BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Hükümetin kapanması dördüncü haftasına girerken, Cumhuriyetçi Kongre üyeleri asker maaşları konusunda endişelerini dile getirdi. Silahlı kuvvetler personeli bir sonraki maaşını 31 Ekim’de alacak. Pentagon, bu ayın başında asker maaşlarını ödemek için 8 milyar dolarlık araştırma ve geliştirme fonunu kullanmıştı; bu fondan yalnızca 1,5 milyar dolar kaldı. (Milyarder Timothy Mellon’un 130 milyon dolarlık bağışı ise maliyetin yalnızca küçük bir kısmını karşıladı.) Senato’daki Demokrat lider Chuck Schumer, yalnızca asker maaşlarını ödemeyi amaçlayan Cumhuriyetçi tasarı için “Donald Trump’a insanların geçim kaynaklarıyla siyaset yapma lisansı verir” değerlendirmesinde bulundu.
Bu arada Trump yönetimi, Supplemental Nutritional Assistance Programme (SNAP) olarak bilinen gıda yardımı programını finanse etmek için acil durum fonlarını kullanmayacağını açıkladı. Medyaya sızan bir belgeye göre, program 1 Kasım’da parasız kalacak. Amerikalıların sekizde biri bu programa bağımlı; aylık maliyeti yaklaşık 8 milyar dolar. Demokratlar yönetimi, yaklaşık 5 milyar dolar yedek fon bulunan SNAP’in ihtiyat bütçesini devreye sokmaya çağırıyor.
Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) biriminden kaçarken, 24 yaşındaki Honduraslı bir erkek, Virginia eyaletinde otoyolda trafik kazasında hayatını kaybetti. İç Güvenlik Bakanlığı, olayın “hedefe yönelik, istihbarata dayalı bir göçmenlik operasyonu” sırasında meydana geldiğini açıkladı. Bu, Trump döneminde bir ICE operasyonu sırasında yaşanan dördüncü ölüm vakası oldu.
Amerikan Donanması da Güney Çin Denizi’nde bir helikopter ve bir savaş uçağını kaybetti. USS Nimitz uçak gemisine bağlı iki hava aracı 30 dakika arayla düştü. Beş mürettebattan hiçbiri yaralanmadı. Trump, kazaların “kötü yakıt” kaynaklı olabileceğini söyledi. Bu olaylardan önce donanma, yıl içinde 12 adet “A sınıfı kaza” (uçak kaybı dahil ciddi olay) kaydetmişti; 2024’te bu sayı dokuz, 2023’te yediydi.
Muhabir Notu: New York’ta “Mamdani çılgınlığı”
Forest Hill Stadyumu’na en son gittiğimde sahnede LL Cool J, Run DMC ve Queen Latifah vardı. Bu kez, New Yorkluların yeni belediye başkanını seçeceği seçimden dokuz gün önce aynı sahnede başka bir üçlü vardı: Bernie Sanders, Vermont’un sosyalist senatörü; Alexandria Ocasio-Cortez, New York’un ilerici kongre üyesi; ve Zohran Mamdani, Demokratik Sosyalist Parti’den aday olup eski vali Andrew Cuomo’yu ön seçimde mağlup eden isim.
Sol görüşlü bu üçlü, “New York Satılık Değil” mitinginde buluştu. Mamdani kampanyasını bu slogan üzerine kurdu; kentin daha yaşanabilir ve ucuz olacağına dair vaatlerini tekrarladı. 13 bin kişilik kalabalığın çoğu gençti. Kimi “Demokratik Sosyalistler” yazılı kırmızı sweatshirt’ler, kimiyse Mamdani’nin kampanya logosunun sarı ve mavi renklerine uygun kıyafetler giymişti. Bir destekçinin üzerinde “Hot Girls Want To Freeze Rent” yazan bir rozet vardı — Mamdani’nin kira dondurma vaadine mizahi bir gönderme. Sendika üyeleriyle Twitch yayıncıları yan yana yürüdü.
New York’un ılımlı valisi Kathy Hochul, kalabalığın “Zenginleri vergilendir!” sloganları arasında konuşmasını zor tamamladı. Mamdani bu sloganı bütçesini finanse etmek için savunuyor; Hochul ise bu plana karşı. Mamdani yine de Hochul’un elini kaldırarak “aynı takımda olduklarını” hatırlattı.
Mitingdeki konuşmacılar —çoğu Mamdani’nin 90 bin saha gönüllüsünden biri olan dinleyicilere— anketlerde önde olmasına rağmen rehavete kapılmamaları gerektiğini söyledi. Bernie Sanders kalabalığı Trump’a ve “oligarşiye” karşı mücadeleye çağırırken, Mamdani’nin “tüm cevaplara sahip olmadığını, çöplerin toplanması ve suç oranının düşük tutulması gerektiğini” hatırlattı.
Uyarılara rağmen miting adeta bir zafer kutlaması havasındaydı. Ancak Mamdani’nin belediye başkanı olma ihtimali herkesi heyecanlandırmıyor. Ilımlılar soğuk, iş dünyası ise hâlâ kuşkulu. Miting başlamadan önce eski New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg’in eski bir çalışanını gördüm; kendi kendine gülerek şöyle diyordu: “Ben kapitalistlerin casusuyum.”

KAL geriye bakış
Geçtiğimiz hafta, hükümetin kapanması Amerikan tarihinde en uzun ikinci kapanma haline geldi. Henüz bir son görünmüyor. 2013’te hükümet 16 günlüğüne kapandığında, dergimizin “Lexington” köşe yazarı, bu çıkmazın Illinois eyaletindeki sade bir kasaba olan Peoria’da nasıl algılandığını yazmıştı. Gösteri dünyasında “herkesin yaşadığı tipik Amerikan kasabası” anlamına gelen Peoria, Kongre’deki Demokrat–Cumhuriyetçi çekişmesinin kötü bir tiyatro gibi izlendiği yerdi. Bugün Amerikalıların büyük kısmı, benzer şekilde, her iki taraftan da giderek daha fazla rahatsızlık duyuyor.
Başka yerden bir bakış
Trump’ın “woke savaşının”, “sistematik baskının mağdurlarını” değil, “tarihte dışlanmış grupları kullanarak kendi siyasi ve kültürel hegemonyasını koruyan yönetici sınıfı” hedef aldığını yazdı Timothy Lynch, Avustralya gazetesi The Australian’da. Bu strateji, “ortaya çıkan çok ırklı Cumhuriyetçi hareketi daraltmayı değil, genişletmeyi amaçlıyor.” Lynch, “burada Avustralya’daki merkez sağ Liberal Parti için de alınacak dersler var” dedi.
Günün rakamı
300 milyon dolar, Başkan Trump’ın Beyaz Saray’ın Doğu Kanadı kalıntıları üzerine inşa ettiği devasa balo salonunun maliyeti.
Başkanın resmi konutunda yaptığı bu aşırı “yeniden inşa” projesinin, kendi iktidar anlayışını simgeleyen bir metafor olduğunu anlatan haberimizi okuyun.





