• Singapur’un tarihindeki en büyük kara para aklama davasında ikinci banka çalışanı da hüküm giydi. İsviçreli özel banka Julius Baer’in eski temsilcisi Liu Kai, sahte vergi belgesi sunulmasına yardım ettiği gerekçesiyle dört ay hapis cezası aldı.
• Bu karar, bir gün önce Citibank çalışanı Wang Qiming’in iki yıl hapse mahkûm edilmesinin ardından geldi. İki dosya da aynı üç milyar dolarlık aklama zinciriyle bağlantılı.
• Olay, küresel finans sisteminde kara para aklama risklerinin sadece offshore merkezlerle sınırlı olmadığını, geleneksel bankaların da doğrudan hedef haline geldiğini bir kez daha ortaya koydu.
Küresel Bankacılıkta “İtibar Riski” Alarmı
Singapur Devlet Mahkemeleri’nde görülen dava, kara para aklamanın çok katmanlı ağlar üzerinden yürütüldüğünü gösterdi. Liu Kai’nin 2020’de Çinli sanık Lin Baoying adına sahte vergi dokümanı hazırladığı belirlendi. Bu belge, Lin’in İsviçre’de hesap açabilmesi için düzenlenmişti. Lin, Mayıs 2024’te 15 ay hapse mahkûm edilmişti.
Savcılığa göre, söz konusu fonlar Kamboçya, Dominika ve Türkiye pasaportlarına sahip sanıklar üzerinden aklanmıştı. Bu durum, hem çoklu vatandaşlık sisteminin hem de uluslararası özel bankacılık ağlarının kara para süreçlerinde nasıl istismar edildiğine dair güçlü bir örnek sundu.
Citibank ve Julius Baer Aynı Dosyada
Liu Kai’nin davası, bir gün önce sonuçlanan Citibank çalışanı Wang Qiming dosyasıyla kesişiyor. Wang, üç Çinli sanığın hesaplarındaki fonların kaynağını gizlemek için sahte belgeler düzenlemişti. Citibank’ın AML (Anti-Money Laundering) ekibi sahtecilik sinyallerini tespit etmiş ve iç soruşturma başlatmıştı.
Savunma avukatı, cezanın fazla olduğunu savunarak karara itiraz edeceklerini açıkladı. Ancak Singapur yasaları bu tür suçlarda net: sahtecilik 10 yıla kadar hapis ve para cezasıyla sonuçlanabiliyor.
“Temiz Para Çağı” Geliyor mu?
Singapur, uzun yıllar boyunca Asya’nın finansal güvenli limanı olarak görülüyordu. Ancak bu dava, sistemin gri alanlarını ortaya çıkardı. Julius Baer ve Citibank gibi devlerin adı geçmesi, küresel ölçekte “temiz para – hızlı para” çatışmasını yeniden gündeme taşıyor.
Finansal merkezlerin itibarı artık yalnızca bilançolarla değil, uyum süreçlerinin derinliğiyle ölçülüyor. Singapur’un 3 milyar dolarlık bu davası, muhtemelen önümüzdeki dönemde Asya’da bankacılık denetimlerinin çok daha sıkı hale gelmesinin ilk işareti olacak.






