BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Donald Trump’ın “One Big Beautiful Bill” (BBB) yasası, mali destekler, ayrıcalıklı düzenlemeler, vergi indirimleri ve ideolojik taşkınlıkların birleştiği bir Frankenstein canavarı olarak tanımlanıyor. Bağımsız analizler, bu yasanın Amerika’nın bütçe açığını artıracağını, ekonomiyi zayıflatacağını ve en çok yoksulları olumsuz etkileyeceğini gösteriyor. YouGov ve The Economist tarafından yapılan son bir ankete göre, Amerikalıların yalnızca üçte birinden biraz fazlası bu yasa tasarısını destekliyor. Cumhuriyetçilere büyük bağışlar yapan ve Trump’ın bir zamanlar “ilk dostu” olan Elon Musk bile bu yasadan o kadar memnun değil ki, yeni bir siyasi parti kurmayı öneriyor. Buna rağmen, Kongre’de yalnızca beş Cumhuriyetçi üye yasaya karşı oy kullandı—bu sayı, Trump’ın ilk dönemindeki herhangi bir bütçe tasarısına karşı çıkanlardan daha az.
Trump, 2017’de ilk kez başkan olduğundan bu yana Cumhuriyetçi Parti’yi kendi imajına göre yeniden şekillendirdi. Trump Partisi’nde sadakat her şeyden önce geliyor: Trump’a karşı gelen Cumhuriyetçiler ya sosyal medyada azarlanıyor ya da daha kötüsü, Trump’ın desteklediği bir ön seçim rakibiyle karşı karşıya kalıyor. Örneğin, Kuzey Carolina senatörü Thom Tillis, BBB’ye karşı oy verdikten sonra Trump, Truth Social adlı sosyal medya platformundan onu hedef aldı ve yerine sadık bir ismin aday olmasını istedi. Tillis ise bu baskı sonrası yeniden seçim kampanyasından tamamen çekilmeyi tercih etti. Onun bu kararı, koltuğu gelecek yıl kazanmak isteyen Demokratlar için büyük bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

The Economist, başkanın 52.792 sosyal medya paylaşımını tarayarak yaptığı analizde, Trump’ın göreve ilk kez başladığı günden bu yana alenen küçümsediği ya da koltuğundan etmeye çalıştığı 30 Cumhuriyetçi Kongre üyesini tespit etti (bkz: grafik 1). Bu 30 isimden on tanesi, (aralarında Thom Tillis’de bulunuyor) istifa etti veya yeniden aday olmamayı tercih etti. Dokuz kişi, Trump’ın desteklediği bir ön seçim rakibiyle karşı karşıya kaldı. Beş isim, 2026’da yeniden seçilmek için yarışacak. Bu veriler, meşhur vecizeyi anımsatıyor: “boşandı, kafası kesildi, öldü; boşandı, kafası kesildi, hayatta kaldı.” Elbette, bu benzetmenin VIII. Henry ile paralelliği adil sayılmaz. Zira, İngiltere’nin kanlı hükümdarından farklı olarak Trump bazen merhamet gösterebiliyor: Söz konusu 30 kişiden yedisiyle kamuoyu önünde barıştı (gerçi bu yedi olayın dördünde düşmanlık daha sonra yeniden başladı).
İşte “Drain the swamp” (Bataklığı Kurut) sloganı bağlamında, Donald Trump tarafından hedef alınan Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin 2017–2025 dönemindeki analizine dair güncel bilgileri içeren derleme:

Başkanın öfkesi, son sekiz yılda görev yapmış her yirmi Cumhuriyetçiden birine yönelmiş durumda. Bu sayının daha fazla olmamasını, Trump’ın etkisinin ne kadar korku yarattığına bağlamak mümkün: Trump’ın desteklediği adaylar, şimdiye kadar altı farklı durumda görevdeki Cumhuriyetçi isimleri seçimde saf dışı bırakmayı başardı.
Bu yöntemle Trump, 2021’de kendisini azletmek için oy veren on Temsilciler Meclisi üyesinden dördünü koltuklarından etti. Aynı şekilde, kendisine erken dönemde muhalefet eden Mark Sanford ile, Trump’ın “gerçek bir muhafazakâr” olmadığını ima eden bir konuşması kayıt altına alınan aşırı sağcı Bob Good da bu yolla tasfiye edildi.Trump’ın desteği o kadar değerli ki, Kentucky’li bir Cumhuriyetçi kongre üyesi, Trump’ın Florida’daki Mar-a-Lago malikanesine ulaşması umuduyla Güney Florida’da özel reklamlar yayınladı.
Başkanın kendisine muhalif olan partili meslektaşlarını görevden uzaklaştırma gücü mutlak değildir. Trump’ın desteklediği adaylara rağmen üç Cumhuriyetçi isim koltuklarını korumayı başardı. Güney Karolina’dan Kongre üyesi Nancy Mace, Trump’a yönelik önceki hafif eleştirilerini geri alarak ve onu açıkça destekleyerek bu süreci atlatabildi. Trump’ın ikinci azil oylamasına destek veren Cumhuriyetçilerden ikisi — Alaska Senatörü Lisa Murkowski ve Washington Temsilcisi Dan Newhouse — ise, ön seçimlerde Trump destekli rakiplerini yenmeyi başardılar. Bunu, seçmenlerin parti sınırlarını aşarak oy kullanmasına izin veren seçim sistemlerinin yardımıyla gerçekleştirdiler. Alaska’da sıralı oylama sistemi, Washington eyaletinde ise iki turlu sistem uygulanıyor; bu da bu iki ismin, sempati duyan ya da stratejik davranan Demokrat ve bağımsız seçmenlerden de oy almasını sağladı.
Trump görünüşe göre siyasi gücünün sınırlarının farkında. Örneğin, California Temsilcisi David Valadao ile doğrudan bir çatışmadan kaçınmış; 2022 yılında Maine Senatörü Susan Collins hakkında onu “tam anlamıyla berbat” olarak nitelendirmesine rağmen, o zamandan beri daha sessiz bir tutum sergilemiştir. Her iki isim de Trump’ın azledilmesi yönünde oy kullanmıştı, ancak temsil ettikleri bölgeler Demokratlara daha yatkın yerlerdi (Valadao’nun bölgesi günümüzde Cumhuriyetçilere daha eğilimli). Maine’de sıralı oylama, California’da ise iki turlu sistem uygulanmaktadır. Trump’ın bu stratejik sessizliği, siyasi sicilini koruma amacını yansıtıyor olabilir. 2022 yılında yaptığı bir açıklamada, destek verdiği adaylarla ilgili olarak, “Son iki seçim döngüsünde 42-0’lık bir rekorum var ve skoru artırmaya bile çalışmadım,” demişti.

Demokratlar ise kendi adlarına, Cumhuriyetçilerin kendi içlerinde yaşadığı bu çatışmalardan memnuniyetle faydalanıyor. 2022 yılında dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Demokrat kampanya fonlarını kullanarak Trump yanlısı Cumhuriyetçileri destekleme kararı aldı ve bu karar oldukça tartışmalıydı. Bu stratejinin demokrasi açısından yıpratıcı olduğu ileri sürülebilse de, dar anlamda bakıldığında bu kumar işe yaradı. Trump’ın muhaliflerini tasfiye ettiği altı yarıştan üçünde, yerlerine gelen Cumhuriyetçiler genel seçimleri kaybetti.
Ne dilediğine dikkat et
Rekabetçi bölgelerdeki Cumhuriyetçiler, Trump’a karşı çıkmanın riskleriyle, artan seçmen memnuniyetsizliği karşısında ona fazla yakın görünmenin risklerini tartmak zorunda kalıyor. Trump’a sadık seçmen tabanı — yani ön seçimlerde oy kullananlar — ile genel seçimde belirleyici olan daha ılımlı seçmenler arasında bir gerilim var. Bu durum, Demokratlar için büyük bir avantaj yaratıyor; çünkü gelecek yılki ara seçimlerde Senato’yu yeniden kazanmak için oldukça dar bir fırsat penceresine sahipler (bkz: grafik 2).
Örneğin, Kuzey Karolina’da Thom Tillis’in yerine geçecek Cumhuriyetçi adayın daha az popüler olması muhtemel. Teksas’ta ise, hakkında birçok skandal bulunan aşırı sağcı eyalet başsavcısı, Trump’ın mevcut senatör hakkında yaptığı “ümitsiz” şeklindeki açıklamaların da etkisiyle ön seçim anketlerinde açık farkla önde gidiyor. Bahsi geçen senatör, Trump’ın hedefi haline gelen John Cornyn. Bu kaotik durum, Demokratların her iki eyalette de seçim kazanma şansını önemli ölçüde artırıyor ve bu iki eyalet, Senato’da çoğunluğu elde etmek isteyen Demokratlar için kilit öneme sahip.

Bay Trump, kendisini Cumhuriyetçi Parti’den ayrılmaz hale getirdi. Bu durum ona büyük bir güç kazandırıyor. Ancak taktiksel açıdan bakıldığında, partisi için hâlâ bir yük oluşturabilir.