanırken, dijital varlıkların altyapı teknolojisi de gelişiyor. Spekülasyon hâlâ yüksek olsa da, kripto giderek geleneksel finans ve teknoloji şirketleri tarafından daha ciddiye alınıyor. Reel dünyadaki varlıkların—özel krediler, Hazine tahvilleri, emtialar—blokzincir üzerinden “tokenleştirilerek” alınıp satılma hacmi son 18 ayda neredeyse üç kat arttı. BlackRock ve Franklin Templeton gibi klasik finans devleri tokenleştirilmiş para piyasası fonları sunuyor. Altına endeksli tokenler bile yaygınlaşıyor.
En umut verici kullanım alanı ise ödeme sistemlerinde görülüyor. Mastercard, müşterilerine stablecoin ile ödeme yapma imkânı sunacağını açıkladı. Stripe, 101 ülkede stablecoin hesapları başlattı ve bu yıl Bridge adlı bir stablecoin platformunu satın aldı. Meta da üç yıl önce iptal ettiği Diem projesinden sonra yeniden sektöre giriş yapabilir.
Ancak bu fırsat, sektör tarafından heba edilme riski taşıyor. Savunucular, Biden yönetimi ve SEC Başkanı Gary Gensler döneminde zor durumda kaldıklarını ve “pis savaş” yöntemine mecbur bırakıldıklarını savunuyor. Kripto firmaları hakkında açılan çok sayıda dava, bankaların bu sektörden uzak durmasına neden oldu. Bu şikâyetlerin bir kısmı haklı olabilir. Kongre yerine mahkemeler üzerinden yasal netlik sağlama çabası hem verimsiz hem de adaletsizdi. Ancak şimdi düzenleyici sarkaç ters yöne savruldu ve çoğu dava düştü.
Yine de, Amerika’da kripto sektörünün kendisinden korunması gerekiyor. Siyasi korkularla düzenlemeler ertelenirse, uzun vadeli sonuçlar yıkıcı olabilir. Bu sadece teorik bir tehlike değil: 2023’te batan üç büyük banka—Silvergate, Signature ve Silicon Valley Bank—kripto mevduatlarına fazlasıyla bağımlıydı. Stablecoin’ler de banka gibi regüle edilmezse toplu çekim riskine açık kalacaktır.
Gerekli reformlar yapılmadığı takdirde, kripto dünyasının öncüleri Washington’da yaptıkları anlaşmalardan pişmanlık duyabilir. Sektör, Trump ailesinin kripto yatırımlarından doğan çıkar çatışmalarını görmezden geliyor. Net yasalar ve düzenlemeler hâlâ gerekli. Ancak başkanın ticari çıkarlarıyla devlet işlerinin birbirine karışması bu süreci zorlaştırıyor. Nitekim 8 Mayıs’ta Senato’daki bir kripto yasa tasarısı, çoğu Demokrat ve üç Cumhuriyetçi senatör desteğini çekince oylama dahi yapılamadan rafa kalktı.
Me, me, meme
Bir sektör bir partiyle bu kadar özdeşleştiğinde, seçmenin ruh hâlinden bağımsız kalamaz. Trump’ı kurtarıcı ilan eden ve kendisini Washington bataklığının yeni gözdesi yapan kripto, artık tarafını seçmiş durumda. Politika sahnesinde yeni bir rolü var, ama itibarı ve geleceği artık siyasi hamisinin kaderiyle iç içe. Kripto, Trump’lara iyi geldi. Ancak bu anlaşmanın getirileri, nihayetinde tek yönlü olacak.