BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Rus insansız hava araçları (İHA) daha önce de NATO ülkelerini vurmuştu. Geçen ay Ukrayna’ya gitmesi muhtemel bir tanesi Polonya’daki bir tarlaya düştü. Ancak 10 Eylül sabahında yaşananlar, ittifakın 1949’daki kuruluşundan bu yana NATO topraklarına yönelik en ciddi ihlal oldu. Çoğu Belarus’tan —Rus askerlerinin serbestçe faaliyet gösterdiği bir müttefik devletten— ateşlenen 19 İHA, Polonya hava sahasının derinliklerine girdi. Bazıları düşürüldü, bazıları düştü; can kaybı olmadı.
Rusya, İHA’ların elektronik karıştırma nedeniyle rotadan saptığını iddia ediyor. Savunma uzmanları bunun pek olası olmadığını söylüyor. Doğru olsa bile, Rusya’nın kışkırtıcı bir pervasızlıkla davrandığını gösteriyor. Daha büyük ihtimalle Kremlin, Polonya’yı ve NATO’yu askeri ve siyasi zayıflık açısından test ediyor. Bunu da muğlaklık ve inkâr imkânı yaratarak, tam da hoşlandığı yöntemlerle yapıyor. İttifak, özellikle de Amerika’nın başkanı, şimdi bir dönüm noktasında. Yanıt derhâl ve kesin olmazsa Rusya bunu zayıflık olarak görecek.
Ukrayna’nın 2022’deki işgalinden bu yana NATO, Finlandiya ve İsveç’i bünyesine kattı, savunma harcamaları için GSYH’nin %3,5’i hedefini belirledi. Ancak aynı zamanda yıllardır süren suistimallere de göz yumdu: denizaltı kablolarının kesilmesi, hava sahası ve deniz ihlalleri, suikastlar ve sabotajlar. Polonya semalarındaki İHA’lar Kremlin’in son testi. Batılı yetkililer çoğunlukla “gerilimi tırmandırmaktan kaçınmaya” çalıştı. Ancak şimdi Avrupalı vatandaşlar sınırlarının güvende olmadığını düşünebilir. Ve gerilimi zaten Moskova tırmandırmış durumda. Eğer NATO çekingenlik sinyali verirse daha büyük bir savaşa sürüklenme riski artacak.
Şimdilik işaretler karışık. Avrupalı liderler uygun bir öfke tonu takındı. Başkan Donald Trump ise şaşkın bir tavır sergiledi. Sosyal medyada “Rusya’nın Polonya hava sahasını İHA’larla ihlali de ne oluyor? İşte başlıyoruz!” dedi. Bu çok zayıf bir tepki. NATO, Polonya’da ve diğer cephe hattı ülkelerinde tüm ihlallerin engelleneceğini açıkça belirtmeli, bu tür olayları küçümseme alışkanlığını terk etmeli. Baltık ve Polonya’daki hava devriye görevlerine daha fazla uçak göndermeli, hava savunma sistemlerini kaydırmalı (Ukrayna’yı zayıflatmadan). Ayrıca ileri savunma benimsenmeli; NATO hava sahasına yönelen İHA ve füzeler Ukrayna hatta gerekirse Belarus hava sahasında düşürülmeli. NATO, Ukrayna’nın Rusya içindeki İHA üretim tesislerini vurma kapasitesini de artırmalı; bunun için istihbarat, parça ve gerekirse uzun menzilli sistemler sağlanmalı.
Tüm bunlar Trump’tan daha fazla kararlılık gerektiriyor. Savaşı “bir günde bitirme” sözü vermesine rağmen Putin’in yönlendirmesine izin verdi. Ateşkes dayattı, sonra vazgeçti; ağır yaptırımlar tehdit etti, uygulamadı; Putin’in Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile görüşmesini istedi, sonra bu fikri de rafa kaldırdı. Kan dökülmesinden nefret ettiğini iddia eden Trump, Putin Ukrayna’ya İHA saldırılarını yoğunlaştırırken pasif kaldı. Putin’in “barış girişimine” cevabı her gece 800 İHA oldu.
Joe Biden, Amerika’nın NATO topraklarının “her karışını” savunacağına söz vermişti. Trump ise “faturalarını ödemeyen” müttefikleri terk etmeyi düşündüğünü söylemişti. Amerika’nın tutumuna dair bu belirsizlik Kremlin için bir hediye; çünkü Washington’un kararlılığından şüphe tohumları ekiyor. Bu, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu gibi diğer aktörleri de cesaretlendiriyor; 9 Eylül’de Katar’a yaptığı baskın, Trump’ı küçük düşürdü ve Gazze’de savaşı bitirme girişimlerini baltaladı.
Trump’ın önünde basit bir görev var. Uzun süredir yapamadığı şeyi yapmalı: Amerika’nın anlaşma yükümlülüklerini yerine getireceğini ve müttefiklerini savunacağını açıkça ilan etmeli. Bunun altında kalacak her şey, yalnızca Rusya’dan değil, diğer otoriterlerden de yeni saldırıları davet eder.