BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Gazze’deki kıtlığı İsrail yarattı; Mart ayından bu yana gıda girişlerini tamamen engelleyerek ya da sınırlandırarak. Ancak sorumluluk almak yerine, haftalardır başkalarını suçlayacak argümanlar aranıyor. Bu argümanların en popüleri ise “Gazze’nin Mısır’la sınırı var, Mısır daha çok yardım gönderebilir” söylemi. Eski İsrail hükümet sözcüsü Eylon Levy, X platformunda “Gazze’nin Mısır’la sınırı var, bu basit gerçek insani yardımı umursuyormuş gibi yapan çoğu kişinin gözünden kaçıyor” diye yazdı.
Oysa Levy, bazı gerçekleri görmezden geliyor. Savaşın başından bu yana İsrail, Mısır’dan Gazze’ye giren tüm yardımların kendi denetiminden geçmesini şart koştu. Bu yüzden yardım tırları haftalarca Refah’ta bekletiliyor. Dahası, Mayıs 2024’te İsrail ordusu Gazze’nin Mısır sınırını ele geçirdiğinden, Filistinlilerin kendi sınırlarını kontrol etme imkânı da kalmadı.
İsrail’in Mısır’a yönelttiği suçlamalar bu açıdan ironik. Çünkü İsrail ile birlikte yardımların akışını kısıtlayan Mısır, şimdi aynı akışın kısıtlanmasından dolayı İsrail tarafından eleştiriliyor.
Mısır, Arap dünyasının en kalabalık ülkesi ve İsrail’i tanıyan ilk ülke. Gazze’yle kara sınırını paylaşan tek ülke olması nedeniyle savaşı sonlandırma, yardım ulaştırma ve yeniden inşa sürecinde merkezi bir rol oynaması bekleniyor. Ancak Mısır bu rolü hakkıyla üstlenmekte zorlanıyor. Birçok Mısırlı, Başkan Abdülfettah el-Sisi’nin pasif kaldığını düşünüyor; fakat bunun bazı sebepleri onun kontrolü dışında.
Ateşkes görüşmeleri bu sebeplerden biri. Sisi zaman zaman Katar’ın tekelini kırmaya çalıştı. Katar yıllardır Hamas liderlerini barındırıyor ve bu konuda Mısır’la rakip. Hamas, Ağustos 2025’te 60 günlük ateşkesi kabul ettiğinde bunu Doha’da değil, Kahire’de duyurdu. Diplomatlara göre bunda Mısır’ın baskısı da etkiliydi. Yine de anlaşma sadece savaşa ara veriyor; Hamas’ı silahsızlanmaya ikna etmek veya Netanyahu’yu koalisyonunu riske atacak bir kalıcı barışa zorlamak Mısır’ın gücünü aşan konular.
Mali kapasite de bir başka engel. 2024’te Birleşik Arap Emirlikleri Gazze’ye 678 milyon dolarlık yardım göndererek en büyük bağışçı oldu. Kamu borcu GSYH’sinin %87’sine ulaşan Mısır ise daha çok aracı rolü üstlendi, bağışçı değil. Mart ayında Mısır, Arap liderlere Gazze’nin yeniden inşası için kendi planını kabul ettirdi; 53 milyon ton molozun iki yılda temizlenmesi gibi pek gerçekçi olmayan unsurları olsa da, savaş sonrası için atılmış ilk ciddi adımdı.
Mısırlıların bir kısmı hükümetin daha dik durmasını, İsrail’in denetimi olmadan Gazze’ye yardım göndermesini istiyor. Ancak Sisi, İsrail ve Filistin Yönetimi ile yapılan anlaşmalara bağlı kalmak zorunda olduğunu söylüyor. Ayrıca Batı’daki müttefiklerini, özellikle de Donald Trump’ı karşısına almak istemiyor.
Sınırın tamamen açılması da Mısır’ın güvenlik kaygılarını artırıyor. Sisi, Refah kapısının açık olmasını istiyor ama tek yönlü: sadece çıkış için. Çünkü şu ana kadar 100 binden fazla Gazzeli Mısır’a geçti; bu sayı artarsa Hamas militanlarının da sızabileceği, ülkenin uzun vadeli bir mülteci krizine sürükleneceği endişesi hakim. Zaten hâlihazırda Mısır, başka çatışmalardan kaçan yaklaşık 1 milyon kişiyi barındırıyor.
Sonuç olarak Mısır, Gazze için şimdiye kadar pek çok Arap ülkesinden daha fazla şey yaptı: 100 bin kişiye kapılarını açtı, 550 bin ton yardımın geçişine aracılık etti, ateşkes ve rehine anlaşmalarına katkı sundu. Fakat bu, hem savaşın sürmesine öfkelenen Mısır halkını tatmin etmiyor, hem de İsrail’in eleştirilerini dindirmeye yetmiyor.