BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Donald Trump, 17 Ekim’de Volodimir Zelenskiy ile görüştüğünde, Ukrayna’ya Donbas’tan çekilmesi yönünde telkinde bulunduğu ve Vladimir Putin’den gelen tehditleri — Kiev’in birkaç gün içinde yok edilebileceğini — ilettiği bildirildi. Ancak Trump kısa süre sonra yön değiştirdi ve Rus enerji şirketlerine yaptırım kararı aldı. Beyaz Saray hâlâ kararsızken, Putin hava saldırılarını tırmandırıyor. Bu yıl, Rusya yüz binlerce askerini kaybetmesine rağmen Ukrayna topraklarının %1’inden azını ele geçirebildi. Artık amacı Ukrayna’yı fethetmek değil, yok etmek. Kış yaklaşırken enerji altyapısını — elektrik şebekesini, merkezi ısıtma sistemlerini ve doğalgaz hatlarını — hedef alarak ülkenin doğusunu yaşanmaz hâle getirmeyi, sanayiyi felç etmeyi ve kitlesel göç ile panik yaratmayı amaçlıyor.
Kremlin’in taktiği, önceki dönemlere kıyasla çok daha sistematik ve acımasız. Trump ile Zelenskiy görüşmesinden sadece birkaç gün önce, füze ve drone saldırıları Ukrayna başkentinin su tedarikini kesti. Tarihinde ilk kez Kiev metrosu karardı. Cephe hattına yakın Sumı ve Çernihiv bölgelerindeki saldırılar, bazı yerleşimlerin günlerce elektriksiz kalmasına yol açtı.
Hava savaşı da evrim geçirmiş durumda. Ukrayna, hava savunma sistemlerini hem füze önleme hem de elektronik harp kapasitesiyle önemli ölçüde güçlendirdi. Ayrıca yeni kesici drone teknolojisini ölçeklendiriyor — bu büyük bir ilerleme. Fakat Rusya’nın saldırı kabiliyeti ve taktikleri daha da hızlı gelişiyor. Önceki yıllarda Kremlin, Ukrayna geneline pahalı ve isabetsiz füzelerle geniş çaplı saldırılar düzenliyordu. Şimdi ise daha ucuz Shahed dronlarının son versiyonlarını kullanarak belirli bölgeleri dalgalar hâlinde vuruyor.

İran tarafından 2022’de teslim edilen ilk prototiplere kıyasla, bu yeni dronelar çok daha hızlı ve isabetli. En gelişmiş Shahed tipi dronelar artık 300 km/saatin üzerinde hızlara ulaşabiliyor ve hedeflerine yaklaşırken Ukrayna’nın karıştırma sistemlerini aşmak için yapay zekâ destekli otomasyon kullanıyor. Saldırı biçimleri de değişti; artık makineli tüfek menzilinin üstünden, dikey açıyla dalış yaparak hedefe iniyorlar — tıpkı bir füze gibi. Üstelik sayı da katlanmış durumda: Bir yıl önce gecede 150 drone ciddi bir saldırı sayılırken, artık Ukrayna 600 ila 700 drone’luk dalgalarla karşılaşıyor. Bu saldırılarda onlarca drone neredeyse eşzamanlı hedefe ulaşıyor; dolayısıyla her hedefi hava savunmasıyla korumak imkânsız hâle gelmiş durumda.
Ukrayna’nın elektriğinin yaklaşık %60’ı nükleer santrallerden, geri kalanı hidroelektrik ve termik (kömür ve gaz) santrallerden sağlanıyor. Nükleer enerji sürekli üretim sağlarken, termik santraller arz-talep dengesini kuruyor — bu da sistemin istikrarı için hayati. Rusya, bu dengeyi sağlayan iki unsuru birden hedef alıyor: üretim ve dağıtım. Üç hafta içinde birkaç termik santral ve Ukrayna’nın doğal gaz üretiminin yaklaşık yarısı devre dışı bırakıldı. Bu saldırılar yalnızca altyapıya zarar vermekle kalmadı, Ukrayna’yı 1,9 milyar dolar değerinde ithal gaz almak zorunda bıraktı.
Kremlin’in odağı artık başkent değil; Sumı, Çernihiv ve Harkiv gibi sınır bölgeleri. Amaç, Ukrayna’yı ikiye bölmek. Tüketimin yoğun olduğu sanayi bölgelerini (doğu), üretimin yoğun olduğu batıdan koparmak ve iletim hatlarını zayıflatarak doğrudan enerji akışını felç etmek. Bir hükümet yetkilisi, “Önce ülkenin tamamını değil, doğu yakasını karartmak istiyorlar,” diyor.
Ukrayna’nın elektrik iletim sistemi, yaklaşık 90 kritik trafo merkezine dayanıyor. Bu merkezler, santrallerden gelen 750 kilovoltluk yüksek akımı, bölgesel şebekelere uygun 330 veya 110 kV seviyesine dönüştürüyor. Rusya, bu istasyonları tek tek hedef alıyor; sistemin içinden ilerleyerek zayıf halkaları buluyor. Kağıt üzerinde bu noktalar betonarme ve tel örgüyle korunmalıydı, ancak gerçekte pek çoğu ya hiç korunmamış ya da standartlara uygun yapılmamıştı.
Bunun bir nedeni, kaynak yetersizliği. 2022’deki tam kapsamlı işgalden beri Ukrayna devleti olağanüstü hâl içinde yönetiliyor; krizlere müdahale edecek deneyimli yönetici sayısı sınırlı. 2022 ve 2023’teki enerji krizleri aşıldığında, öncelikler değişti. Üstüne bürokratik çekişmeler ve başkanlık ofisindeki aşırı merkezileşme geldi. 2024’te savunma inşasından sorumlu iki üst düzey isim — dönemin Başbakan Yardımcısı Oleksandr Kubrakov ve Ukrenergo’nun başkanı Volodymyr Kudrytskyi — görevden alındı. ABD’nin başkanlık geçişiyle birlikte yardım fonlarının da azalması, inşaatları göstermelik hâle getirdi. Bir müteahhit şöyle diyor: “Koruma sistemleri tüm sahalarda aynı anda inşa edilmedi. Sorumlu şirketler hızlı, şeffaf ve denetimli çalışsaydı, çok daha fazlası zamanında yapılabilirdi.”
Devam eden iç çekişmeler, kalan şebekenin korunmasını da zayıflatıyor. 21 Ekim sabahı, Rus saldırılarının Çernihiv ve Sumı bölgelerindeki enerji arzını çökertmesinden sadece birkaç saat sonra, polis eski Ukrenergo başkanı Kudrytskyi’nin evini bastı. Görünüşte yolsuzluk soruşturmasıydı ama zamanlama dikkat çekiciydi. Hakkındaki tüm suçlamaları reddeden Kudrytskyi, baskının “Batılı ortaklarla ilişkisi ve medyadaki görünürlüğü” nedeniyle yapıldığını savundu: “Korkarım bu siyasi bir şeydi,” diyor. Bu tür olaylar, Ukrayna’nın enerji altyapısını onarmak için yeni dış finansmana en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde, Batılı destekçilerin güvenini sarsıyor.
Enerji sektöründeki moral düşük ama teslimiyet yok. Ukrayna geçmişte de zorluklarla başa çıkmayı bildi. Elinde bazı yedek trafolar var ve bunlarla hasarlı bölgelerde onarım yapabiliyor. Kısa vadede en gerçekçi hedef, Rus yıkım hızını onarımların yetişebileceği seviyeye yavaşlatmak. Ülke, en kritik tesisleri korumak için hava savunmasıyla entegre yüzlerce yeni askerî birim kuruyor. Ancak bu kış, benzeri görülmemiş bir dayanıklılık testi olacak gibi. Birçok bölgede uzun süreli elektrik ve gaz kesintileri yaşanması muhtemel. Putin’in durmaya niyeti yok; önceki yıllarda saldırılar Ukrayna’nın direncini artırmıştı, bu kez ise daha etkili olabilir.





