BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Ekrandaki en dokunaklı ilişkilerden biri, “Yıldız Savaşları” filmlerinde görülen iki robot, C-3PO ve R2-D2 arasındaki bağdır. Ancak bu karakterlerin arkasındaki oyuncular pek iyi anlaşmamıştı. C-3PO’yu canlandıran Anthony Daniels, R2-D2 rolündeki Kenny Baker için küçümseyici bir şekilde “Bir kutunun içindeydi, hiçbir şey yapamıyordu” demişti. Baker ise Daniels için “Herkese kaba” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Antipati, iyi iş çıkarmaya engel olmak zorunda değil. Baker ve Daniels, sette farklılıklarını bir kenara bırakmayı başardı (gözlerinizi devirdiğinizin görülmemesi kesinlikle yardımcı olmuştur). Ayrıca sürtüşmeler, organizasyonlar için faydalı da olabilir: Bir işi yapmanın en iyi yolu üzerine fikirlerin çarpışması, daha iyi sonuçlar doğurabilir. Ancak böyle “göreve ilişkin” anlaşmazlıklar kolayca kişisel ve yıkıcı bir hâl alabilir.
Her işyerinde için için kaynayan bir husumet ya da uzun süredir devam eden bir kin vardır. Bu bozulmuş ilişkilerin ağır bir bedeli olabilir. 2021’de bir arabuluculuk servisi olan Acas için yayımlanan bir araştırma, işyerindeki çatışmaları çözmenin Britanya’daki kuruluşlara yıllık maliyetini 28,5 milyar sterlin (39 milyar dolar) olarak hesapladı; buna istifalar, hastalık izinleri, uyuşmazlık çözümleri vb. dâhil edildi. Buna, işbirliğinin geri çekilmesinin ve “gotik intikam fantezilerine” harcanan zamanın gizli maliyetleri dâhil değil.
İnsanlar, anlaşmazlıkların tırmanmasına biyolojik olarak yatkındır. Michigan Üniversitesi Ross İşletme Okulu’ndan Lindy Greer’in en sevdiği sınıf egzersizlerinden biri, farklı masalarda oturan öğrencilere aynı oyunun biraz farklı kurallarını öğretmektir (örneğin bazı masalarda as kartı yüksek, bazılarında düşük sayılır). İnsanlar masalar arasında geçiş yaptığında ve beklenmedik şekilde “kazandığını” iddia ettiğinde, diğer oyuncular bunun farklı bir kural anlayışından kaynaklanabileceğini sorgulamak yerine çok daha hızlı bir şekilde onların aptal veya hileci olduğunu varsayar. Bu, “temel atıf hatası”nı (başkalarının davranışlarının dış etkenlerden değil, kişiliklerinden kaynaklandığını varsayma eğilimi) iyi şekilde gösterir.
Birisi kasıtlı olarak kendisine haksızlık yapıldığını düşündüğünde, ilk içgüdüsü karşılık vermektir. James Kimmel’in yeni yayımlanan “İntikamın Bilimi” adlı kitabı, intikam arzusunun, bir uyuşturucu bağımlısının bir sonraki dozunu düşünürken aktive olan beyin devreleriyle aynı bölgeyi harekete geçirdiğini öne sürüyor.
Virginia Commonwealth Üniversitesi’nden David Chester ve Kentucky Üniversitesi’nden C. Nathan DeWall tarafından yapılan bir çalışmada, katılımcılar üç kişi arasında sanal bir top atma oyunu oynadı; oyunun bazı turlarında top sadece iki oyuncu arasında gidip geliyor, üçüncü oyuncu bariz bir şekilde dışlanıyordu. Dışlanan oyunculara, partnerlerini temsil eden bir voodoo bebeği görseli gösterildi ve ona kaç iğne batırmak istediklerini seçmeleri istendi. Çıkarılacak ders basit: Topu herkese atın.
Kuruluşların, kötü kanı körüklemeye özellikle müsait yapıları vardır. Güç mücadeleleri şirketlerde yaygındır: Greer’in araştırması, üst yönetim takımlarındaki kişilerin kendi alanlarını koruma konusunda özellikle hassas olabileceğini gösteriyor. Washington State Üniversitesi’nden Thomas Tripp ise organizasyonların bağışlamayı da zorlaştırabileceğini söylüyor. Anlaşmazlık çözüm süreçleri, insanların kendi intikamını almaya çalışmasından (onun deyimiyle “çok dağınık bir adalet biçimi”) elbette daha iyidir; fakat aşırı hukukî yaklaşımlar süreci uzatabilir.
Bütün bu kaynamaların çözümü kısmen yöneticilere düşüyor. Saygısız kurumsal kültürler, husumetler için verimli bir zemin oluşturur. Genellikle yöneticilerin, işi İK’ya bırakmadan önce anlaşmazlıkları gayriresmî olarak çözmeye çalışmaları faydalıdır. Bazı anlaşmazlıkları şirketin iyiliği için çerçevelemek de çatışmaların büyümesini engelleyebilir.
Ama olayların kontrolden çıkmasını engellemek en çok bireylerin elindedir. Greer, bir anlaşmazlık sırasında daima takip soruları sorarak, karşınızdakinin bakış açısını anlamaya çalışmanızı tavsiye ediyor; böylece en kötü ihtimali varsaymak yerine durumu açıklığa kavuşturabilirsiniz. Ve eğer bir hakareti kafanıza takıp sürekli düşünürseniz, Tripp “Hanlon’un usturası” olarak bilinen özdeyişi öneriyor: “Aptallıkla açıklanabilecek bir davranışı asla kötü niyete yormayın.” İş arkadaşlarının davranışlarını yorumlamanın en cömert yolu olmayabilir. Ama intikam arzusunu bastırmaya yardımcı olabilir.