BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Komplo mu, fiyasko mu, çözüm mü? Gazze Yardım VakfıAyakta kalırsa, bölgede güç aracı hâline gelebilir
Açlık kıyıya vurduğunda, sunulan her lokma bir umut olur. Bu yüzden, 1 Haziran sabahı gün doğmadan hemen önce, savaşın başından bu yana yedi kez yerinden edilen eski taksi şoförü Ayman, Gazze’nin kuzeyindeki çadırını terk etti. Kardeşiyle birlikte yıkıntılar arasında 5 kilometre yürüyerek, Gazze’nin güneyinde kalan Refah kentinin harabelerine ulaştı. Burada yeni bir Amerikan yardım merkezi olduğunu duymuşlardı. Tel örgülerle çevrili bir koridordan geçerek, kimisi Amerikalı, kimisi Arapça konuşan özel güvenlik görevlilerinin koruduğu, karton kutulara istiflenmiş gıda yardımlarına yöneldiler. Ancak Ayman’a göre aç insanların sayısı yardım kutularını çoktan aşmıştı ve kısa sürede kaos çıktı. Silah sesleri duyuldu; sonraki haberlere göre yaklaşık 30 kişi öldü. Ayman ve kardeşi o günden sonra bu merkezlerden uzak duruyor.
Mart başından Mayıs ortasına kadar İsrail, Gazze’ye tüm yardımları engelledi. İsrail ordusunun (IDF) bazı yetkilileri dahi, Gazze’de gıda stoklarının tükenmek üzere olduğunu kabul etti. Mayıs ayında İsrail, “çözüm” olarak yeni bir yapı duyurdu: Gazze İnsani Yardım Vakfı (Gaza Humanitarian Foundation – GHF). Bu kapalı yapıdaki grup, yardım dağıtım merkezleri ağını yönetecekti. Şimdiye kadar, İsrail güneydeki Morag güvenlik koridorunun güneyinde üç, kuzeyde Gazze kenti yakınında bir merkez kurdu.
İsrail’in yardımı bir savaş silahı olarak kullanması zaten büyük tepki topluyordu. Şimdi yardım dağıtımında başlattığı bu yeni sistem de bir o kadar tartışmalı. Hamas, bu yapının IDF’ye bağlı bir paravan kuruluş olduğunu savunuyor. Uluslararası yardım kuruluşları ise süreci eleştiriyor. Peki bu yeni ağ ne? Ve neyi hedefliyor?
GHF, Donald Trump’ın başkanlık görevine başlamasından iki hafta sonra, Amerika’nın Delaware eyaletinde kayıt altına alındı. Adresi, şirket kurulum hizmeti veren anonim bir firmaya ait. Şimdiye dek yaklaşık 150 milyon dolar fon sağladığı düşünülüyor. Bu fonların büyük bölümü, aralarında Amerikan özel güvenlik şirketlerinin de bulunduğu paralı askerlerin işe alınmasına harcandı. İsrailli yetkililer fonun kaynağı hakkında bilgi vermiyor. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich dahi kimin finanse ettiğini bilmediğini söylüyor. Ancak genel kanı, paranın İsrail içinden geldiği yönünde. Eski maliye bakanı ve muhalefet milletvekili Avigdor Lieberman, bu işin arkasında doğrudan İsrail devleti olduğunu düşünüyor.
Şiddet olaylarının tekrar tekrar yaşanması ve yardım merkezlerindeki korkunç görüntüler sonrası Amerikan hükümetinin desteği umudu büyük ölçüde sönmüş durumda. Boston Consulting Group bu planın hazırlanmasına yardım etmişti, ancak sonradan geri çekildi. Vakfın ilk yöneticisi, insani yardım ilkelerine aykırı hareket edildiğini söyleyerek istifa etti. Yerine geçen isimse, Trump’a yakın Evanjelist bir vaiz: Johnnie Moore. “Geçen hafta yaklaşık 11 milyon öğün dağıttık,” diyor Moore. “Bu, çağımızın en karmaşık insani yardım operasyonlarından biri.” GHF’nin İsrail’in bir aracı olduğu iddialarını reddediyor: “Fonların hiçbiri, evet hiçbiri İsrail’den gelmiyor.” Ayrıca, Birleşmiş Milletler’in yozlaşmış sistemini değiştirme hedefinin Beyaz Saray’ın vizyonuyla örtüştüğünü savunuyor. “Başkan, Gazze halkına yardımı farklı bir mekanizmayla ulaştırma sözü verdi.”
Ancak savaşın parçaladığı, son derece tehlikeli bir coğrafyada yardım dağıtmak neredeyse imkânsız. GHF’nin performansı ise şimdiye kadar son derece zayıf kaldı. Merkezlerin içinde yabancı paralı askerler, dışında ise İsrail askerleri görev yapıyor. Yardım almak isteyenlere yönelik ateş açılması artık günlük rutin hâline geldi. BM’ye göre şimdiye kadar 200’den fazla sivil öldü. Saldırılar Hamas, IDF ve silahlı çeteler tarafından gerçekleştirilmiş olabilir; bağımsız analizler bazı olaylarda İsrail askerlerini işaret ediyor. 11 Haziran’da en az beş GHF çalışanı silahla vurularak öldürüldü; vakıf Hamas’ı suçladı. BM’nin Filistin Ajansı UNRWA’nın başkanı Philippe Lazzarini, “Yardım artık bir ölüm tuzağına dönüştü,” diyor.
İsrail, yeni sistemi Hamas’ın yardım üzerinde kurduğu hâkimiyeti kırmak için uyguladığını savunuyor. Yardımı kontrol altına almanın, savaşı kazanmak açısından hayati olduğunu öne sürüyor. İsrail’e göre, Hamas geçen yıl çalınan yardımlardan 500 milyon ila 1 milyar dolar kazanç sağladı—ancak bu rakamlar belgelenmiş değil. Diğer tahminlere göre Hamas’ın yıllık geliri 1 milyar dolara ulaşmış durumda, bunun büyük bölümü yurt dışı kaynaklı.
Hamas, BM’nin yardım hatlarını da hedef aldı. Savaşın ilk aylarında, bazı BM depoları silahlı Hamas üyeleri tarafından basıldı. Ayrıca savaşta fiyatları katlanan un ve konserve gibi ürünlerde vurgunculuk yapan tacirlerden de pay aldığı bildiriliyor. Yardım kıtlığı nedeniyle temel gıdalar savaş öncesine kıyasla 20 kat pahalıya satılıyor. Hamas, 2024 Nisan’ında Gazze’deki bankaları basarak 100 milyon dolardan fazla para da ele geçirdi.
GHF modeli de suistimalleri ortadan kaldırmadı. Yardım paketleri hâlihazırda karaborsaya düşmüş durumda. Aynı kişi birden fazla kez yardım alabiliyor. Yeni sistem, gerçekten yardıma muhtaç olanlara erişim konusunda da başarısız: En kırılgan kesimler savaş alanında kilometrelerce yürüyüp bu merkezlere ulaşamıyor.
BM’nin yardım ağı ise 400 yerel merkez aracılığıyla 1.1 milyon kişiye ulaşıyordu. Eksikleri vardı; Hamas’ın açık ya da örtülü rızasıyla çalışıyordu. Bazı yardımlar yine karaborsaya düşüyordu. Ancak sistem kayıtlıydı. Aileler, yardımı ne zaman alacaklarını belirten SMS mesajları alıyordu. Yatalak hastalara motorlu kurye servisiyle teslimat yapılıyordu. Yiyecekle birlikte ilaç ve çadır da dağıtılıyordu.
Bundan sonra ne olacak?
Bir senaryoya göre, bu vakıf geçici bir yapı olarak kalacak. Şiddet devam ederse ve yardım konusunda etkin olamazsa, birkaç hafta içinde çökmeye mahkûm olabilir. Ateşkes ilan edilip İsrail birlikleri Gazze’nin çoğundan çekilirse, bu merkezler savunmasız kalır ve sistem tamamen rafa kaldırılır. Böylece BM, yardım sürecinde yeniden ana aktör hâline gelir.

Ancak diğer senaryoya göre, vakıf kalıcılaşarak Gazze’de yeni bir güç aracına dönüşebilir. Yardım sürecinin Hamas’tan alınması, örgütün mali yapısını zayıflatmış görünüyor. Kamu sektöründeki 50.000 çalışana maaş ödenemiyor. İsrail, GHF’ye paralel başka yardım hatları da kurma peşinde olabilir. 19 Mayıs’tan 5 Haziran’a kadar olan süreçte, kuşatma kısmen gevşetildi ve BM ağı üzerinden yaklaşık 1.300 yardım TIR’ı geçiş yaptı. Ayrıca bazı özel şirketlerin ya da güneydeki çetelerin de yardım getirmesine göz yumuluyor olabilir.
Eğer GHF kalıcı olursa, daha ürkütücü bir soruyla karşı karşıya kalınacak: Bu yapı, Gazelileri küçük alanlara sıkıştırmak için mi kullanılıyor? Bazı üst düzey askeri yetkililer, bu vakfın zamanla bir işgal ve etnik temizlik aracına dönüşebileceğinden endişeli. Aşırı sağcı politikacılar—aralarında Smotrich de var—vakfı övüyor ve açık açık Gazze’ye yeniden Yahudi yerleşimleri kurmak istediklerini söylüyor. Başbakan Binyamin Netanyahu, Mısır sınırındaki yardım merkezleri çevresinde “Filistinliler için steril bölgeler” oluşturma planından bahsetti. İsrail, tahliye uyarıları yayınlamaya ve sivilleri deniz kıyısına doğru itmeye devam ediyor. Bugün Gazze’nin yalnızca %19’u bu emirlerin dışında. 55.000’den fazla insan hayatını kaybetti. İki yıldır Gazeliler, bir ateşkes umuduna tutunuyordu. Artık çoğu sadece gitmek istiyor. Ayman, sahildeki çadırına geri dönerken şöyle diyor:
“İsrail, Mısır’a geçişi açsa, %80’i gider.”